(Hazreti Mevlana Allah’ı kendini ve aşkı anlatıyor)
610- Güneş yüzün doğudan doğdu da zerre-zerre her
şeyden, ne de güzel efendimiz(İn) sesini duydum.
O
coşkun denizde öylesine bir tatlılık var ki o tattan suyun ciğerinde bile
susama illeti (Hastalığı) peydahlandı (Belli oldu).
Tanrı
sonradan meydana gelen her derde bir derman vermiştir;
Fakat
aşk derdinin evveline evvel yok, o dermansız kaldı gitti.
Tutalım
derman var bu derdin de;
Lâyık
(Uygun) görür müsün gök kubbenin balçıkla
sıvanmasını?
Canı, yokluk övüncümdür nöbetini çalan kişinin taca, tahta, bayrağa ne
iltifatı olur ki?
Bütün
dünyayı gerçekler bağı, gerçekler bahçesi kaplamışken ne diye zehirli otlar
arasında yayılır dururlar, ne diye?
Ağız,
sözle dolu, fakat söylemeye imkân yok;
Bütün
erlerin canı için olsun, geri kalanını sen söyle.
Yarın
olsun da, sırtımda şu upuzun elbise, binlerce arşın (68
cm) sevgiyle kalkayım, âşıkların terzisinin dükkânına gideyim.
Öyle
bir terzidir o ki seni Yezid’den keser, Zeyd’e diker;
Şu
birisine eş eder seni, öbüründen ayırır.
O
yiğide yamar (Yama yapar), diker seni, ömrünce
gönül verirsin ona;
Ne
de ibrişimi, teyeli var, ne de apaydın, usta eli.
*
Neler
öğrendik;
1.
Allah dostlarının tek ihtiyaç duyduklarının Allah olduğunu, Allah’tan başka
hiçbir şeye ihtiyaç duymadıklarını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah dostu bulan, ona hizmet ederek yakınlaşan, sevgi
ve dostluk bağıyla bağlanana Allah’ın ölümsüzlük bağışladığını, dostları içine
bu kişiyi aldığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ