17 Kasım 2016 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 810 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Kâfirlerin davranışını anlatıyor)
810- Kâfirler gibi ancak belaya uğrayınca baş eğmedesin, teslim olmadasın;
O yana mensup olmayan baş, yarım habbeye (Tahıl tanesine) bile değmez zaten.

Ca’fer değildir amma binlerce can şekli.
Ca’fer-i Tayyar gibi havalarda uçar durur.

Fakat kafeste beslenen kuş, havada uçmayı nerden bilecek?
Perişanlığından kendisinde kanat yok sanır.

Kafesin deliğinden, her an, başını çıkarır, başı sığar, delikten çıkar, fakat bedeni sığmaz, çünkü baş, tüm beden değildir ki.

Beş duygu yarığın da tıpkı o kafesin deliklerine benzer;
Binlerce seyredilecek şey görürsün, fakat onlara varmaya yol yoktur sana.

Bedenin, kuru odundur, o bakışsa ateş;
Fakat iyice dikkat edersen götürsün ki ateşten başka hiçbir şey yok.

Odun da yanınca ateş olmuyor mu?
Bil ki odun, pırıltısı yoktur amma nurdur, ışıktır.

Bizden sonra gelenler duysunlar diye söylüyor, armağan bırakıyorum bu sözleri;
Çünkü ecel geldi mi bir an bile durmaz.

Onların kulaklarını aşk tutmuştur da gizli yollardan çekip getirmededir onları;
Çünkü akıl kılavuz değildir.

Okuyucunun gözleri, uykudan kapandı adeta, rebap da zayıfladı;
Fakat uyuma, bu söz, altın definesidir.
                                *
Neler öğrendik;
1.    Normal yaşantıda Tanrının varlığını birliğini saklayan, gizleyen fakat başı belaya gidince de kurtar beni Allah’ım diyen kişinin değersiz bir kişi olduğunu öğrendik.
2.    Yüceleri bilmeyenin uçmak için kendisinde var olan kanatları görüp kullanamayacağını, kendisini kafese konmuş bir kuş gibi yaşayacağını öğrendik.
3.    Rüyamızda, hayalimizde binlerce güzellikler görebileceğimizi fakat bu güzelliklere kendi çabamızla varmaya yol bulamayacağımızı öğrendik.
4.    İçindeki ışığı, nuru göremeyenlerin kendini ve başkalarını odun olarak gördüğünü, halbuki herkesin içinde ışığın ve nurun olduğunu öğrendik.
5.    Işığın ve nurun ortaya çıkması için o kişiyi aşkın yakması gerektiğini, bu yanışla o kişiden ışık ve nurun çıktığını görebileceğini öğrendik.
6.    Bu anlatılanları akılla bulunamayacağını, ancak aşk ateşiyle daha önce yananın yol gösterici olabileceğini,  öğrendik.
                              *                            
İşte böyle yaren;
Allah dostları kulaklarını aşk sözlerini dinlemeye yönlendirdikleri için gizli yollardan gelen sözleri bizlere armağan ettiklerini, aklın bunu anlayamaya yetmeyeceğini öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar