(Mevlana Hazretleri Kâfirlerin davranışını anlatıyor)
810-
Kâfirler gibi ancak belaya uğrayınca baş eğmedesin, teslim olmadasın;
O
yana mensup olmayan baş, yarım habbeye (Tahıl tanesine)
bile değmez zaten.
Ca’fer
değildir amma binlerce can şekli.
Ca’fer-i
Tayyar gibi havalarda uçar durur.
Fakat
kafeste beslenen kuş, havada uçmayı nerden bilecek?
Perişanlığından
kendisinde kanat yok sanır.
Kafesin
deliğinden, her an, başını çıkarır, başı sığar, delikten çıkar, fakat bedeni
sığmaz, çünkü baş, tüm beden değildir ki.
Beş
duygu yarığın da tıpkı o kafesin deliklerine benzer;
Binlerce
seyredilecek şey görürsün, fakat onlara varmaya yol yoktur sana.
Bedenin,
kuru odundur, o bakışsa ateş;
Fakat
iyice dikkat edersen götürsün ki ateşten başka hiçbir şey yok.
Odun
da yanınca ateş olmuyor mu?
Bil
ki odun, pırıltısı yoktur amma nurdur, ışıktır.
Bizden
sonra gelenler duysunlar diye söylüyor, armağan bırakıyorum bu sözleri;
Çünkü
ecel geldi mi bir an bile durmaz.
Onların
kulaklarını aşk tutmuştur da gizli yollardan çekip getirmededir onları;
Çünkü
akıl kılavuz değildir.
Okuyucunun
gözleri, uykudan kapandı adeta, rebap da zayıfladı;
Fakat
uyuma, bu söz, altın definesidir.
*
Neler
öğrendik;
1.
Normal yaşantıda
Tanrının varlığını birliğini saklayan, gizleyen fakat başı belaya gidince de
kurtar beni Allah’ım diyen kişinin değersiz bir kişi olduğunu öğrendik.
2.
Yüceleri
bilmeyenin uçmak için kendisinde var olan kanatları görüp kullanamayacağını,
kendisini kafese konmuş bir kuş gibi yaşayacağını öğrendik.
3.
Rüyamızda,
hayalimizde binlerce güzellikler görebileceğimizi fakat bu güzelliklere kendi
çabamızla varmaya yol bulamayacağımızı öğrendik.
4.
İçindeki ışığı,
nuru göremeyenlerin kendini ve başkalarını odun olarak gördüğünü, halbuki herkesin
içinde ışığın ve nurun olduğunu öğrendik.
5.
Işığın ve nurun
ortaya çıkması için o kişiyi aşkın yakması gerektiğini, bu yanışla o kişiden
ışık ve nurun çıktığını görebileceğini öğrendik.
6.
Bu anlatılanları
akılla bulunamayacağını, ancak aşk ateşiyle daha önce yananın yol gösterici
olabileceğini, öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
dostları kulaklarını aşk sözlerini dinlemeye yönlendirdikleri için gizli
yollardan gelen sözleri bizlere armağan ettiklerini, aklın bunu anlayamaya
yetmeyeceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ