(Hazreti Mevlana kendi huyu ile Allah’ın huyunun uyumunu anlatıyor)
480- Birazını gösterdim, geri kalanını sen bil,
sen öğren;
Kendi
huyundan, Tanrı huyuna ulaşmaya bak, yola düş.
Tanrı
bana şarap (Kendinden geçirecek) verdi, sana
sirke (Hoşnutsuzluk);
Kısmet
buymuş ne benim çekişmeme lüzum var, ne senin çekişmene.
Şarap
gülün nasibi, mahmurluk (Sersemlik) dikenin
payı;
O
herkesi tanır, kim neye lâyıksa onu verir ona.
Şeker,
senin gönlün olsun diye ekşi olmaz ya;
Yeri-yurdu
helvanın gönlüdür.
Sana
feryat etmeyi vermiş, feryat ededur.
Beni
de kendisine çalıcı yapmış, üfleyip duruyor bana.
Sevgili
yüzüme şeker-şeker diye bakmada, ben de onun yüzüne dalayım (Kendimden geçeyim) da görünüşten-gösterişten kurtulayım.
Âlemde
ekşi şeker varsa benden de ekşi bir surat um (Bekle),
böyle bir şey yoksa olmayacak şeyi arzulama, olmayacak şeyin üstüne düşüp
durma.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Allah nasıl
davranıyorsa benzer bir anlayışla davranmaya, kişiliğimizi uygunlaştırmaya
çalışmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Herkesin
nitelikleri, özü, eylemleri, davranışlarıyla bir şey elde etmeye hak kazanmış
olana Allah’ın o kimseye uygun olanı, yaraşanı verdiğini öğrendik.
3.
Allah’ın huyuyla
huylanmak için önce Allah’ın huyunu Allah dostlarından ve Allah’ın gönderdiği
Kur’anı Kerimden öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.
4.
Olacak bir işin
peşine düşmemiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah’ı yarattıklarına bu dünyada görev verip
davranışlarını devamlı imtihan edip değerlendirdiğini, kim neye uygun ise ona
tatlı veya ekşilik vererek yüzünden okunacak duruma getirdiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ