(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
820-
Yaratıklar, yıldızlar, adeta güneşse Tebrizli Şems;
Hangi
yıldız vardır ki onun güneşinden aydınlanmasın.
Bana
yaşayış, Ay gibi yüzün anmadan gelir;
Daima
secde ettiğim yer, otağının eşiğidir.
Kapını
bekleyen köpeğin sesi, her gece, sabahleyin diriltmek üzere öldürür beni.
Balçığımdan,
bedenimden önce can gördü seni;
Akıl
ona dedi ki:
“ Secde et, odur senin padişahın”
Secde
etti, yüzünü, senin yolun olan o güzelim toprağa koydu, öylece ebediyen secdede
kalakaldı.
Çorak
bir toprak yığınıyım ben;
Ne
olur, ne ziyanı girersin, tekrar atının nallarıyla bir okşasan şu bir yığın
toprağı, zaten de yol uğrağında, geçtiğin yerde o.
A
Tebriz’in iki gözü Şemseddin, Tanrı hakkı için sen gönlün kehribarısın, gönülse
âşıklıkta adeta bir saman çöpü sana karşı.
Lâtif,
parlak, mahmur gözlerine and olsun;
O
alnına dökülen büklüm-büklüm, halka-halka saçlara yemin ederim.
And
olsun o şekerler saçan lâ’l dudaklarında toplanmış bulunan yüklerle şeker
kamışındaki kendiliğinden olma tatlılığa;
And
olsun o iki lâ’l dudaktaki kehribarlık hassasına ki o yüzden Ay da seni arayıp
durmadadır, güneş de, zerre de;
*
Neler
öğrendik;
1.
Mevlana
Hazretlerini andıkça, yazılarını okudukça sözlerini düşündükçe, anlattıkça bu
durumumuzu canı ile gördüğünü bizimle beraber dirildiğini öğrendik.
2.
Bedenimdeki
canımızın öncelikle Allah dostunu bilmemizi, bulmamızı ona memnuniyetimizi ve
itaatimizi bildirmek, yaptıklarına şükretmek için ayaklarına kapanarak
saygımızı göstermemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin Allah’ı isteyip arayışta olanları mıknatısın demiri çektiği gibi
kendine çektiğini, yardım edip yol gösterdiğini, yolu aydınlattığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Tebrizli
Tanrı Şems’inin inançlı kimseleri tatlılıkla kendine çektiğini, akıllı zeki ve
bilgin kişilerin aydınlanmak için Şems Hazretlerini aradığını, Mevlana
Hazretlerinden öğrendik, anladık.
*
RAVLİ