(Mevlana Hazretleri Tanrı Şems’ini anlatıyor)
910-
Bu selamda (Karşılaşmamda) seninle bir başka
işim, bir başka alış-verişim var;
Bu
selam (Sağlık, afiyet sıhhat dilemek), pek büyük
gizli bir sır, Tanrı perdesi altında gizlenmiş.
Çengden
çıkan o nağmeler (Güzel uyumlu sesler), o
terennümler (Güzel ve uyumlu sesle şarkı söylemek)
pek şaşılacak şey;
Nedir
o nara atanlar (Yüksek sesle bağıranlar), o
feryat (Çığlık atanlar, haykıranlar) edenler,
nedir, nedir?
Padişah
lâl renkli şarabı getirdi, bu dedi, işin temelidir;
Sus,
delilik vakti şimdi, perdenin açılacağı vakit değil.
İnat
et, huysuzlan, güzellerin inadı huysuzluğu tatlıdır, hoştur.
Bahaneler
bul, zaten bahaneler bulmak, güzellerin yoludur-yordamıdır.
O
şeker mi şeker dudaklardan çıkan, dökülüp saçılan bahaneler, Fatiha, Kâf hâ (Kâf: Zayıflık ve ihtiyarlık- Hâ: Allah’ın istenileni vermesi), Yasin yerine
geçer.
Vefâ
ummam (Sevgiyi sürdürmesini, sevgi ve dostluğu devam
ettirmesini beklemem);
Çünkü
cevretmek (Üzüntü verecek davranışlarda bulunmak),
cefa (Zulüm) etmek, güzellerin huyudur,
mayasıdır;
Âdetidir,
dinidir.
Yüzünü
ekşitir, bizden yüz çevirirsen mahsustandır, düzendir, yalancılıktandır onlar.
Aziz
kişilerin topraklarına and olsun, senden başkasının elinden sunulan helva,
ağzımda gürz olur, zıpkın kesilir.
Bin
kere vaitte (Vaatte) bulun, hiçbirinde de durma;
Öyle
bir seraptır (Göz yanılmasıdır) bence bu ki
yüzlerce güzelim, tatlı suya değer mi değer.
Altını,
ayrılıkla yüzü altına dönen, sapsarı kesilen verir;
Bedeni
gümüş gibi bembeyaz güzel, ne diye altın, gümüş versin?
*
Neler öğrendik:
1.
Güzellerin
sevdiklerine her türlü sıkıntı vererek ne kadar sevdiğini, ne kadar
bağlandığını, ne kadar yaşantısından zaman ve para olarak harcama yapabileceklerini
sınadıklarını, her türlü naz yaptıklarını öğrendik.
2.
Allah’tan gelen
aşk şarabının bir damlasının bile insanı kendinden geçireceğini öğrendik.
3.
Allah’ın kuluna
ne verirse versin sevgiyle, hürmetle kabul etmesi gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Güzelin
harcama yapmayacağını, onu sevenin harcama yapacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ