(Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri ile ilişkisini anlatıyor)
1060-
Güle, şu güzelliği kimden aşırdın diye sorarım;
Utancından
sölpük-sölpük (Gevşeyip kendini koyuvermiş şekilde)
güler, fakat nerden söyleyecek?
Gül
sarhoş amma benim gibi harap (Bitkin, yorgun, perişan)
değil;
Mahmur
(Sarhoşluğun verdiği sersemlik) nergisin
sırlarını size söylüyor.
Sırlar
duymak istiyorsan sarhoşların yanına git;
Sarhoş
kişi sırrı, utanıp çekinmeden söyleyiverir.
Şarap
üzüm” kızıdır, kerem-ihsan (Asillik, büyüklük, ululuk
sahibi olmanın gereği bağışlayanlar yapanların) soyundandır;
Kesesinin
ağzını açmıştır, cömertlikten bahsedip durmadadır.
Hele
aşk şarabı olur da ululuk ıssı (Sıcaklığı) büyük,
kerem sahibi (Asillik, büyüklük, ululuk) Tanrıdan
gelirse onun cömertliğini, onun keremini söylese-söylese Tanrı söyler ancak.
O
şarap, arif (Anlayışlı, sezgili) kişinin
gönlünde coşar-köpürür, onun beden küpünün dibinden sana seslenir, çağırır
seni.
Göğüs,
süt verdiği gibi şerbet de verir elbet;
Göğüsten
akıp duran kaynak, olaylar anlatır, baştan geçenleri söyler durur.
Can,
daha da sarhoş oldu mu hırkasını çeker, çıkarır;
Külahını
fırlatır, atar, şu elbiseden vazgeçer-gider, hatta külah şöyle dursun, başını
bile verir.
Şarap,
hiçbir şeye aldırış etmez bir tavırla aklın kanını içti mi ağzını açar da
ululuklara, ulular ulusuna ait sırları söylemeye başlar.
Sus
kimsecikler inanmaz sana;
Çünkü
kimyadan bahseden bakırdan başka bir şey yemez.
*
Neler
öğrendik;
1.
Gözüken
güzellikleri baş gözüyle görebildiğimizi öğrendik.
2.
Can gözüyle
görülmesi gereken güzellikler olduğunu öğrendik.
3.
Aklı başında
olanın söylemeyeceği sırları sarhoş olanın söyleyebileceğini öğrendik.
4.
Bahsedilen
şarabın dünya meyvelerinden elde edilen şarap olmadığını, Tanrı’nın dostlarına
ikram ettiği şarap olduğunu, bir damlasının bile insanı kendinden geçirecek
özellikte olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Canımızın
sarhoş olmasıyla uygun olacağımızı, yüce kişilerin sırlarını, sözlerini,
gerçeklerini öğrenebileceğimizi, hamlıktan çıkıp olgunluğa ulaşabileceğimizi
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ