(Mevlana Hazretleri aşkın deliliğinin akıldan üstün olduğunu
anlatıyor)
890-
Ona sığınmak, ona bağlanmak kimyadır (Basit biriysen
değerli hale getiren bilgiye ulaşırsın);
Aşağılardaki,
yücelerdeki bütün zerreleri (Bütünün en küçük
parçalarını) dilediği şekilde kullanılan odur.
İki
(Mana ve madde) dünyayı da bir zerrenin içinde
gizler, öylesine bir tedbiri, tasarrufu vardır ki akıl aptallaşır, görmez olur.
Bil
ki aklın erişi, hep dehlizdeki işlere aittir, bilgide Eflatun kesilse gene de
asıl sarayın dışındadır o.
Aşk
deliliği, yüz binlerce kâinat dolusu akıldan daha iyidir;
Çünkü
akıl, baş (Önemli olmak veya topluluğu yönetmek, lider
olmak, önde gelmek, böylece üstün olmak ) davasına girişir, aşkınsa ne
başı vardır ne ayağı.
Başı
olanın elbette başından korkusu olur;
Fakat
savaş aslanı olan, korkuya eş olmaz.
Aşk
ipliği, iğne yordamından geçer, çünkü başı yoktur, başsızdır, hiçbir şeyle
ilgisi kalmamıştır, tektir.
İğne
ona kılavuzluk eder, onu yola salar, elbiseden ayrılmış parçalara kadar
götürür, o da onları aslına kavuşturur, aslıyla birleştirir.
İğne-iplik
lafını bırak, ince bir söz bu;
Eli
parıl-parıl parlayan (Beyzâ) can Musa’sından
bahset.
Güzelim
gönül denizini söyle, onun hikâyesini anlat, öylesine denizdir o ki katresi (Damlası), yüzlerce deniz meydana getirir.
Kâse
gibi denizin üstündesin de denizden haberin bile yok;
Bir
gör de bak, dalga, her an seni nasıl çalkalayıp oynatmada.
*
Neler
öğrendik;
1.
Allah dostuna sığınmanın,
ona sevgi ve saygıyla bağlanmanın, dostluğu devam ettirerek hizmet etmemiz
gerektiğini, Allah dostunun bizim beyin kimyamızı değiştirerek değerli bir hale
sokacağını öğrendik.
2.
Aklımız ne kadar
bilgiyle dolsa, bilgin kesilse yine de aşkın yanına yaklaşacak seviyeye
ulaşamayacağını öğrendik.
3.
Aklın, korkunun
etkisine çabuk girdiğini, cesur davranışlar yaptırmadığını öğrendik.
4.
Aklın ancak aşkın
ışığının neler yapabileceğini Musa Peygamberin yaptıklarından anlayabileceğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
İnsan
olarak gönlü Allah dostlarından öğrenmemiz, gönül-ün ne kadar küçük olduğunu
ama çok büyük işler meydana getirdiğini, gönülsüz güzel hiçbir şeyin
olamayacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ