(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’in anlatıyor)
730-
Olayların dalgaları arasında, usta yüzücü bile yüzüp kurtaramaz kendini, çünkü
senin değerinde yüzmüyor o, seni bilmiyor o.
Âlemin
sonu yoktur, olsa bile yok say onu, çünkü senin sonsuzluğuna mahrem (Gizlenen) değil o.
Senin
şahına mat olan piyade, ne kutlu piyadedir (Piyondur).
Senin
yüzünü görmekten ayrılmayan yüz, ne hoş, ne güzel yüzdür.
Senin
yaralamandan, senin açacağın yaradan kaçmam ben;
Çünkü
senin bela (Sıkıntı veren) ateşine yanmayan
gönül soğuktur, hamdır (Hamur ateş görmesiyle pişer
sonra da sofraya konarak gıda olur, yiyenlere kuvvet verir).
Yok,
olmayan gönlün yüzü (Bakışı, isteği, arzusu), mekân
âlemine (Yaşadığı yere) yönelir;
Sen
onu, yürü, burası yurdun değil senin diye mekânsızlık âlemine sürer, kovarsın.
Senin
övülmene, seni övenler ne sayı var, ne hesap;
Hangi
zerre var ki seni övmekle başı dönmesin?
Hani
Nizami, şiirinde der ya;
Ben
de onun gibi diyorum;
“Cefa
etme, bende senin cefana dayanacak güç-kuvvet yok”
İçinde
sevginden başka hiçbir şey olmayan şu gönlüme and olsun, senin dostlarından olmayanı sevemem.
Canım
sana feda değilse dertsiz olmasız, gamsız kalmasın.
Gözlerim
senin için yaş dökmüyorsa görmesin hiçbir şeyini aydın olmasın.
Ümidim
senden başkasınaysa onmasın (Daha iyi bir duruma
gelmesin), varlığım senin için değilse yıkılsın-gitsin.
*
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin çok güç, zor, çetin problemleri kolayca çözdüğünü öğrendik.
2.
Şems Hazretlerinin
âlemlerin sırlarını bildiğini, bizlerin bilmesi için de bazı sırları
söylediğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin iyi bir satranç oyuncusu olduğunu, kimsenin onu yenemediğini
öğrendik.
4.
Şems Hazretlerini bütün kâinatın övdüğünü
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’e sevgisini, canını, ümidini bağladığını adeta
onunla birlikte yaşadığını, fazla da yakmadan pişirmesini istediğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ