4 Kasım 2016 Cuma

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 540 İNCİ BEYİT

(Hazreti Mevlana Allah’ı kendini ve aşkı anlatıyor)
540-  Ham şarabı getir de olgun-pişkin erlere sun;
Ben nerdeyim, her ham kaltabanın gamını (Şarlatanın, hilecinin, yalancının, namussuzun üzüntüsünü) çekmek nerde?

Meyhaneye (Tekkeye) gel, gir kapıdan da kapıyı içerden sür;
Sen nerdesin, adamların iyisi-kötüsü nerde?

Ömrümün bir sonu-ucu bulunacağını umma (İsteme-bekleme);
Tanrı sıfatlarısın (Özelliklerini taşıyansın) sen, Tanrıya ne uç (Son nokta) vardır, ne son.

Ecel kafesini kırar, kuşu incitmez, ecel nerde, ebedi kuşun kanatları nerde?

Sus ki çok söyledin, kimsecikler duymadı-işitmedi;
Bu davul hangi damda çalınıyor, bu anlatış nerden?
Kimse anlamadı gitti.

Sevgili, sen seher yeliyle esip gelen nefesten de çeviksin, çabuksun;
Hiç kimse yoktur ki nefes almaya doysun, nefes almayı boşlasın, kalsın.

Kim nefes almaktan vazgeçer, kim nefes almaya doyar?
Hâlbuki sen o nefessin ki Tanrı, ölüleri diriltir dedi senin hakkında.

Bedenin ağzı, insanı dirilten nefese kapandı mı mezarın ağzı açılır, o bedeni bir lokma eder de yutuverir.

Bana fazla üfür, fazla üfür de tulumum şişsin, dolsun havayla;
Dolsun da senin nefesinle denizlere bineyim, denizlerin üstünden akıp gideyim.

Dünyada öyle bir gün olmasın, görmeyeyim o günü ki sen üfürmeyesin şu dünyaya;
O gün, ovada-yazıda bir tek ot bile bitmez, yeşermez.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Olgun kişinin ham kişilerin yaptıklarına o an üzüldüğünü ama üzüntü içinde kalmaktan uzak olduklarını öğrendik.
2.    Mevlevilerin bulunduğu yere girdiğin zaman dışarıda olanlarla ilişiğimiz kesilerek üzüntülerden kurtulacağımızı öğrendik.
3.    Ömrümüzün sonunun sadece dünya hayat olmadığını, ne zamana kadar ömrümüzün olduğunu bilemeyeceğimizi öğrendik.
4.    Can vücuttan ayrıldığı zaman dünyada yaşarken ebediyeti kazanmışların canı hiç incinmeden geldiği yere uçup gideceğini öğrendik.
5.    Her şeyin davulun sesi gibi gür herkesin duyacağı şekilde ilan edildiğini ancak her kulağın duyamayacağını, işitemeyeceğini yani duysa bile sezmeyeceğini, anlayamayacağını, farkları fark edemeyeceğini, hissetmeyeceğini, öğrendik.
6.    Her ağzını açanın nefesinin insanı dirilten özelliğe sahip olduğunu, insanı dirilten nefes kapanınca mezarın ağzının açılacağını öğrendik.
                               *
İşte böyle yaren;
Diri olanların nefesini Allah’ın üfürmesiyle olduğunu, bu nefes akışı kime kesilirse onun hayatının sona ereceğini öğrendik, anladık.


Nefes: can gözünü, can kulağını açmak, gönül hastalıklarını iyileştirmek, ölüye benzeyen canları dirilmek için o zamanın kutbu makamında olan tarafından (Bizim bilmediğimiz) Allah’ın ismini söylenerek o kişiye üfler. 

RAVLİ DUA VE NEFES yazarak bu konuları okumalısın.
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar