20 Kasım 2012 Salı

ZAN

Sanma, sezme, şüphe ve kesin olmayan bilgiye zan diyoruz.

% 1 ihtimal olan şeye VEHİM,

% 2-50 ihtimal olan şeye ŞÜPHE

% 50 den sonraki ihtimale ZAN

% 90 ihtimale ZANNI-GALİP

% 100 olana KESİN BİLGİ DENİR.

(İzmirli İsmail Hakkı’ya göre)

Kuran-ı Kerimde kesin olmayan bilgi ile hareket edilmesi hoş görülmemiştir.

“Ey inananlar, zannın çokluğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır”
(Hucurât, 49/12)

“Bilmediğin bir şeyin ardına düşme.

Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi, o yaptığından sorumludur”
(İsrâ, 17/36)

Zan, taşıdığı değer itibariyle birkaç kategoriye ayrılmaktadır.

1.   Zannın bir kısmı ahlaken beğenilmiş ve dinen makbul görülerek övülmüştür.

Allah, peygamberler ve müminler hakkında iyi niyet beslemek ve hüsn-ü zanda bulunmak gibi.   

2.   Mahkemelerde şahitler hakkında gerekli inceleme yaptıktan sonra galip zanna göre hüküm vermeye dayanak teşkil eden zandır.

Böylece insanlar arasında karar verme zorunluluğu olan birçok muamelede, mutlak gerçeği bilmek mümkün olmadığı takdirde galip zanna dayanılarak hüküm verilir.

3.   Bir kimse veya zümrenin yaşayış ve hareketlerinde yahut davranışlarında hüsn-ü zanna layık olmayan görüntüler ve kendileri su-i zan duymak için makul sebepler var ise, işte o zaman bu zan günah değildir.

4.   Birinin herhangi bir söz ve hareketinde iyilik ve kötülük ihtimali eşit olup, bizim de sırf su-i zandan hareket ederek onu kötülüğe yorumlamamızdan kaynaklanan zandır.

 
Bu zan günahtır.
Mesela iyi birinin ayakkabısını giyse, bizim de onun mutlaka çalmak niyeti ile böyle bir işe teşebbüs ettiğine karar vermemiz gibi.

(Doç.Dr. Fikret Karaman çalışması. D.İ.B. Dini Kavramlar. Sözlüğü)

                                      *

RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar