30 Kasım 2012 Cuma

MEVLANA VE HAZİNESİ

Sultan Veled anlatmıştır:

Bir gün bana büyük bir ruh bezginliği ve sıkıntı galebe etmişti.
O sırada babam Hazretlerinin medresenin kapısından içeri girdiğini gördüm.

Beni bezgin ve sıkıntılı görünce:

“ Birinden mi incindin, çünkü hiç böyle sararıp solmamıştın” dedi.

Ben:
“ Bilmiyorum, bu ne haldir” dedim.

Babam kalkıp eve girdi ve bir müddet sonra başına ve yüzüne bir kurt postu geçirip:

“Bu! Bu! Bu!” yaparak dışarı çıktı.

Benim yanıma gelince çocukları korkuttukları gibi yine  “Bu! Bu! Bu!” yaptı.
Onun bu hareketinden bana büyük bir gülme geldi.

Alabildiğine güldüm, baş koyup babamın ayaklarını öptüm.

Babam:
“ Bahaddin eğer latif sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, seninle şaka şenlik etse ve birdenbire yüzünün şeklini değiştirip gelse ve sana “Bu! Bu! Bu!” deseydi, ondan hiç korkar mıydın? Buyurdu.

Ben de
“hayır korkmazdım” dedim.

Buyurdu ki:

“ Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir.

Hep Odur, hep ondan feyizlenirsin( bolluk, bereket, verimlilik, gürlük, ilerleme, çoğalma, ilim, anlama, kâinatın sırlarını bilme kudreti).

Şiir:

“ Kıvılcım gibi kahır elbisesi de giyse onu tanırım,
Çünkü O’ bu tarzda mest olarak bize defalarca gelmiştir.”

O halde niçin boş yere üzgün duruyor,
Sıkıntının elinde aciz kalıyorsun?

 Şiir:

“İçinde sıkıntı görünce onun çaresine bak;
Çünkü dalların hepsi kökten biter.

 İçindeki genişliğin, ferahlığın meyve vermesi için ona su ver.
Kalp ferahlığın verdiği meyveyi da dostlara ve ahbaplara sun.”

Sultan Veled derhal halim değişti, taze gül gibi açılıp ferahladım.
Ömrüm oldukça da başka gam yüzü görmedim ve üzülmedim.

Dünyanın gamı da yanıma yaklaşmadı.
İçimdeki ferahlıktan ötürü babamla şakalaşarak:

“ Bütün Peygamber ve velilerin makamlarından, kerametlerinden, derecelerinden haberler verdiniz, her ulunun ululuğundan eserler gösterdiniz.

Fakat kendi büyüklük ve padişahlığından bahsetmediniz?” dedim.
Babam “ Bahaddin işi kolay tut” bilmiyor musun ki.
Şiir:

“ Güneşi metheden kendisinin meddahlarıdır (metheden);
Çünkü bu, benim iki gözüm parlak ve hastalıksızdır, demektir.”

Babam Hazretleri kabz (kavrama) âleminden bast (yayma, açma, uzun uzadıya anlatma) âlemine çekilince ve çokluk âleminden birlik melekûtuna (Tanrı’nın mutlak hükümdar olduğu âlem) ulaşınca.

Şiir:

“Güzellik birdir,
Yalnız şu kadar var ki,
Eğer sen aynaları çoğaltırsan o da çoğalır.”

Onu fazla neşelendirerek mutlaka kendi ahvalinden biraz bahsetmesi için ısrar ettim.

Bunun üzerine o, “ Bahaeddin, Konya şehrine bak, kaç bin emirin, büyüğün ve ileri gelenin evi, köşkü ve sarayı vardır.

Tacirlerin ve iğdişlerin (melez) evleri zanaat erbabının evlerinden,
Emirlerin sarayları tacirlerin,

Sultan ve meliklerin köşkleri ve takları (Asma) bunların hepsinden yüzlerce derece yüksek ve büyüktür.

Fakat o saraylar karşısında göklerin yüksek ve büyüklüğü daha yüce, daha büyüktür.
Bunlar onların kaç-kaç mislidir.

Şimdi bütün peygamberlerin ve velilerin makamları zikredilen minval (anlatıldığı gibi birbirinden daha yücedir) üzerinedir.

Nitekim Kuran-ı Mecit “Gerçekten biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık” (İsra, 55).

“Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık” (Zurhuf, 32).

Bu manada ayet ve hadisler çoktur.

Fakat bizim makamlarımızın o saraylara nispeti göklerin o saraylara nispeti gibidir ve “ Allah dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara, 212) ayeti bize aittir.

Biz her suretle Peygamberlerin (Salât ve selam onun üzerine olsun) nurunun varisiyiz.” Buyurdu.

Şiir:

“ Hazinenin kapısını açtılar,
Herkes hilkat (yaradılıştan oluşan doğallığa sahip oldu) giydi:

Mustafa yine geldi,
Hepiniz iman getiriniz”

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Bizi sevindiren, sevinç ve neşe içinde tutan, üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğumuzun aynı sevgili olan, Tanrı’mız olduğunu öğrendik.

2.   Bolluk, bereket, verimlilik, gürlük, ilerleme, çoğalma, ilim, anlama, kâinatın sırlarını bilme kudretini verenin Tanrı’mız olduğunu öğrendik.

3.   Sebepsiz bir sıkıntı veya sevinç duyduğumuz zaman Tanrı’nın bize geldiğini anlayıp sevinç duymamız gerektiğini öğrendik.

4.   İçimizde bir sıkıntı olursa bu sıkıntı verenin Tanrı bilerek eksikliğimizi tamamlamamız, yanlış yapıyorsak düzeltmemiz için bir uyarı olduğunu öğrendik.

5.   Uyarı gelince hareketsiz kalmayıp gerekeni yapmamız gerektiğini öğrendik.

6.   Tanrı’dan gelen sevinci dostlarımızla paylaşmamız gerektiğini öğrendik.

7.   Her şeyin tek Tanrı’dan geldiğini bilir kalp huzuruyla kabul edersek başımıza ne gelirse gelsin sevinç içinde yaşayacağımızı öğrendik.

                                                *
1.   Hastalıklı gözün gerçeği, doğruyu olduğu gibi göremeyenlerin, sanı veya kendi kafasında oluşturduğu gerçek diye ispatlamaya çalıştıkları sanal oluşumlar olduğunu öğrendik.

2.   Gerçeği, doğruyu, güzeli gören ve öven gözün hastalıksız ve parlak göz olduğunu öğrendik.

3.   Doğru ve parlak görüş sağlandıktan sonra “kavrama” alanında gelişme sağlaması gerektiğini öğrendik.

4.   Kavrama tamam olduktan sonra başkalarına anlatma ve yayma olabileceğini öğrendik.

5.   Yayma ve anlatma tamam olunca Tanrı’nın ilahi âlemine ulaşılabileceğini öğrendik.

6.    Tanrı âlemine ulaşınca her şeyin bir olduğunu, çok olarak sandığımızın aslında birin görüntüsü olduğunu öğrendik.

                                     *
1.   Peygamber ve velilerin yeri yeryüzündeki insanların oluşturdukları her makamın üstünde olduğunu öğrendik.

2.   Velilerin ve peygamberinin birbirinden farklı yücelikleri olduğunu öğrendik.

3.   Hazreti Mevlana’nın bütün peygamberlerin nurunun mirasçısı olduğunu öğrendik.

4.   Tanrı hazinesinin kapısını açtığını, Hazreti Muhammet Mustafa’yı Tanrı’nın gönderdiğini iman etmemiz gerektiğini öğrendik.

                                                     *
İşte böyle yaren,

Hazineler açılmış, bolluk bereket artarak verilmiş, güzel peygamberler ve veliler gerçekleri akılsızın bile anlayabileceği seviyede ücretsiz dağıtmışlar.

Zorluklar, dertler, sıkıntılar, zahmetli yollar aşılmış miras olarak kullanmamız için bize sunulmuş.

Şükürler olsun.

Elhamdülillah, Elhamdülillah, Elhamdülillah.

                                           *
RAVLİ

Popüler Yayınlar