Gazel:
“ Her an sağdan soldan aşk
sesi geliyor.
Biz feleklere gidiyoruz,
Kim bu temaşaya iştirak etmek
ister”
Allah!
Şeyh gazeli tam bir feragat
ve derin bir nazarla (dünya’dan ilgisini keserek, ilahi alem içinde) okuyunca,
bağırarak bayıldı ve o kadar heyecanlar gösterdi, elbiselerini yırttı ve
feryatlar etti, hesaba gelmez.
Ondan sonra “ Bu nasıl
nazenin bir yiğit,
Bu nasıl güzel bir din
süvarisi veBu nasıl bir yer ve göğün kutbu!
Hakikaten dünyada çok garip
bir sultan zuhur Kendini göstermiş) etmiştir.
Keşif sahibi olan geçmişteki
bütün şeyhler böyle bir erin hasretinde idiler ve Tanrı hazretlerinden böyle
bir devlete ulaşmak istedilerse de, bu onlara müyesser (kolay) olmadı.
Bu saadet son zamandakileri
ne müyesser (Kolay) oldu.
Nitekim buyurmuştur: Şiir:
“ Geçmiş asırların rüyada
aramış oldukları talih
son zamanda insanları gelip
buldu.”
Bizim dostlarımıza
vasiyetimiz şudur:
Her kimde yol yürümek kudreti
varsa, kim bedeninde seyahat kuvvet ve kudretini buluyorsa hiç durmadan o
padişahın ziyaretine gitsin, o nimet ve rahmete nail olsun.
Çünkü Baha Veled Hazretleri
ve ecdadı büyük şeyhlerdendir.
Onların dokuzuncu ceddi
Sıddık-ı Ekber’dir (Hz. Ebubekir) (Tanrı’nın rızası onların hepsinin üzerine
olsun).
Ben çok zayıfım ve
ihtiyarlamışım.
Seyahatin zorluğuna
tahammülüm yoktur;
Yoksa yalnız ayakla değil,
başımın üzerinde yürüyerek o Hazretin ziyaretine gitmeğe çalışırdım” dedi.
Meğer şeyhin büyük oğlu şeyh
Muzhireddin o mecliste bulunuyordu.
Şeyh ona döndü ve
“ Muzhireddin, senin
gözlerinin o temiz insanın mübarek yüzü ile aydınlanacağını ümit ediyorum.
Bizim saygılarımızı da yalnız
aziz olan Tanrı isterse o Hazrete ulaştırasın” dedi
Babasının ölümünden sonra
Şeyh Muzhireddin Rum diyarına hareket etti.
O Hazretin ziyareti saadeti
ile bahtiyar oldu.
Babasının selam ve iştiyakını
(özlemini) Mevlana Hazretlerine ulaştırdı.
Mevlana onun gönlünü aldı.
Muzhireddin birkaç sene
Konya’da ikamet edip tekrar Buhara’ya hareket etti.
Onun oğullarından birinin
Konya’da gömülü olduğunu söylerler.
***
Bu gazel ve Mevlana’nın
zuhuru (kendini göstermesi) her tarafa yayılınca, Buhara’nın ve Deşt’in
bilginleri ve şeyhleri ardı arası kesilmeden Rum’a geliyor, onun ziyaretinde
bulunuyor ve o manalar denizinden inciler elde ediyorlardı.
Derler ki, bir günde Buhara
ve Semerkand’dan yirmi kişi gelir, mürit olur ve Konya’ya yerleşirdi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Ey yaren,
İlahi nurlarla dolu olan ve
ziyaretine gelenleri boş çevirmeyen Mevlana Hazretlerine ziyarete git ve ilahi
âlemden nasibini almalısın.
Fotoğraf makinesiyle birkaç poz alıp başkalarına anlatmak için gidersen nasipsiz olarak dönersin.
Gönlünü boşaltmalısın ki,
dünyalık düşüncelerden arınmalısın ki gönlün nurla dolsun.
1.
Ziyarete giderek
doğru ve parlak bir ışık al (nur, doğruyu görmeni sağlar, karanlıklardan
kurtarır) evini aydınlat ve şenlendir.
2.
Veli ve
peygamberden alacağımız nurla donanımlı bir ışığın yolumuzu aydınlatsın, tuzağa
düşme, yolda rahatlıkla ilerle.
3.
Ziyaret esnasında
onun ruhaniyetinden bizim ruhumuzu aydınlatacak nur akışı olduğunu ve
aldığımızın farkında ol.
4.
Ziyaret sırasında
hediye olarak nur akışı olduğunu orada huzur içinde olmaktan anlamalıyız.
5.
Bir derdini
paylaşmak ve onun huzurunda Tanrı’dan bir şey istersen önce kalp bölgende sonra
göğsünde bir serinlik hissedersen kabul edilmiş demektir.
6.
Gözle görünmeyen işleri görmen, anlaman,
tanımlaman için kalp gözün olsa bile nur gereklidir. Nasıl ki göz görür olsa da
ışık yoksa göremeyeceğin durumdan anla.
7.
Nurlu kişilere
yaklaşıp onun nurundan kendi nurumuzu ateşlememiz gerekir.
8.
Yani o velinin
sözlerini öğrenip kendimize hayat kılavuzu yapmamız gerekir.
9.
Fakirlere
muhtaçlara yardım ederek dualarını almalısın.
Ey yaren,
Orada ziyaret edeceğin
kişinin ziyaret etmeden önce boyutuna girmelisin, havasına girmelisin.
Başkasına anlatmak için veya
ihtiyacını bildirmek için gitmen en az yararla oradan ayrılmandır.
TÜRBE ZİYARETİ
Yaren,
Velilerin, evliyaların
türbelerine yaklaştığın zaman temiz olman ve temiz duygular taşımalısın.
Onların kabri herhangi bir
kabir değildir.
Canlı orada oturuyormuş gibi
saygıyla yaklaşmalısın.
Mezarı orada, ruhu ruhlar
âleminin en güzel yerindedir.
Elbette ki mezarına
saygısızlık yapana dersini verecektir.
Afyonda Mevlevi camiinde
bulunan Sultan Divani hazretlerinin ve çevresinde yatanlara ziyarete gittiğimiz
zaman böyle davranırız.
Çünkü HUZURA ÇIKIYORSUN.
Yüce makamlarda olan büyüğümüzün
ruhaniyetine ulaşıp bir zaman konuşmak için bu gereklidir.
Büyüklerimiz mezar ziyaretine
gitmeden önce vakit namazını kılmış olmalısın.
Ayrıca Allah rızası için 2
rekât namaz kılmalısın.
Ziyaret yapacağın büyüğün ve
çevresindekileri ne 1 Fatiha, 11 İhlâs okuyarak sevabını bağışlamalısın.
Namaz bittikten sonra dua
ederek, görüşmek için Allah’tan izin istemelisin.
Sakin bir köşeye çekilerek:
3 defa uzunca bir Allah
demelisin.
(Uzakta birini çağırır gibi)
Sonra Al kelimesini lah
kelimesine vurarak Allah demelisin.
Her yüz kere Allah dedikten
sonra La ilahe illallah Muhammed’in Rasulullah diye salâvat getirmelisin.
İçine bir ferahlık gelene
kadar devam etmelisin.
Sonra yavaş ve saygılı
hareketle ziyaret edeceğin büyüğümüzün yakınına gelerek Allah’ın selamını
vermelisin.
Yavaşça dizlerinin üstüne
oturarak gözlerini kapamalısın.
Aklına gelen düşüncelerle baş
başa kalmalısın.
O büyüğümüz Allah’ın izniyle
sana yardım edecektir, doğru çözümleri sana anlatacaktır.
Allah’tan aldığını sana
aktaracaktır.
Konuşman gönlünden olacak
duyuşun sanki kulağından duymuş gibi kalp bölgesinden duyacaksın.
Eğer bu dediğim gibi
olmuyorsa eksikliğin var demektir.
Huzura gitmiş olursun ama
kapı açılmamış olur.
Kendi nefsini kontrol ederek,
temizleyerek (Beden ve ruhunu) tekrar denemelisin.
Yaren, velilerle, ermişlerle,
evliyalarla murakabe (İç âlemine bakma, kendinden geçerek görüşmek istediğinle
konuşma) böyle olur.
Ey yaren, biliyorsun ki Allah
direk konuşmaz, aracı vasıtasıyla konuşur.
Veliler, evliyalar ermişler
ne güzel aracıdır.
Dervişler nefsini kontrol
altında bulundurarak, Allah ile birlikte olmak bilincini diri tutmak için,
Allahtan bolluk ve bereket beklentisini geliştirmek için bu fikir ve çalışmadan
ayrılmazlar.
Fakir kelimesinin anlamı
buradadır.
Allah’a karşı fakir ve muhtaç
durumunu yaşamaktır.
Allah’ı görürmüşçesine iç
âleme dalarak yaparlar.
Kimi derviş namaz sonrası
tekrar secdeye kapanarak,
Kimi derviş oturduğu yerde
Yakaza dediğimiz (uyku ile uyanıklık arası) yapar.
Kimi derviş oturduğu yerde
üstüne örtü atarak yaparlar.
Önce kişinin iç âlemine
dönmesi, kendi öz eleştirisini yapması, yanlışlıklarının farkına varması,
pişman olup af dilemesi ile kendini kötülüklerden uzak tutabilmesi için,
yaptığı hatalardan geri dönmesi için murakabe yapar.
İnsan nefsinin hükmünde
olduğu zaman yaptığı her şeyin doğru ve hak olduğuna inandığı için yanlışa
düşer.
Ölçün, Tanrı ölçüsü olduğu
zaman rahatsız oluyorsan yanlıştasındır demektir.
Vicdan dediğimiz ve bize
daima uyarı gönderen duygumuz ancak Tanrı isteklerine uyum sağladığında rahat
eder.
Kişi ustalaşmadan önce
velilerimizin ruhaniyetlerinden faydalanırlar.
*
İşte böyle yaren,
Önce iç âlemine yöneleceksin
görünmez bir âlemdir (karanlık).
Sonra büyüklerimize sevgi ve
hizmet bağıyla bağlanıp onların gösterdiği (aydınlık) ışıklı yoldan ve
ruhaniyetlerinin yardımıyla ilerleyeceksin.
Ta ki Peygamberimiz
efendimize kadar bu manevi yolculuğun sürecek.
Peygamber efendimiz yolunu
aydınlatarak ruhaniyetinden yardım ederek Allah’ın kapısına kadar gideceksin.
Allah ne der, ne yapar
bilemeyiz.
Nice şimdi evliya dediğimiz
kişi o kapıya defalarca gidip geri döndürülmüşler fakat onlar bu gidişten
vazgeçmemişler buyur kulum diyene kadar o kapıdan ayrılmamışlardır.
Not:
Bu gerçekliği bilmeyenler
türbelere gidenleri cahilcesine kınarlar.
İç âlemi bilen biri asla bu
konuda bir kınayış içine girmez.
Türbedeki ruhaniyet güç ve
kuvvetinden habersizdirler.
Kelimeler arasında
boğuşmaktan düşünce, anlama ve kavrama boyutuna geçememiş ama Kuran ve hadisten
konusuna uygun gelen yerleri bilen ve konuşanlar bu durumu anlayamazlar.
Unvanı ne olursa olsun,
etiketi ne olursa olsun böyle kimseler unutulur gider, sözlerine de kimse değer
vermez.
*
TALİHİN BU ZİYARETLE DEĞİŞİR,
TALİH KUŞU YAREN BURADA UÇUYOR, BURADA OLANLARIN BAŞINA KONUYOR.
*
RAVLİ