29 Kasım 2012 Perşembe

MEVLANA VE YAŞLIYA HÜRMET

Bir gün Mevlana hazretleri bir toplantıda manalar ve hakikatler saçıyordu.
Birdenbire itibarlı bir genç içeri girdi ve bir ihtiyarın üst tarafına oturdu.

Mevlana “Geçmiş zamanda Tanrı’nın emri şöyle idi:
İhtiyarların üst tarafına oturan her genç yerin dibine girerdi.
Gençleri böyle olan milletin cezasını Tanrı bu suretle vermiştir.

Şimdi bu devirde yeni yetişen gençler korkmaksızın ve çekinmeksizin yolda bulunan ihtiyarları tekmeliyor ve böyle bir akıbete düşeceklerini de düşünmüyorlar” dedi.

Ve ilave etti:

“Tanrı’nın aslanı Ali b.Ebitalip (Tanrı onun yüzünü kerim kıldı) sabah namazını kılmak üzere peygamberin mescidine gidiyordu.

Yolun ortasında ihtiyar bir yahudinin ileride gittiğini gördü.
Müminlerin Emiri, civanmertliği, insaniyeti ve ahlakının iyiliği dolayısıyla o ihtiyara saygı gösterdi.

İleri geçmeyip yavaş-yavaş onun arkasından yürüdü.
Peygamberin mescidine ulaştığı vakit, Mustafa hazretleri (Tanrının salât ve selamı onun üzerine olsun) birinci rekâtın rükûuna varmıştı.

Derhal yüce Tanrı’nın emriyle Cebrail geldi ve Ali-i Mürteza’nın sabah namazının birinci rekâtını kılmak sevabından mahrum olmaması için, elini peygamberin mübarek sırtına koydu.

Peygamber ikinci rekâtı kılmadan Ali ulaştı.
Çünkü ilk rekât namaz yüz senelik ibadetten daha makbuldür.

Peygamber “İlk rekât namaz dünya ve dünya içinde bulunan her şeyden daha iyidir” buyurmuştur.

Mustafa hazretleri namazdan sonra okunacak şeyleri bitirince Cebrail-i Emin’den

“Bu gün vaki olan bir halin sırları ne idi” diye sordu.
Cebrail de “Ali mescide gelirken ihtiyar bir Yahudi’ye rastladı.

Onu yüceltip ağırladı.
Ondan ileri adım atmadı.

Ve o, senin “İhtiyarlara hürmet gösterin, onlara hürmet göstermek Tanrı’ya hürmet göstermektir” buyruğuna göre hareket etti.

Yüce Tanrı Ali-i Mekki’nin (Mekkeli Ali) sabah namazı sevabından mahrum kalmasına reva (uygun) göstermedi de böyle inayet (iyilikte) buyurdu.

Şimdi Ali-i Mürteza (beğenilmiş, seçilmiş) bir adam kâfir bir ihtiyara hürmet gösterdiğinden ötürü bunun karşılığında Tanrı’dan böyle bir lütuf ve inayete mazhar olursa,

Tanrı yolunda kocamış,
İslam dininde sakalını ağartmış,

Gelip geçmiş ihtiyarların sevgisine mazhar olmuş ve
Tanrı’nın makbul kulları arasına geçmiş olan âşık ve sadık bir ihtiyara saygı gösteren,

Onun hakkında hüsnüniyet (İyi niyet) besleyen bir kimseye Tanrı’nın ne lütuflarda bulunacağını var kıyas et.

Hakikatte Kuran’da buyrulduğu gibi “İzzet (üstünlük) Tanrı’nın, peygamberlerinin ve bütün müminlerindir”
(Münafıkın suresi, 8)

( İzzet: Değer, kıymet, yücelik, ululuk, kuvvet, kudret, hürmet, saygı, ikram, aziz kılma, saygı gösterme, ikram etme, ağırlama)

Eğer sen daima talihinin genç kalmasını istersen ruhani bir ihtiyarın eteğine yapış.

Çünkü böyle doğru bir ihtiyarın yardımı olmadan hiçbir genç ihtiyarlamaz ve ruhani ihtiyarların yardımlarına ulaşmaz.”dedi.

Şiir:
“Piri seç (bir pire mürit ol):
Zira pirsiz bu sefer çok afet korku ve tehlike ile doludur.

Bu genç olan bahtına pir adını vermişim.
Çünkü o, günlerin gelip geçmesiyle değil,

Tanrı tarafından pir olmuştur.
O, bu dünyada zamanın piri değil, doğru yolun piridir.

Tanrı doğruyu daha iyi bilir.”
(Pir: Yaşlı, ulu, sözü dinlenen, doğru yolu gösteren, Allah’a ulaştıran)

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Bir topluluğa girdiğin zaman başköşeye, ihtiyarlardan daha yükseğe oturma.

2.   Halk içinde ne kadar saygın olursan ol Allah katında saygılıdan ileri olamazsın.

3.   İhtiyarlarına saygı göstermeyen milletlere ceza verilerek yok edilirler.

4.   Sabah namazını mescitte (camide) kılmak çok değerlidir.

5.   İhtiyara hürmet göstermek aslında kendine hürmettir.

6.   Namazı yalnız kılarsın, kaza edersin ama ihtiyara saygısızlık edersen bu davranışını düzeltemezsin.

7.   Tanrı’ya hürmet eden ihtiyara da hürmet eder.

8.   Bir pirin yoksa olgunlaşamaz hep ham kalırsın.

9.   Pirin ruhaniyetinden yardım alman için bir pirin olmalıdır.

10.                  Pir seni afetlerden, korkulardan, tehlikelerden ruhaniyeti ile hem korur hem de nasıl yol alacağını nasıl davranacağını öğretir.

11.                  İhtiyarlık gelip geçen zaman ile olur.

12.                  Pir, doğru yolu gösterene denir.

13.                  Pir seni Tanrı’ya götürendir.

14.                  Pir, Tanrı tarafından beğenilmiş, sevilmiş kişidir.

15.                   Zamana ve çıkara göre yol gösterene pir denmez.

 
İşte böyle yaren,

Terbiyeli davranışın beğenilir mükâfat görür isminle beraber övgün ve dua gelir, unutulmazsın.

Terbiyesiz davranışına kızılır, hakaret görür, ismin ya unutulur ya da kötülerin arasına hep yazılı kalır.

                                  *
RAVLİ

Popüler Yayınlar