30 Kasım 2012 Cuma

MEVLANA VE RUH DOKTORU

Bir gün Mevlana Hazretleri hakikatleri ve gizli sırları açıklamada coşmuştu.

Tam o sırada “ Yüce Tanrı’nın Rum halkı (Roma ülkesi, Anadolu) hakkında büyük inayeti (özeni) vardır ve Sıddık-ı Ekber’in (Ebubekir Hz.) duasıyla da bu halk bütün ümmetin en merhamete layık olanıdır.

En iyi ülke de Rum ülkesidir.

Fakat bu diyarın insanları, Tanrı’nın aşk âleminden ve deruni (İçten, gönülden gelen) aşktan habersizdirler.

Müsebbib ül- Esbab (Cenab-ı Hak) (Şanı aziz olsun ve saltanatı yücelsin) hoş bir lütufta bulundu, sebepsizlik âleminden bir sebep yaratarak bizi Horasan ülkesinden Rum vilayetine çekip getirdi;

Haleflerimize de bu temiz toprakta konacak yer verdi ki, Ledünni iksirimizden (Allah bilgisi ve sırlarına ait) onların bakır gibi olan vücutlarına verelim de onlar tamamıyla kimya, irfan ( bilme, anlama) âleminin mahremi (gizli) ve dünya ariflerinin (Bile, bilgili) hemdemi (sıkı, fıkı arkadaş) olsunlar” buyurdu.

Şiir.

“ Beni Horasan’dan çekip Yunanlılar içine getirdin ki onlarla haşir neşir olup hoş bir mezhep vücuda getireyim”

Fakat onların hiçbir suretle doğru yola meyletmediklerini ve ilahi sırlardan mahrum kaldıklarını gördüm.

Biz, insanların tabiatına uygun düşen şiir ve sema yolu ile o manaları onlara layık gördük;

Çünkü Rum halkı zevk ehli ve şirin sözlüdür.

Mesela bir çocuk hasta olur ve tabibin verdiği ilaçtan nefret edip mutlaka şerbet isterse, hazık Doktor (İşinin ustası) ilacı bir şerbet testisine koymak suretiyle çocuğa verir.

Çocuk onu şerbet zannıyla seve-seve içer, dertlerinden kurtulur, sıhhat bulur ve onun bozulmuş mizacı düzelir.

Şiir:

“ Haberdar olun!
Saladır (İlan ediyoruz) kangren hastalığına!
Bizim ilacımız hasta içindir.

Biz Tanrı’nın tabipleriyiz.
Kızıldeniz bizi gördü, ikiye ayrıldı.”

“Biz cismani doktorlar gibi bir kimseden ücret istemeyiz.
Bizim el ücretimiz Tanrı tarafından fazlaca verilir.”

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
İnsanın öyle manevi bir mizacı vardır ki o zayıflayınca, iç duygularının söylediği ve gördüğü her şey aksine olur.

Veliler bu mizacın iyileşmesi için ve dinin kudret bulması için yardım eden doktorlardır.

Neler öğrendik:

Anadolu’nun Müslümanlara Ebubekir Sıddık Hazretlerinin duası bereketiyle açıldığını öğrendik.

Anadolu’da yaşayanların iyi fakat bilgisiz olduğunu öğrendik.

Horasan’da Hazreti Mevlana ve aile çevresi Hakkın emriyle bu temiz topraklara yerleşmişleri aydınlatmak üzere geldiklerini öğrendik.

Zevkli iş yapanlara, şirin sözlülere sema yolu ile manalar verildiğine layık olduğunu öğrendik.

Yani zevk sahibi olacaksın, sonra şirin sözlü olacaksın ki manalar sana hediye edilecek.

Acı bir şeyi tatlılık içine alarak daha fazla acı vermeyecek hale getirmesini hoşlukla davranmanın beğenilen bir davranış olduğunu öğrendik.

Hastalıktan sıhhat bulsak bile çekilen acı ile duygusal değerlendirme aşırı olacağından kişi her şeyi aşırı ve olumsuz değerlendirerek ruh hastası olacağını öğrendik.
Hastalıktan sonra ruhsal tedavi (terapi) uygulanması bu nedenledir.

Ruh hastalığının insanı kangren gibi acı vererek yok ettiğini, bu hastalıktan kurtulmak için Mevlana Hazretlerinin doktorluğu ile kendini tedavi etmemiz gerektiğini öğrendik.

Bu ruh tedavisinden ücret de istemediklerini öğrendik.

 
İşte böyle yaren,

Koca Mevlana ve ailesi Anadolu’da ki insanlara yardım etmek için Tanrı’nın gönderdiğini, nuruyla desteklediğini öğrendik.

Her birimiz bir şekilde ruh hastayız.
İster farkında olalım, ister olmayalım.

Yüzümüze yanlışımızı, hastalığımızı söyleyenden kaçıyoruz.               
İkiyüzlüler zaten söylemez.

Kendimizde hastalık olduğunu etrafımızda kimse kalmadığı zaman anlarız.
Oysaki biz hep kendimizi doğru ve haklı sandık, başkalarını haksız ve suçlu saydık.

Sinsice ilerleyen, nefis ile güç bulan, şeytan ile azgınlığa giden bir yapıda ruh hastalığının gelişmesi için iyi ortam sağladığından ruh sağlığım yerinde diyemeyiz.

Her an bozulacak bir ortamda yaşıyoruz.

Yaren,
Benim böyle bir derdim yok dediğini duydum.
Kendi ölçülerine göre doğru söyledin.

Çünkü ölçün kendin olursa yanılgıya düşersin.

Oltaya yakalanmış bir balık gibi kuvvetin kalmayıncaya kadar gizli-gizli kan kaybedersin.

Mevlana Hazretlerinin önerilerini doğru kabul ederek yol al ki geriye dönüp kendine baktığın zaman yanılgılar içinde olduğunu kendin göresin.

Tanrı bize acıdı da ruh doktorumuz Mevlana Hazretlerini ve evlatlarını bizi iyi etsinler diye gönderdi.

Ey yaren,

İyiyim dersen faydalanmaktan el çektin demektir, zannınla hatalara düşersin.

Hastayım demelisin ki hastalığın varsa iyileştirirsin, eksiğin varsa tamamlarsın.

Hem kendine hem de yakın çevrene yararlı biri olursun.
İyi isen daha iyi olursun.

Ücretsiz diye, ucuz veya değersiz sakın sanma.

Bunlar Tanrı bağışıdır ve mübarek Mevlana Hazretlerinin gönlünden diline düşen bize hediye edilen kimyalardır.

Yaşamın bir anlam taşımıyorsa, zevk almıyorsan, tabiatın bozuk demektir.
Tanrı’ yı arayış yolunda sayısız güzelliklerle tanışır, sevinçle yaşamayı öğrenirsin.

Nasibi olan alır.
İnanan faydalanır.
Uygulayan faydasını görür.

                               *
RAVLİ

 

 

 

Popüler Yayınlar