Peygamber onun hanikahına (tekke,
derviş evi)gelmiş sofanın üst başına oturmuştu.
Bütün ulu eshab ve veliler de
onun sağında ve solunda dizilmişlerdi.
Mevlana birdenbire orada
göründü.
Peygamber bu büyük adam
hakkında sonsuz iltifatlarda bulunduktan sonra Sıddık-ı Ekber’e dönerek:
“ Ey Ebubekir, sen talihli
bir oğla sahipsin.
Hepimizin gözleri onunla
aydındır.
Biz onunla iftihar ediyoruz.
O bizim can evladımızdır “
dedi.
Sonra sağ tarafında
Mevlana’ya bir yer gösterip oturmasını işaret buyurdular.
Mevlana orada birçok
hakikatler ve manalar anlattı.
Peygamber de (selam onun
üzerine olsun) bunları hep takdir etti.
Orada bulunanların hepsi çok
heyecanlandılar.
O gecenin sabahında Mevlana,
Sadreddin’in hanikahına gitti.
Şeyh ileri koşarak ona büyük
ikramlarda bulundu ve kendi seccadesinde oturmasını teklif etti.
Mevlana da Peygamberin rüyada
işaret ettiği yere gidip oturdu.
Sonra “ Bizim sultanımız
burasını tayin etmişti.
Biz onun emrine uyarız “
buyurdu ve başka bir şey söylemedi.
Mevlana şeyhin huzurundan
çıktıktan sonra şeyh orada bulunanlara:
“ Bu Tanrı erinin yanında
yüreğinizi temiz tutun, fena fikirlerden sakının.
O bütün insanların
kalplerindeki sırları bilir ve o ulu bir sultandır” dedi ve gördüğü rüyayı
onlara anlatıp Mevlana’nın büyüklüğünü hepsine bildirdi.
Kendisinin de Mevlana
hakkındaki iradet i (gönül isteği) bir iken bin oldu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Şeyh-ül-İslam’ın
Mevlana’nın yeri ve değeri hakkındaki şüphesinin rüya yoluyla bildirildiğini
öğrendik.
2.
Mevlana’nın
Peygamberin en yakın dostlarından biri olduğunu öğrendik.
3.
Mevlana’nın
Ebubekir Sıddık hazretlerinin torunu olduğunu öğrendik.
4.
Mevlana’nın bu
rüyadan haberdar olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren,
Tanrı erleri bir şekilde
ilişkide olduklarının sırlarını bildiğini, iç konuşmayı duyduğunu, aklından
geçen fikirleri bildiğini öğrendik.
Ve Tanrı erleri için kötü
düşünmememiz gerektiğini bir daha da yeniden dikkate almamız gerektiğini
anladık.
*
RAVLİ