Bir gün Mevlana
hazretlerinden:
“Yolunuz nedir” diye
sordular.
Mevlana hazretleri de Yusuf
suresi 108 ayetini okudu:
(Resulüm! De ki: “İşte bu,
benim yolumdur.
Ben Allah’a çağırıyorum, ben
ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz.” Dedi.
(Aydınlık yol basiretle olur)
Her üçü yere kapanıp mürit
oldular.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
KADI
Halk arasında çıkan
anlaşmazlıklara çözüm bulan memurdur.Okumuş ve tecrübe sahibi olanlardan seçilir.
Kişiler davalarını arz eder,
kadı hüküm verir, verilen hüküm kabul edilir.
Kadılar aynı zamanda belediye
reisi görevini yapmaktaydı.
Genel ahlakla ilgili hükümler
vermek.
Eğlence yeri açmak veya
kapamak için hüküm vermek.
*
BASİRET
Anlayış, akıl erdirme, yetişme,
erişme, olgunlaşma çalışmaları ile anlayışlılık, çabuk seziş, özü kavramak
yeteneğine sahip olarak: Hakkın kullarına baktığı yer olan kalp ile görmek
demektir.
Yani Allah kullarına nasıl
davranıyorsa bu incelikleri, zamanlamayı, davranışları öğrenip, düşünüp,
anlamak ve benzer şekilde davranmaktır.
Buna Tanrı rengine bürünmek,
aynı renkten olmak, Tanrı boyası ile boyanmak tabiri edilir.
Temizlenmiş Tanrının bakışına
hazırlanmış bir kalbe Tanrının nuru kendini gösterir.
Yani kalbinde aydınlık
oluşarak görme kuvveti verilir.
Yani göremediğin hakikatleri
o aydınlıkta görür olursun.
Hatta daha fazlasını görürsün
ki bunlar sırdır, sırların sırrıdır.
Temizlenmiş, nurlanmış
(aydınlanmış) bir kalp olduğu zaman aklın artık delil, şahit aramadan, görme
gereği duymadan inanışı çabuk olur ve yolda hızlı ilerlemeni sağlar.
Yani gözle gördüğün ne
düşündürüyor, ne ifade ediyorsa,
Kalp ile görme aynı etkiyi
yaptırır.
Yani duyunca, okuyunca, rüya
görünce, hayal görünce görmüş gibi inanırsın.
Görme göz ve ışıkla olur,
aklın değerlendirir, tanımlar.
Gözle bakamadığın durumlarda
gözün kalbin olur, ışığın nur olur görür aklın değerlendirir, tanımlar.
Basiret kalbini göz yapıp,
nuru da ışık yaparsan başkalarının göremediğini görürsün buna basiret denir.
Basiret ilahi bir nurdur.
Yani Tanrı armağanıdır.
Kişi kalbini temizledikten
sonra olur.
Hakla (uygunluk, doğruluk)-
batılın (temelsiz, çürük), doğru ile yanlışın birbirinden ayrıldığı marifet,
bilgi ve kalp nurudur.
İlham ile veya tecrübe ve
öğrenme sonucunda oluşur.
Basireti bağlanmış tabiri:
Ne
kendi görebilir, ne de görenin sözüne güvenip kabul etmeyendir.
Böyle kişiler yüzleşmekten
kaçarlar.
Hayatın gerçeklerinden
korkmuşlardır.
Suçluluk içinde soysa
ortamdan uzaklaşmışlardır.
Benlikleri ağır basar başka
birinin bilgili veya görüşünün kendinden bilgi ve görüşünden üstün olduğunu
kabul etmediğinden gizlenir.
Hayal dünyasından çok
hoşlanarak gerçek hayata dönmek istemez.
Yani gözü vardır göremez,
kulağı vardır duyamaz.
Cahil görmez, dinlemez,
anlamaz, gereğini yapmaz.
Ahmak görür, dinler, anlamış
gibi yapar, doğruyu duyar, ama anlamadan işi yapar.
Basireti bağlanmışa doktorlar
çare bulamaz, ancak Tanrı’ya dua ederek basiretinin açılmasını dilemelisin,
istemelisin.
Yetki Allah’ındır.
*
RAVLİ