29 Kasım 2012 Perşembe

MEVLANA VE TANRI’YI GÖRMEK

Sultan Veled Hazretleri Tanrı onun zikrini yüceltsin) buyurdu ki:

Babam bir gün beni yanına çağırdı, yüzümü ve başımı öptü.
Bana sonsuz inayetlerde (dualarda) bulundu.

Ondan sonra “Bahaddin Tanrı’yı sana göstermemi ister misin?” dedi.
Ben de” Büyük lütuf olur” dedim.

Bunun üzerine o “On gün sonra görürsün, yalnız şu şartla ki, yirmi dört saatlik gece ve gündüzü taksim edeceksin,

Yirmi iki rasat saatinde (güneşin değişimlerinde) yemek, uyku gibi dünya işleri ile meşgul olacaksın.

Geri kalan iki saatte de büyük ciddiyetle ve huzurla (Tanrı hareketlerini gözetliyor bilincinde olarak) Tanrı’nın hizmetinde bulunacaksın.

Yine birkaç gün sonra yirmi saat kendi işinle uğraşacaksın,
Dört saat de tekrar Tanrı hizmetiyle meşgul olacaksın.

Nihayet o dereceye gelecek ki, tam yirmi saat Tanrı’ya ibadet için ayakta duracak, dört saat de dünya, dostlar ve onların işleriyle meşgul olacaksın.

Bu hali o dereceye ulaştıracaksın ki, her anın ve bütün vakitlerin Tanrı’ya harcanmış olacak, bu dünyanın ilgileri tamamıyla kesilecek ve hiçbir şey kalmayacak.

Ondan sonra ne kadar istersen ve edebilirsen Tanrı’yı gör ve sevgili ile aşk oyunları oyna.

Artık ona ne söylersen ve ondan ne ararsan sana müyesser (kolay) olur buyurdu ve

“ Babamın ruhuna yemin ederim ki, ben de babamın buyurmuş olduğu gibi yaptım.
İşaret ettiği gibi oldum.”

Şöyle ki:
Yüce Tanrı Musa’yı Kelim’e (Tanrı ile konuşan)

(Ya Musa!
Bana, benim istediğim gibi ol ki,
Ben de sana,
Senin istediğin gibi olayım). Buyurmuştur.

Şiir:

“ Dün aşk bana, ben tamamıyla nazım;
Ben naz ettiğim an,

Sen de tamamıyla niyaz ol dedi”

“Sen nazı bırakınca tamamıyla niyaz olursun,
Ben de kendimi,
Senin için tamamıyla niyaz yaparım”

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Tanrı’yı bu dünyada iken görmek mümkün olduğunu öğrendik.

2.   Ciddiyetle, huzurla Tanrı hizmetinde bulunarak ve bu süreyi artırarak Tanrı’yı görmek için hazırlık yapacağımızı öğrendik.

3.   Her anın Tanrı’ya ayakta durarak tazimde bulunacak hale gelinceye kadar devam etmemiz gerektiğini öğrendik.

4.   Tanrı ile aşk oyununun naz ve niyazla olduğunu öğrendik.

5.   Nazın; Kendini beğendirmek için veya beğendiği bir şeyi beğenmiyormuş gibi yapmak olduğunu öğrendik.

6.   Niyazın; Yalvarma, yakarma, selam, saygı, dua, muhtaçlık, içeren söz ve davranışları olduğunu öğrendik.

7.   Tanrı’nın istediği gibi olursak, dileklerimize kavuşmak kolay olacağını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Ciddiyetle bu önerileri yaparsak Tanrı’yı görebiliriz.

                                   *
Ciddiyeti, önemsemeyi, kararlılığı anlatan hikâye:

Müridin biri şeyhine:
“Peygamberi görmek istiyorum, ne yapayım?” demiş.

Şeyh de şu ayetleri oku, şu duaları yap görürsün” demiş

Ertesi gün derviş “göremedim” demiş.
Şeyh de ona başka sureleri okuması ve başka dualar etmesini ve uykuya öyle geçmesini söylemiş.

Yine derviş “ Göremedim “ demiş.

Şeyh de ona etli ve turşulu yemek ye öyle yat muhakkak görürsün demiş.
Derviş sabah şeyhine rüyasını anlatmış;

“Çöldeydim. Kan ter içinde, boyuna pınar aradım, sabaha kadar uğraştım”

Şeyh de ona yediğinin tuzlu gıdanın hararetiyle nasıl rüyanda su arıyorsan, Peygamberi görmek içinde hararetlenmelisin ki onu arayıp, bulup göresin.” demiş.

                       *
Yaren Tanrı’yı perdesiz görmeye kalkarsan yanarsın.
Beyaz nur perdeleriyle senin kuvvetine göre kendini gösterir.

 Sen önceleri gönül aynanda Tanrı’yı görürsün ama aklına kalp gözünle gördüğün bilgi direk verilmez.

Sende merakının gittiğini, inancının şüphelerden uzak olduğunu anlar ve bir hoşluk sahibi olursun.

Baş gözüyle görmek daha ileri aşamalardadır.

Bunun için Tanrı’nın her varlıkta olduğunu ibret gözüyle çok dikkatli bakar ve ararsan görme yeteneğine bağlı olarak Tanrı perdeyi aralar ve kendini gösterir.

Peygamberimizin müminlere Miraç’tan getirdiği müjdesi ve hediyesidir.

“Bana ne verdiysen ümmetime de ver” demesinin bereketiyle ve Tanrı’nın kabul etmesiyle bu mümkün olmuştur.

                                         *
Allah Hz. Davud (A.S.)  vahi yoluyla bildirmiştir ki:

Ya Davut, Beni seven veli kullarıma haber ver ki, onlarla aramda olan perdeleri lütuf ve keremimle kaldırdım ki, onlar beni gözleriyle görsünler.
                                    *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar