Onlar da benim izzet (Büyüklüğüme, yüceliğime, ululuğuma) ve celalime (Yüzüme, hakikatime) kuvvetli ve muhkem (Sağlam) tutunurlar.
Kim ki velilerime ikramda bulunursa (Konuk olarak ağırlarsa, armağanlar sunarsa) onu, kendime yapılmış sayarım.
Velilerim kubbelerimin (Özel olarak kalacağı yerleri vardır) altındadır.
Benden başka onları, kimse
bilemez.
Ayrıca Allah Hz. Davut(A.s.)
a vahiy yoluyla bildirmiştir ki:
Ya Davut!
Beni seven veli kullarıma
haber ver ki, onlarla aramda olan perdeleri (Görüşü engelleyen) lütuf (İyilik) ve keremimle (Büyüklüğün gereği olarak) bağış olarak kaldırdım ki,
onlar beni gözleriyle görsünler.
O durumda halk onlara zarar
veremez.
Benim lütuf ve inayetim (İyiliklerim, bağışlarım)onlara eriştiği için, halkın haset (Kıskançlık nazarı) ve öfkesi (Tehditleri. verdiği zararlar) onlara hiç tesir etmez ve asla
keder (Üzüntü) vermez.
Ya Davut!
Eğer sen benim sevgimi
kazanmak istersen evvela dünya sevgisini kalbinden atmalısın.
Çünkü muhakkak olan bir şey
var ki, benim sevgimle dünya sevgisi bir gönülde birleşemez (İkisi bir arada olmaz).
Ya Davut!
Evvela sen, benim sevgimi
kendi kalbinde halis (Başka sevgilerle karıştırmadıysan) ve muhkem (Sağlam) kıldınsa ve her şeyde benim kudret ve hikmetimi (Kontrolümü, gücümü, sanatımı) görebildin ise ondan sonra, dünya ile ve dünya halkıyla karışsan, oturup kalksan
kalbindeki sevgime en ufak bir noksan ve keder gelmez.
Ya Davut!
Eğer sen bana dost isen,
nefsine düşman ol ve onu şehvetlerden men et (Yasakla) ta ki ben sana
muhabbetimle (Dost olarak, yaren olarak) bakayım ve aramızdaki perdeyi (Sınırları) kaldırayım.
Ya Davut!
Benim kullarımdan yeryüzünde
nice veli kullarım var ki, onlar benim dostlarımdır, be de onların dostuyum.
Onlar beni özler, ben de
onları özlerim.
Onlar beni anarlar, bende
onları anarım.
Garipler (Gurbette olanların)
evlerini arzu ettikleri gibi onlar da geceyi arzu ederler ve kuşların, yuvaya
dönüşleriyle sevindikleri gibi onlar da gecenin gelişiyle sevinirler.
Vaktaki gece olur ve karanlık
basar ve her dost kendi dostu ile baş başa kalır, onlar da benim için ayakta
durup, boyunlarını büker, yüzlerini bana çevirip yalvarır ve niyazda (Yalvarışta) bulunurlar.
Nimetlerimi, ihsanlarımı
dilerler.
Onlar kalkar, oturur, rükû ve
secdeye varır ve sevgimden başka benden hiçbir şey istemezler ve ancak rıza
yoluna devam ederler.
O zaman ben de onlara olan
üstün sevgimle şu 3 şeyi kendilerine armağan ederim.
1. Armağanım bir nurdur ki, onların kalplerine akıtırım.
Benden bahsettikleri her yerde verdiğim nurdan yararlanarak benden haber verirler.
2. Armağanım, ben onlara, zat (Üstün kişiliğimle) ve sıfatlarımla (Niteliklerimle) yönelirim.
Yöneldiğim dostlarıma neler ihsan ettiğimi, ne devletler bağışladığımı hiç bilir misin?
3. Armağanımın değerini ancak ben bilirim, bir de dost kulum bilir.
Yer ve gökteki bütün eşya, bu ikramıma nispetle hiçtir.
*
Hazreti Peygamber efendimizin de
ümmetine olan sevgisiyle ümmetinin velilerinin alametlerini şu hadis-i
şerifleriyle bildirmişlerdir:
1.
Ümmetimin
velilerini görenler Cenab-ı Hakkı anarlar.
Çünkü velilerin yüzleriyle
karşılaşanların kalbinde Allah adı bulunur.2. Muhakkak benim ümmetimde öyle erkekler vardır ki, onlar halktan ayrıdır.
Halk onlara, hayretle bakar ve onları, deli zanneder.
Onlarda halkı deli olarak görür.
Şunu muhakkak biliniz ki. Onlar abdaldır (Veliler zümresindendir)
3. Cenabı Hakkın veli kulları, aç susuz olanlardır.
Kim onlara eziyet ederse Allah da onlardan intikamını alır.
4. Dünya, ahiret ehline (Topluluğuna) haramdır.
Ahiret ehline dünya haramdır.
Her ikisi de Allah ehline haramdır.
*
RAVLİ