Dedi ki: Bende yol azığı yok.
Yalnız utangaçlık teriyle bir
avuç toprağı sulayıp yoğurdum, kerpiç bir hale getirdim.
(Kendime şekil vermek için
uğraştım)
Gözyaşlarımı bir şişeye
topladım.
Sonra bir de kefen olarak
yamalı hırka diktim.(Mal, para toplamadım)
Önce, beni o gözyaşıyla
yıkayın, o kerpici başımın altına koyun.
Kefenimi, gözyaşlarımla
ıslattım, yıkadım.
Ona baştanbaşa “yazıklar
olsun” diye yazdım!
(üzüntü duyarak kendini
kınamak)
Onu da temizce vücuduma sarın..
Hemen toprağa bırakıverin
beni!
Bunları yaptınız mı artık
kıyamete kadar mezarıma bulutlardan yalnız dert ve teessüf (acıma, yazıklanma)
yağar.
Bilir misin bu kadar teessüf
neden?
Bir sinek, rüzgârla beraber
yaşayamaz ki!(kendini temiz pis demeden her yere uçarak giden)
Gölge, güneşin vuslatını
istemekte..
(Işığa kavuşmak)
Fakat ulaşamaz.
İşte sana, olmayacak bir şey!
Bunun olmayacağı meydanda.
Meydanda ama onun bu
olmayacak şeyle uğraşmadan başka bir işi gücü yok!
Kim böyle bir düşünceye
dalarsa artık bundan daha iyi ne vardır ki onu düşünsün?
Her an, bir an öncekinden
daha sarp (geçilmesi güç yer) daha güç bir müşküle (güç, zor, çetin) çatmaktayım.
Fakat gönlümü bu müşküllerden
nasıl kurtarayım?
İmkân yok ki!
Kimdir benim gibi tek ve
tenha kalan;
Denizin ta dibine daldığı
halde susuz ve dudakları kupkuru bulunan?
Ne kime sırdaşım,
Ne de kimse arkadaşım.
Ne derdime dert ortağı var,
Ne sırrımı bilen var?
Ne zahmete girip kimseyi
övmeye meylim (gönül vermişliğim) var,
Ne karanlıklardan ruhuma bir
kuvvet!(görünmeyen âlemden yardım)
Ne kimsenin gönlündeyim,
Ne kendi gönlümden haberim
var.
Ne iyilikteyim,
Ne kötülükte!
Ne yalnızlığa sabrım var,
Ne gönlümde halktan uzak
kalma sevdası!
Altüst olmuş, acayip bir hale
düşmüşüm…
Benim ahvalim (durumum),
halinden haber veren pirin haline benziyor.
(Öldükten sonra rüya yoluyla
ahretteki durumunu anlatan bilgin yaşlı yol göstericinin haber vermesi)
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
*****
MEZARDAKİ KİŞİ SANA NE DER:
1.
Her anadan doğan
kişi ölür der.
2.
Öldüren ve dirilten
Allah der.
3.
Ölüm geri
dönülmeyecek bir yolmuş der.
4.
Diriyken ölmeyi
unutmamak gerekirmiş der.
5.
Öleceğini
düşünerek dünyaya meyletmemek gerekirmiş der.
6.
Kötü işler
yapanın mezarının dar olduğunu ölünce görürsün der.
7.
Yaşarken ölenleri
anman, öğütlerini hatırlaman gerekiyormuş der.
8. Mezarda dünyada yaptıklarının karşılığını bulacağını der.
9.
Aşktan
nasiplenmeyenlerin zaten yaşarken ölmüş olduklarını der.
10.
Ölümden korkmamak
için akılsız olman gerekir der.
11. Yaptığın iyi davranışlar mezarını aydınlatır der.
12.
Ölüm ansızın
gelir der.
13.
Ölen mümin ise,
yol arkadaşı iman olur, kabri nur dolar der.
14.
Canı veren alır
der.
15.
Farz ve sünneti
yaşatan, ölünce soru ve hesaba çekilmiyor der.
16.
İyi insan,
Allah’ın huzuruna güzel yaptıkları işler ile çıkar der.
17.
Vadesi yeten
ölecektir der.
18.
Ölüm hiç kimseyi
ayırt etmiyor der.
19.
Ölüm aramızda
dolaşıyormuş da hep görmemezlikten gelmişiz der.
Daha
neler- neler der.Ölmeden önce ölürsen ey yaren, ölüm korkun olmaz.
Derdi derman bilir, canını Allah’a yaklaştırırsan, nefsini ölüme teslim etmezsin.
Canını, canını verene önceden teslim etmelisin.
Can kuşunu önceden beden kafesinden esas yuvasına doğru salmalısın.
Vücut kafesinde can kuşunu sıkı-sıkı tutuyorsan kafesi kırar can kuşunu elinden alırlar.
Hakk’ı bilen hakikatten haberi olanların iradeleri ölmez.
*
Kendini tamamen her türlü bağ ve
tesirlerden kurtararak yalnız Tanrı’da yok olmak isteyen bir sofinin ölüm
döşeğindeki sözlerini okuduk.
Yaren şimdi şunu iyi
anlamalısın!
Her şey aslına gitmek ister
ve ister bilinçle ister bilinçsiz olsun bu isteğe uygun davranır.
Gölgenin güneşe kavuşup yok
olması olarak anlatılır.
Bu dünyada ki yaşamın; bu
gerçeği anlaman için verilen ömürdür.
Eğer anlayamadıysan ne
diyeyim ki sana.
Tanrı’dan gelip yine ona
döneceğimizi kulağınla duyup, ağzınla söylediğin halde bilincine varamadıysan
sana ne anlatayım ki.
Bu gerçeğe:
Utanma duygusu olanlar,
Yanlış yaptıkların farkına
varıp pişmanlık duyanlar,
İhtiyacının dışına
çıkmayanlar,
Başka insandan bir şey
beklemeyenler,
Kendi imkânlarının dışına
çıkmayanlar,
Kendi imkânlarıyla kendini
temizleyenler,
Ayıbını kapatacak kadar
eşyayı yeterli bulanlar,
Ancak ölümü halinde başkasına
en az yük olarak toprağa kadar taşıyıp koymalarını, hiçbir harcama yapmadan mezarına
koymalarını candan isteyenler ulaşabilir.
Yani kul hakkına girmemek
için çok ince düşünmen gerekiyor.
Allah’tan başka hiçbir şeyden
beklentisi olmadan yaşaman ne güzel,
(istemediğin halde sana bir
şey verirlerse al, bu Allah’ın kul eliyle sana gönderdiğidir, sakın ret etme)
Dilenci olmak, dilencilik
yapmak, Allah ilmini paraya değiştirmek en kınanılacak davranıştır.
Yedi vadide sana anlatılan
incelikleri defalarca geri dönerek oku ve tekrar kendini öz eleştiriye sok.
Önceden başkasına faydalı olmayı
düşünme,
Önce kendini iyice nötr
(tarafsız-yansız) duruma getir.
Temiz kalmaya çok dikkat et.
Söylemek kolay olan ama tüm
yaşamı kapsayacak bu davranışı yapmalısın.
Sıra dışı gibi görünen bu
öneri ve yaşamını bu önerilere göre yapana divane derler.
Ey yaren divane olduysan sana
divane diyenlerin uykulu ve hayaller içinde olduklarını görürsün.
Gerçeğe hiç ulaşamadan bir
ömür sürdüklerini görürsün.
Bizim uğraşımız diğer
insanları düzeltmek değil, bizimle beraber yolculuk arkadaşlığı yapanlara
yardımcı olmak, onlara doğru yolu gösterip mihmandarlık (konukçu) yapmaktır.
*
RAVLİ