23 Kasım 2012 Cuma

TOPAL ADAMLA KÖR ADAM

Bir gün, topal bir adam bir kervansaraya delmiş ve çoktan orada oturan bir adamım yanına oturmuş.

“ Hiçbir zaman Sultan’ın ziyafetine yetişemeyeceğim” diye iç çekmiş,
“ Çünkü sakatlığımdan dolayı yeterince hızlı ilerleyemiyorum”

Diğer adam başını kaldırmış.
“ Ben de davet edildim” demiş,

“ Ama benim vaziyetim seninkinden daha kötü.
Körüm ve davet edilmiş olmama rağmen yolu göremiyorum.”

Onların konuşmalarını duyan üçüncü adam, sohbete dâhil olmuş:
“ Ama eğer sadece anlayabilseydiniz, ikiniz birlikte, oraya ulaşmanızı sağlayacak

ARAÇLARA SAHİPSİNİZ.

Kör adam, topal olanı sırtına alıp yürüyebilir.
Kör adamın ayaklarını ve topal adamın gözlerini kullanabilirsiniz.”

Bunun üzerine, iki adam birlikte ziyafetin verildiği yere varmışlar.
Ama yollarının üstünde dinlenmek için, başka bir kervansaray’da durmuşlar.

Orada sıkıntılı bir şekilde oturan diğer iki adama durumlarını anlatmışlar.
Bu ikisinden biri sağır, diğeri aptalmış.

Her ikisi de ziyafete davetliymiş.
Aptal olan duymuş, ancak sağır olan arkadaşına açıklayamamış.

Sağır olan arkadaşına açıklayamamış.
Sağır adam konuşabiliyormuş, ama söyleyecek bir şeyi yokmuş.

İkisi de ziyafete gidememişler; çünkü bu kez, bırakın çözüm yolunu, ortada bir sorun olduğunu bile söyleyecek üçüncü bir adam yokmuş.

                                       ***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ. IDRIES SHAH.ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009 BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
(Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)  
                                                     ***
 
Yaren,                                                

Buradan şunu öğreniyoruz:

Köre gören birini ve topala götürecek bir birini bulursan hedefe varabilirsin.
Aptal veya sağıra ne yapsan fayda vermez, yol alınmaz.

Buradan şunu anlamalıyız:
Beraber bir yolculuğa çıkmak istiyorsan o kişinin sağır veya aptal olmamasına dikkat etmelisin.

Sağır:
Sözlere algılama yeteneği yoktur. 
Sesle iletilen bilgileri beyne iletemez.

İşitilenleri belleyen ve saklayan belleği yoktur.

Kimilerinde fiziksel bir kusur olmadığı halde duymak istemediğinde, kendi kulağından beyne giden akımı keserek duymaya engel olur (İşitsel ses yiyitimi).

Kimilerinde ses işitilmesiyle gözde hayaller ve renkler belirir, kişi dikkatini bunlara verir, (Photisme)

Kimilerinde değişik zamanda alınmış işitme verilerine anlam bağı kuramaması.(İşitme imgesi)

Kimilerinde işitme örgeninin yapısında, işitme sinirleri ya da özeğinde hiçbir bozukluk olmadığı halde kişinin ruhsal nedenlerle işitme gücünü kullanamaması (işlevsel sağırlık)

                                       *
Ruh körlüğü:

Eşyayı görür de ne olduğunu anlayamaz.
Nota bilmeyen bir kişi müzik parçasının notalarını görür, ama hiçbir şey anlamaz.

Bilinçaltı karmaşa ve çatışmaların yarattığı körlük.(Ruhsal körlük)
Büyük üzüntü sonunda kişi kendi yüzünü bile tanıyamaz(ruhsal körlük)

Gerçek dışı görme, gerçeğe aykırı olarak görme (Yalan görü)
Yarım görme hastalığı (yarı körlük)

Okuduklarını iyi kavrayamayanlar, görsel tasarımlara sahiptirler.(silimsiz imge)
Gerçeklerle yüz yüze gelmeye karşı gösterilen direnç (ansal körlük)

                                     *

Kör-sağır.

Görme ve işitme gücünü günlük yaşamda ya da öğretimde yararlanamayacak oranda yitirmiş kişidir.

                                       *
Kişinin iyi uyumlu olduğu özlem ve dileklerini başarıyla doyurabildiği sürekli ve mutlu bir sağlık durumuna ansal sağlık denir.

Anlama:

Canlının herhangi bir nesnenin bilincine varması ya da onunla ilgili bilgileri edinmesini sağlayan süreç.
Olay ve varlıkların anlamını kavrayabilme.                                                                   
Anlamak:

Bir bilgiyi daha genel bir bilgiye indirgemektir.

Kavramsal anlam:

Başka kavramlara benzeyen kavramların verdiği anlamdır.

Aşamasal anlam:

Geniş kavramların içerdiği dar ve daha dar kavramların alt alta sıralanmasıyla elde edilen kavramdır.

Kavrama.

İki ya da daha çok şey arasındaki ilişkilerin görülmesiyle meydana gelir. Bu ilişkilerin görülmesi sorunu birdenbire açık ve anlaşılır bir duruma getirir.

Kavrama yoluyla öğrenme:

İlkin hiçbir öğrenme olmaksızın bir süre geçer, sonra çözüm birdenbire gelir ve kusursuz bir öğrenme gerçekleşir.

Bu metot Hazreti Mevlana’nın önerdiği (öğren havuza at, bir zaman sonra hepsinin tadını, havuzdan bir damla azgına aldığın zaman damağında bulursun) ve bizim yapmaya çalıştığımız metottur.

Başlangıçta anlamasan da okumaya ve öğrenmek için devam edersen birdenbire anlarsın.

Faş olmak: Meydana çıkma, duyulma, açığa vurmak, dile vermek, duyulmak 

Anlamlı öğrenme.

Bir konuyu, bütün ayrıntılarını göz önünde bulundurmadan, nitelik ve anlamını kavrayacak biçimde öğrenmedir.

Algı:

Duyu örgenleri aracılığıyla gerek dışımızdakilerin ve gerek içimizdekilerin FARKINAN VARMAKTIR.

 
Ansal:

Duyumlarımızı anlamlı kılma demektir.
Zihinsel bir işlemdir.

                                          *
Aptal:

Pek akılsız, şaşkın, alık, ahmak, budala, bön, ebleh, saf olana denir.
İsa peygamber dağa koşarak giderken soruyorlar:

“ Arkandan kovalayan kılıçlı kişi yok, vahşi hayvan yok, niye koşarak kaçıyorsun?”

İsa diyor:
“ Ahmaktan kaçıyorum” diyor.

Ölüyü diriltebilen kuvvete sahip Peygamber bile aptal dediğimiz guruptan kaçtığına göre yaren sen hiç durma.
Yalnızlık aptal insanlarla beraber olmaktan çok daha iyidir.

Yaren, aptaldan dostun olacağına akılsızdan düşmanın olsun atasözünü unutma.

Allah, iyi akıllı dostlarla arkadaşlık yapmayı nasip ve kolay eylesin.
Amin.
                                        *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar