“ Hiçbir zaman Sultan’ın
ziyafetine yetişemeyeceğim” diye iç çekmiş,
“ Çünkü sakatlığımdan dolayı
yeterince hızlı ilerleyemiyorum”
Diğer adam başını kaldırmış.
“ Ben de davet edildim”
demiş,
“ Ama benim vaziyetim
seninkinden daha kötü.
Körüm ve davet edilmiş olmama
rağmen yolu göremiyorum.”
Onların konuşmalarını duyan
üçüncü adam, sohbete dâhil olmuş:
“ Ama eğer sadece
anlayabilseydiniz, ikiniz birlikte, oraya ulaşmanızı sağlayacak
ARAÇLARA SAHİPSİNİZ.
Kör adam, topal olanı sırtına
alıp yürüyebilir.
Kör adamın ayaklarını ve
topal adamın gözlerini kullanabilirsiniz.”
Bunun üzerine, iki adam
birlikte ziyafetin verildiği yere varmışlar.
Ama yollarının üstünde
dinlenmek için, başka bir kervansaray’da durmuşlar.
Orada sıkıntılı bir şekilde
oturan diğer iki adama durumlarını anlatmışlar.
Bu ikisinden biri sağır,
diğeri aptalmış.
Her ikisi de ziyafete
davetliymiş.
Aptal olan duymuş, ancak
sağır olan arkadaşına açıklayamamış.
Sağır olan arkadaşına
açıklayamamış.
Sağır adam konuşabiliyormuş,
ama söyleyecek bir şeyi yokmuş.
İkisi de ziyafete
gidememişler; çünkü bu kez, bırakın çözüm yolunu, ortada bir sorun olduğunu
bile söyleyecek üçüncü bir adam yokmuş.
***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ.
IDRIES SHAH.ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009 BUTİK
YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI(Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)
***
Buradan şunu öğreniyoruz:
Köre gören birini ve topala götürecek bir birini bulursan hedefe varabilirsin.
Aptal veya sağıra ne yapsan fayda vermez, yol alınmaz.
Buradan şunu anlamalıyız:
Beraber bir yolculuğa çıkmak
istiyorsan o kişinin sağır veya aptal olmamasına dikkat etmelisin.
Sağır:
Sözlere algılama yeteneği
yoktur. Sesle iletilen bilgileri beyne iletemez.
İşitilenleri belleyen ve
saklayan belleği yoktur.
Kimilerinde fiziksel bir
kusur olmadığı halde duymak istemediğinde, kendi kulağından beyne giden akımı
keserek duymaya engel olur (İşitsel ses yiyitimi).
Kimilerinde ses işitilmesiyle
gözde hayaller ve renkler belirir, kişi dikkatini bunlara verir, (Photisme)
Kimilerinde değişik zamanda
alınmış işitme verilerine anlam bağı kuramaması.(İşitme imgesi)
Kimilerinde işitme örgeninin yapısında,
işitme sinirleri ya da özeğinde hiçbir bozukluk olmadığı halde kişinin ruhsal
nedenlerle işitme gücünü kullanamaması (işlevsel sağırlık)
*
Ruh körlüğü:
Eşyayı görür de ne olduğunu
anlayamaz.
Nota bilmeyen bir kişi müzik
parçasının notalarını görür, ama hiçbir şey anlamaz.
Bilinçaltı karmaşa ve çatışmaların
yarattığı körlük.(Ruhsal körlük)
Büyük üzüntü sonunda kişi
kendi yüzünü bile tanıyamaz(ruhsal körlük)
Gerçek dışı görme, gerçeğe
aykırı olarak görme (Yalan görü)
Yarım görme hastalığı (yarı
körlük)
Okuduklarını iyi
kavrayamayanlar, görsel tasarımlara sahiptirler.(silimsiz imge)
Gerçeklerle yüz yüze gelmeye
karşı gösterilen direnç (ansal körlük)
*
Kör-sağır.
Görme ve işitme gücünü günlük
yaşamda ya da öğretimde yararlanamayacak oranda yitirmiş kişidir.
*
Kişinin iyi uyumlu olduğu
özlem ve dileklerini başarıyla doyurabildiği sürekli ve mutlu bir sağlık
durumuna ansal sağlık denir.
Anlama:
Canlının herhangi bir
nesnenin bilincine varması ya da onunla ilgili bilgileri edinmesini sağlayan
süreç.
Olay ve varlıkların anlamını kavrayabilme.
Anlamak:
Bir bilgiyi daha genel bir
bilgiye indirgemektir.
Kavramsal anlam:
Başka kavramlara benzeyen
kavramların verdiği anlamdır.
Aşamasal anlam:
Geniş kavramların içerdiği
dar ve daha dar kavramların alt alta sıralanmasıyla elde edilen kavramdır.
Kavrama.
İki ya da daha çok şey
arasındaki ilişkilerin görülmesiyle meydana gelir. Bu ilişkilerin görülmesi
sorunu birdenbire açık ve anlaşılır bir duruma getirir.
Kavrama yoluyla öğrenme:
İlkin hiçbir öğrenme
olmaksızın bir süre geçer, sonra çözüm birdenbire gelir ve kusursuz bir öğrenme
gerçekleşir.
Bu metot Hazreti Mevlana’nın önerdiği (öğren havuza
at, bir zaman sonra hepsinin tadını, havuzdan bir damla azgına aldığın zaman
damağında bulursun) ve bizim yapmaya çalıştığımız metottur.
Başlangıçta anlamasan da
okumaya ve öğrenmek için devam edersen birdenbire anlarsın.
Faş olmak: Meydana çıkma,
duyulma, açığa vurmak, dile vermek, duyulmak
Anlamlı öğrenme.
Bir konuyu, bütün
ayrıntılarını göz önünde bulundurmadan, nitelik ve anlamını kavrayacak biçimde
öğrenmedir.
Algı:
Duyu örgenleri aracılığıyla
gerek dışımızdakilerin ve gerek içimizdekilerin FARKINAN VARMAKTIR.
Duyumlarımızı anlamlı kılma
demektir.
Zihinsel bir işlemdir.
*
Aptal:
Pek akılsız, şaşkın, alık,
ahmak, budala, bön, ebleh, saf olana denir.
İsa peygamber dağa koşarak
giderken soruyorlar:
“ Arkandan kovalayan kılıçlı
kişi yok, vahşi hayvan yok, niye koşarak kaçıyorsun?”
İsa diyor:
“ Ahmaktan kaçıyorum” diyor.
Ölüyü diriltebilen kuvvete
sahip Peygamber bile aptal dediğimiz guruptan kaçtığına göre yaren sen hiç
durma.
Yalnızlık aptal insanlarla beraber olmaktan çok daha iyidir.
Yaren, aptaldan dostun
olacağına akılsızdan düşmanın olsun atasözünü unutma.
Allah, iyi akıllı dostlarla
arkadaşlık yapmayı nasip ve kolay eylesin.
Amin.
*
RAVLİ