23 Kasım 2012 Cuma

TİRMİZİ VE MOĞOL ASKERİ

Arif Çelebi (Tanrı onun sırlarını kutsasın) anlatır ki:

Seyyid hazretleri Kayseri’nin hendeği civarında ilahi şarapla mest olmuş oturuyordu.
Moğol askeri de şehri yağma ediyordu.

Birdenbire heybetli bir Moğol askeri, kılıcını çekerek Seyyid’in hücresine geldi.

Ona “Ey! Sen kimsin?”diye bağırdı.

Seyyid “Ey!
Deme, çünkü sen her ne kadar Moğol askeri kıyafetine bürünmüşsen de bu bize göre değildir.

Zira ben senin kim olduğunu biliyorum” buyurdu.
Moğol derhal atından indi, baş koydu, biraz oturup gitti.

Seyyid’in yanında bulunan müritleri o adam hakkında sorguda bulundular.
Seyyid “ Hırka içinde saklı olan bu adam, Tanrı kubbeleriyle örtülü olanlardandır” dedi.

Bir an sonra bu adam döndü, Seyyid’in ayağına birkaç dinar saçıp başını açtı, Mürid oldu ve gitti.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Kutsi hadisler:

Bana bağlanmış olan velilere, ben de itaat ederim(dileklerini yaparım).
Onlar da benim izzet ve celalime kuvvetli ve muhkem tutunurlar.
(Ululuk yüzüme sağlam olarak tutunurlar)

Kim ki velilerime ikramda bulunursa onu, kendime yapılmış sayarım.
Velilerim, kubbelerimin altındadır.
Benden başka onları, kimse bilemez.

Ayrıca Allah Hz. Davut(A.s.) a vahiy yoluyla bildirmiştir ki:

Ya Davut!

Beni seven veli kullarıma haber ver ki, onlarla aramda olan perdeleri lütuf ve keremimle kaldırdım ki, onlar beni gözleriyle görsünler.
O durumda halk onlara zarar veremez.

Benim lütuf ve inayetim onlara eriştiği için, halkın haset ve öfkesi onlara hiç tesir etmez ve asla keder vermez.

Ya Davut!

Eğer sen benim sevgimi kazanmak istersen evvela dünya sevgisini kalbinden atmalısın.

Çünkü muhakkak olan bir şey var ki, benim sevgimle dünya sevgisi bir gönülde birleşemez (toplanamaz).

Ya Davut!

Evvela sen, benim sevgimi kendi kalbinde halis ve muhkem kıldınsa ve her şeyde benim kudret ve hikmetimi görebildinse ondan sonra, dünya ile ve dünya halkıyla karışsan, oturup kalksan kalbindeki sevgime en ufak bir noksan ve keder gelmez.

Ya Davut!

Eğer sen bana dost isen, nefsine düşman ol ve onu şehvetlerden men et (yasakla) ta ki ben sana muhabbetimle bakayım ve aramızdaki perdeyi kaldırayım.

Ya Davut!

Benim kullarımdan yeryüzünde nice veli kullarım var ki, onlar benim dostlarımdır, be de onların dostuyum.

Onlar beni özler, ben de onları özlerim.
Onlar beni anarlar, bende onları anarım.

Garipler (yabancılar) evlerini arzu ettikleri gibi onlar da geceyi arzu ederler ve kuşların, yuvaya dönüşleriyle sevindikleri gibi onlar da gecenin gelişiyle sevinirler.                       

Vaktaki gece olur ve karanlık basar ve her dost kendi dostu ile baş başa kalır, onlar da benim için ayakta durup, boyunlarını büker, yüzlerini bana çevirip yalvarır ve niyazda bulunurlar.

Nimetlerimi, ihsanlarımı dilerler.
Onlar kalkar, oturur, rükû ve secdeye varır ve sevgimden başka benden hiçbir şey istemezler ve ancak rıza yoluna devam ederler.

O zaman ben de onlara olan üstün sevgimle şu 3 şeyi kendilerine armağan ederim.

1.   Armağanım bir nurdur ki, onların kalplerine akıtırım.

Benden bahsettikleri her yerde verdiğim nurdan yararlanarak benden haber verirler.

2.   Armağanım, ben onlara, zat ve sıfatlarımla yönelirim.

      Yöneldiğim dostlarıma neler ihsan ettiğimi, ne devletler bağışladığımı hiç bilir misin?

3.   Armağanımın değerini ancak ben bilirim, bir de dost kulum bilir.

      Yer ve gökteki bütün eşya, bu ikramıma nispetle hiçtir.

                                            *

Hz. Peygamber efendimizin de ümmetine olan sevgisiyle ümmetinin velilerinin alametlerini şu hadis-i şerifleriyle bildirmişlerdir:

1.   Ümmetimin velilerini görenler Cenab-ı Hakkı anarlar.
     Çünkü velilerin yüzleriyle karşılaşanların kalbinde Allah adı bulunur.

2.   Muhakkak benim ümmetimde öyle erkekler vardır ki, onlar halktan      ayrıdır.

Halk onlara, hayretle bakar ve onları, deli zanneder
Onlarda halkı deli olarak görür.

Şunu muhakkak biliniz ki.
Onlar abdaldır(veliler zümresindendir)

3.   Cenabı Hakkın veli kulları, aç susuz olanlardır.

Kim onlara eziyet ederse Allah da onlardan intikamını alır.

4.   Dünya ahiret ehline haramdır.

Ahiret ehline dünya haramdır.
Her ikisi de Allah ehline haramdır.

                                                  *
Yaren, neler öğrendik:

1.   Allah dostları elbisenin içinde, zırhın içinde olanın gerçekte ne olduğunu bilir.

2.   Bazı Allah dostları kendisinin hangi makamda olduğunu bilmez, başka bir Allah dostu bildirir.

3.   Kendi yerini ve durumunu bildirene gönülden bağlanılır, saygı duyulur, hürmet edilir.

4.   Allah dostları fakir, garip güçsüz gözükseler bile onların sahibinin Allah olduğunu öğrendik.

                                                   *

RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar