Seyyid hazretleri Kayseri’nin
hendeği civarında ilahi şarapla mest olmuş oturuyordu.
Moğol askeri de şehri yağma
ediyordu.
Birdenbire heybetli bir Moğol
askeri, kılıcını çekerek Seyyid’in hücresine geldi.
Ona “Ey! Sen kimsin?”diye
bağırdı.
Seyyid “Ey!
Deme, çünkü sen
her ne kadar Moğol askeri kıyafetine bürünmüşsen de bu bize göre değildir.
Zira ben senin kim olduğunu
biliyorum” buyurdu.
Moğol derhal atından indi,
baş koydu, biraz oturup gitti.
Seyyid’in yanında bulunan
müritleri o adam hakkında sorguda bulundular.
Seyyid “ Hırka içinde saklı
olan bu adam, Tanrı kubbeleriyle örtülü olanlardandır” dedi.
Bir an sonra bu adam döndü,
Seyyid’in ayağına birkaç dinar saçıp başını açtı, Mürid oldu ve gitti.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Kutsi hadisler:
Bana bağlanmış olan velilere,
ben de itaat ederim(dileklerini yaparım).
Onlar da benim izzet ve
celalime kuvvetli ve muhkem tutunurlar.(Ululuk yüzüme sağlam olarak tutunurlar)
Kim ki velilerime ikramda
bulunursa onu, kendime yapılmış sayarım.
Velilerim, kubbelerimin
altındadır.Benden başka onları, kimse bilemez.
Ayrıca Allah Hz. Davut(A.s.)
a vahiy yoluyla bildirmiştir ki:
Ya Davut!
Beni seven veli kullarıma
haber ver ki, onlarla aramda olan perdeleri lütuf ve keremimle kaldırdım ki,
onlar beni gözleriyle görsünler.
O durumda halk onlara zarar
veremez.
Benim lütuf ve inayetim
onlara eriştiği için, halkın haset ve öfkesi onlara hiç tesir etmez ve asla
keder vermez.
Ya Davut!
Eğer sen benim sevgimi
kazanmak istersen evvela dünya sevgisini kalbinden atmalısın.
Çünkü muhakkak olan bir şey var ki, benim sevgimle dünya sevgisi bir gönülde birleşemez (toplanamaz).
Ya Davut!
Evvela sen, benim sevgimi
kendi kalbinde halis ve muhkem kıldınsa ve her şeyde benim kudret ve hikmetimi
görebildinse ondan sonra, dünya ile ve dünya halkıyla karışsan, oturup kalksan
kalbindeki sevgime en ufak bir noksan ve keder gelmez.
Ya Davut!
Eğer sen bana dost isen,
nefsine düşman ol ve onu şehvetlerden men et (yasakla) ta ki ben sana
muhabbetimle bakayım ve aramızdaki perdeyi kaldırayım.
Ya Davut!
Benim kullarımdan yeryüzünde
nice veli kullarım var ki, onlar benim dostlarımdır, be de onların dostuyum.
Onlar beni özler, ben de onları özlerim.
Onlar beni anarlar, bende onları anarım.
Garipler (yabancılar)
evlerini arzu ettikleri gibi onlar da geceyi arzu ederler ve kuşların, yuvaya
dönüşleriyle sevindikleri gibi onlar da gecenin gelişiyle sevinirler.
Vaktaki gece olur ve karanlık
basar ve her dost kendi dostu ile baş başa kalır, onlar da benim için ayakta
durup, boyunlarını büker, yüzlerini bana çevirip yalvarır ve niyazda
bulunurlar.
Nimetlerimi, ihsanlarımı
dilerler.
Onlar kalkar, oturur, rükû ve
secdeye varır ve sevgimden başka benden hiçbir şey istemezler ve ancak rıza
yoluna devam ederler.
O zaman ben de onlara olan
üstün sevgimle şu 3 şeyi kendilerine armağan ederim.
1.
Armağanım bir
nurdur ki, onların kalplerine akıtırım.
Benden
bahsettikleri her yerde verdiğim nurdan yararlanarak benden haber verirler.
2.
Armağanım, ben
onlara, zat ve sıfatlarımla yönelirim.
Yöneldiğim dostlarıma neler ihsan
ettiğimi, ne devletler bağışladığımı hiç bilir misin?
3.
Armağanımın
değerini ancak ben bilirim, bir de dost kulum bilir.
Yer ve gökteki bütün eşya, bu ikramıma
nispetle hiçtir.
*
Hz. Peygamber efendimizin de
ümmetine olan sevgisiyle ümmetinin velilerinin alametlerini şu hadis-i
şerifleriyle bildirmişlerdir:
1. Ümmetimin velilerini görenler Cenab-ı Hakkı anarlar.
Çünkü velilerin yüzleriyle karşılaşanların kalbinde Allah adı bulunur.
2. Muhakkak benim ümmetimde öyle erkekler vardır ki, onlar halktan ayrıdır.
Halk onlara, hayretle bakar ve onları, deli zanneder
Onlarda halkı deli olarak görür.
Şunu muhakkak biliniz ki.
Onlar abdaldır(veliler zümresindendir)
3. Cenabı Hakkın veli kulları, aç susuz olanlardır.
Kim onlara eziyet ederse Allah da onlardan intikamını alır.
4. Dünya ahiret ehline haramdır.
Ahiret ehline dünya haramdır.
Her ikisi de Allah ehline haramdır.
*
Yaren, neler öğrendik:
1.
Allah dostları
elbisenin içinde, zırhın içinde olanın gerçekte ne olduğunu bilir.
2.
Bazı Allah
dostları kendisinin hangi makamda olduğunu bilmez, başka bir Allah dostu
bildirir.
3.
Kendi yerini ve
durumunu bildirene gönülden bağlanılır, saygı duyulur, hürmet edilir.
4.
Allah dostları
fakir, garip güçsüz gözükseler bile onların sahibinin Allah olduğunu öğrendik.
*
RAVLİ