Bir gün Mevlana Hazretleri
hikâye etmişti ki, bizim Seyidimiz riyazeti (oruç), on, on beş gün hiç iftar
etmeyecek bir dereceye varmıştı.
Nefsi emaresi galeyana
geldiği vakit kalkar, kelleci dükkânına giderdi.
Orada köpekler için yiyecek
konan yalağa dökülen baş suyu artığını içmek üzere durur ve nefsine hitaben:
“Ey kör nefis, ben bundan
fazlasını bulamam, beni mazur gör;
Bana bundan fazla zahmet
verme.
Eğer içmek istersen işte iç”
derdi ve bu şiiri okurdu:
“Gerçekten sana arpa ekmeği
haramdır.
Nefsinin önüne kepek ekmeği
koy ve onu bırak hüngür-hüngür ağlasın.
Sen ondan can alıcı borcunu
al.”(Mesnevi şerhi V, 739)
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Yaren, nefsin kontrol ve
yönlendirmesinden kendini kurtararak onu aşağılayarak emrin altına almanın
kolay olmadığını anladık.
Nefsi emmare: İnsanı kötülüğe
sürükleyen nefistir.
Öfke, hırs, şehvet ve benzeri
davranışlara zorlayan nefise diyoruz.
İsteklerini emrederek
yaptırır.
Dünya ve ahirete insanı
isteklerle bağlayan hoşlanma duygusu veren ihtiyaç bildirimidir.
*
RAVLİ