24 Kasım 2012 Cumartesi

TAS VE KISKANÇLIK

Yusuf’un on kardeşi de kıtlıktan bunalmışlar, uzak bir yol aşarak Yusuf’un tapısına gelmişlerdi.

Çaresiz kalarak hallerini anlattılar, bu darlık yılında dertlerine bir çare arıyorlardı.

Yusuf’un yüzünde nikap (örtü) vardı; önünde de bir tas duruyordu.

 Eliyle tasa vurdu…
Tastan bir ses, bir inilti duyuldu.

* Hikmetler bilen Yusuf dedi ki:
“Hiç bilmiyor musunuz bu tas ne diyor?”

On kardeş, Yusuf’a acizliğini bildirdiler; ağızlarını açıp,
Hep birden “ Ey hakkı tanıyan aziz, tasın sesinden kim anlar ki?” dediler.

Yusuf o vakit dedi ki:
“ Ben iyice bilmiyorum, o ne diyor.
Fakat siz anlamazsınız.

 Diyor ki:  
Evvelce sizin bir kardeşiniz daha varmış, sizden güzelmiş.
Adı da Yusuf’muş; hem de sizden küçükmüş o.
İyilikte topu çelmiş, kapmış!”

(İyilik yolunda gitmiş ve iyilik yapacak kadar imkâna sahip olmuş)

 Sonra tekrar tasa vurdu da dedi ki:
"Tas diyor ki:

Siz, hep bir olarak onu kuyuya atmışsınız; sonra da suçsuz bir kutru tutup öldürmüş;
* Hileye saparak Yusuf’un gömleğini onun kanına bulamış, bu suretle Yakub’un gönlünü kanlara gark etmişsiniz!”

Bir kere daha tasa vurdu; tas yine bir başka çeşit seslendi.

Yusuf dedi ki:
“Diyor ki:

Babanızı yakmış, yandırmışsınız; ay yüzlü Yusuf’u da satmışsınız siz!
Âlemleri yaratan Tanrı’dan utanın!
Kâfir bile kardeşine böyle bir şey yapmaz!”

Yusuf’un kardeşleri, bu sözleri duyunca şaşırıp kaldılar.
Ekmek almaya gelmişlerken eridiler, su kesildiler!

Yusuf’u evvelce satmışlardı ama o anda kendilerinden geçtiler, adeta bütün âlemi sattılar!

Yusuf’u kuyuya atmışlardı ama şimdi hepsi de bela kuyusunda kaldılar!

                                        *
“Bu hikâyeyi duyup da kıssadan hisse almayanın gözü kördür, kör!
Bu hikâyeye o kadar bakma, pek öyle kapılma.

A bir şeyden haberi olmayan, bütün bunlar, senin halini hikâye ile anlatmaktan ibarettir.

Sen, nice vefasızlıklarda bulundun; bunları aşinalık nuru (bilerek) ile yapmadın ya!

Birisi çıksa da tasa vursa yok mu; senin yakışmaz işlerin, bundan daha çoktur.

Bekle;   seni de uykudan uyandırırlar…
Senin gönlünü de giriftar (yakalar, tutar) ederler.

Bekle; yarın, senin de hatalarını, kâfirliklerini, ettiğin cefaları,(eziyet, incitme)

Tümden, hem de yüzüne karşı anlatırlar; birer-birer sayar, dökerler!
Kulağına o kadar tas sesi gelir ki bilmem aklın, fikrin kalır mı?

Ey karınca gibi işe ağır aksak gelen, ey bir tasın dibinde tutulup kalan!
Bu baş aşağı çevrilmiş tasın etrafında nice bir dönüp dolaşacaksın?

Vazgeç:
Bu tas kanlarla dolu bir tastır.
Tasa müptela (alışkan) olur kalırsan her solukta, kulağına başka bir ses gelir.

Ey hakkı tanıyan, kanadını aç, geç buradan; yoksa tas sesiyle rezil olur gidersin!”

                                        ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                            ***
Yaren,

Tanrı seni bir şekilde hesaba çekecek.

Yaptıklarını ve yapman gerekirken yapmadıklarını bir şekilde ortaya dökecek, senin mükâfat veya ceza vermek üzere hesaba çekecek.

Aklı olana sorulacak bir hesaptır bu.
Davranışlarınla bir şekilde yüzleşeceğim açıkça ve kesin olarak bildirilmektedir.

Ölmeden önce ölünüz hadisi bize Tanrı hesaba çekmeden önce kendini hesabına çekmenin senin için iyi olacağıdır.

Tanrı’nın ölçülerine göre kendini hesaba çekmelisin.
Eğer bu ölçüyü kullanmazsan kendin kendini haklı, doğru ve yerinde çıkartır ki doğruya ulaşamamış olursun.

Yüzleşmek elbette ki zordur ama zararı giderecek zaman ve olanağı bulursun, ileride uygulanacak cezadan kurtulabilirsin ve de farkına vardığın için sonraki yapacağın davranışlarda daha dikkatli olarak yanlış davranmamak için bilgi ve kontrole sahip olursun.

Kendin bu olguya sahip olunca yakın çevren de senin bu kazanımlarından faydalanacaktır.

Hepimizin yaşamımızda hatırlamak bile istemediğimiz aşağılık, yanlış, hatalı, haksız davranışlarımız elbette ki vardır.

Tanrı bize her an ve her yaşam zamanı tövbe kapısını açık bulundurarak doğru yola girmemize olanak vermiştir.

Bu olanaktan ne kadar önce farkına vararak yararlanırsan o kadar çok beğenilen duruma gelirsin.

Bu gün özeleştiri olarak ifade edilen bu davranışı yapmalısın.

Bu yola ilk girmek isteyenler bu hikâyeleri okudukça farkında olarak veya olmayarak kendilerini öz eleştiriye sokarlar.

Öz eleştiri güncü kendinde bulamayan zayıf karakterli kişiler bu yola devam edemezler, sadece hikâyelerin hoşluğu içinde başkalarına anlatarak vakit geçirirler, yeteri kadar faydalanamazlar.

Öz eleştiri yaparken sen kendini başka biri olarak gördükten sonra davranışını dini hükümlere göre kendine söyle.

Eğer bunu yaparken tarafsız bir yere kendini çekip yapamıyorsan, çoğu zaman yapamazsın, doğru sözlü sırları saklayan bir dostunun yardımını istemelisin.

Hz. Mevlana “Yarabbi beni eleştiren dosttan mahrum etme” diye dua ederdi.

Eleştiriye tahammül eden kişi iyi yoldadır.
Eleştiriden faydalanmasını bilen kişidir.

                                        *
KISKANÇLIK

Başkasının üstünlüğüne ya da etkinliğine dayanamaz.
Toplum içinde iken ortaya çıkar.

Deliliğe ve adam öldürmeye kadar giden dereceleri vardır.
Kıskançlık insanın yapısında vardır.

Zarar veren duygu ve düşünce bozukluğudur.
Sayısız sebebi vardır.

Ruhsal hastalıkların çoğuyla ilgisi vardır.
Benlik duygusunun etkisindendir.

Kıskançlar daima şikâyetçidir.
Şükretmesini bilmezler.

Bilgi olmadan, araştırma yapmadan yorum yaparlar, eleştirecek bir şey bulduğu zaman saldırıya başlarlar.

Tedavisi olmayan bir hastalıktır.
Kıskanç biri sülaleyi perişan eder.

Gizli ve açık düşmanlık yapmaktan çekinmezler.
Kıskanç sıkıntıdadır ve daima Tanrı ile dolaylı mücadele halindedir.

Ona verdin bana niye vermedin.
Onun var benim niye yok diye Allah’a hesabı kişi ve olay üzerinden sorar.

Kendini başkası ile hep kıyaslar.
Beklemesini ve istemesini bilmez.

Başkalarına verilmiş olanı beğenmez.
Kendisine verilenlere yeter görmez.

Hep kendi isteklerini dile getirir.
Ne kadar mutsuz görse de yine kıskanılır.

Nazar kıskançlığın içindedir.
Kıskanç olan kısa sürede kovulur, kovulamıyorsa kaçılır.

Mutluluk yolunu keser.
Kıskanç kişi fayda yolunu bilmez, düzeltilemez.

Doymaz, kanmaz, sahip olduklarına değer vermez.
*Korumak adına yapılan davranışları kıskançlıkla karıştırma.*

Ne adına yaptı sorusuna hemen kıskançlıktan diyerek suçlayıcı davranışa girersen sen de kıskançsın.

KONTROL EDİLMESİ VE ZARARSIZ HALE GETİRİLMESİ

Mesafeli yaklaşım kıskançlıktan korur.
Kıskançlıktan kurtulamazsın ancak baskısını azaltabilirsin.

Kıskanç birini görürsen tedaviye yanaşma.
Doktorlar bile çare bulamamıştır.

Kaç veya kov.
Kıskançlığı imrenmek yoluna çeviren düşünce bozukluğundan kurtulur.

Allah yolunda olanları kıskançlık kirlendirir ama Hakkın bağışı onu tertemiz eder.

Allah adamı kıskançtır ama güzel gördüğünü kirletmez, sahip olanı aşağılamaz, yok etmeye uğraşmaz, Allah’tan kendisine de verilmesini ister.

Verilirse şükreder, verilmezse bunda da bir hayır var diye gönül hoşluğu ile kabullenir.

Kıskanç biriyle asla yol arkadaşı olma.

Allah’ın sana takdir ile verdiklerine razı olursan bu sabuklamaya (düşünce bozukluğu) girmezsin.

Sahip olduğun güzelliklerin farkına var.
İsteklerini ihtiyaç boyutuna çek.

Verilene razı ol.
Kabul etmek sakinleşmenin ilk kuralıdır.

Sakinleştikten sonra farkları fark et.

                                                ***

RAVLİ

Popüler Yayınlar