25 Kasım 2012 Pazar

SÖZ VE ÖZ

İskender, din yolunda ölünce Aristatalis dedi ki:
Ey din padişahı,

Sağ oldukça daima halka öğüt verirdin.
Bu öğüt, bu gün tamamlandı bitti!

Sen de ey gönül öğüt tut.
Önünde bela girdabı var.

(Belâ: Maddi varlıktan çıkıp Hakk’a giden kurtulamayacağın bir döngü)
A uyanık kişi, gönlü uyanıklardan ol, gelecekte ölüm var!

Et bihaber (habersiz), ben sana baştanbaşa bütün kuşların dillerini, sözlerini söyledim.

ANLA!

Âşıkların arasında öyle kuşlar vardır ki ecelden önce kafesten kurtulmuşlardır.
(ölmeden önce ölmüşler)

Hepsini başkaca anlatmak gerek;
Çünkü kuşların ayrı dilleri vardır.

Simurgun huzurunda iksiri yapıp elde eden, bütün kuşların dillerini bilen, anlayan kişidir.
(yolu tamamlayıp marifete ulaşanlar)

Sen, Yunanlıların hikmetlerinde ruhanilerin devletini nasıl bulur, elde edersin?
İmkân var mı buna?

O hikmetten ayrılmadıkça nasıl olur da dini hikmette mert olabilirsin?
Kim, aşk yolunda o hikmetten adını anarsa bu aşk divanından haberi yoktur.

Marifet hakkı için burada ben, küfrün “kef” ini, felsefenin “fe” sinden ziyade (daha çok) severim!

Çünkü küfrün perdesi açıldı mı küfürden çekinebilirsin.
(Tanrı düşmanı olmak istemezsin)

Ama Cedel ilmi (ilmi tartışma, ilmi münakaşa), yol kesti mi en fazla aklı başında olanlara bile zarar verir…
Onların bile yolunu keser!

Gönlünü o hikmetle aydınlattıysa farkında olmadan gönlünü de yaktın gitti!

Din mumu, Yunan felsefesini yakarsa gönül mumu, o felsefe bilgisiyle ziyalanmaz artık.

(Din Yunan felsefesine göre anlatılır açıklanırsa o ilmi alanların gönlünde aydınlık oluşturmaz.
Felsefe akla hitap eder.

Ey din eri, sana pirinin (yol göstericin) bilgisi yeterlidir.
Din derdine düş de Yunan felsefesinin başına toprak saç!

Toprak saç: Öldür, değersiz ve etkisiz hale getir)
Ey Attar, nice bir söyleyecek, sözle oyalanıp duracaksın?

Sen bu yüce işin eri değilsin!
Kendi varlığından tamamıyla çık, yoklukla toprak ol, topraklara döşen!

Her bayağı kişinin ayağı altında toprak oldun mu yok oldun demektir…
Herkesin başına taç kesilirsin!

Yok, ol ki bütün yol erleri, baka âleminde ta huzura kadar sana yol versinler!

SÖZÜN, ÖZÜNE kılavuzdur.

Yeter bu söz sana!
Çünkü bu söz, herkesin yol piridir (Doğru yola götüren kılavuz).

Yoldaki kuşlardan olmasam da onları andım, söyledim ya…
Bu da bana yetmez mi?

Nihayet elbette bana da o kervanın tozu (dualar) gelir, yetişir.
Elbette o gidenlerden bir dert de benim payıma düşer!

                        ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR
İslam klasikleri. M. E. B. 2172
Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                           ***
Mevlana’0nın bu konudaki FİHİ MAFİH’ TEN ARZ EDİYORUM.

Felsefe varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırması olduğundan akla kıymet verilir.
Duygu görüşü değerlendirilmediği için felsefecilere itiraz edilir.

İnsan her zaman göremediği, işitemediği bir şeye âşıktır.
Gece gündüz onu arar, ister.

Görüp anladığı şeyden sıkılır, kaçar.
Delile dayanarak çıkarılan sonuçlar da insanı yanıltabilir.

Tanrı korkusu halkın korktuklarına benzemez.
Çünkü görünen Allah’tır.

Fakat ispatlayamazsın.
Bütün rahatlıklar, gözle görme, korku hepsi de kendisinden olduğunu Tanrı açıkça gösterir.

Felsefeci bunu bilir ama delille bilir.
Hâlbuki delile ispat edilen, bir zaman sonra değişir.

Âlimin amacı ilim yoluyla KENDİNİ BİLMEK, GERÇEĞE ULAŞMAK olmalıdır.

İlim Tanrı’yı bilmek için istenir.
Âlimlik insanın kendisinde bulunan bir hünerdir.

                                     *
Yaren,

Çok kişi anlatılan bu yolu felsefe olarak nitelerler.
Kendini bilmek ve gerçeğe ulaşmak için aşk yolundan gitmeyi sunulmuştur.

Çok defa bildiğin üzerinden bilmediklerine görüş penceresi açılarak anlaman sağlanmaya çalışılmıştır.

Kendini bilmeyen başka hiçbir şeyi doğru bilemez ve niteleyemez gerçeğinden hareketle kendini bilmen için aslında bildiğin fakat yararına nasıl kullanman gerektiğini öne alarak ve önemseterek uyandırıldın.

Bu uyanıştan ve farkına varıştan sonra kendini kontrol etmen ve belirlenen yoldan sonuç alınıncaya ayrılmamanı kararlı bir biçimde benimsettik.

Kendi kendine yüzleşemeyenleri bir şekilde yüzleşmeleri için yardımcı olduk, cesaret verdik.

Bilimden hiç ayrılmadık, doğruyu bulmak için fedakârlıklar yapmanın daha kazançlı olduğunu gösterdik.

Asla kendi düşüncelerime göre yol izlemedik.
Peygamberimizin işaretlerini takip ederek ve ruhaniyetin aydınlığında yol aldık.

Yani önce gidenleri takip ettik, sonra gelenlere rehber olmaya çalıştık.
Yaren yolcu sensin,

Yorulacak sensin,
Yararlanacak sensin.

Bizler sana tarif etmekle, yolu anlatmakla görevliyiz.
Önceki pirlerimizden öğrendiklerimi görünür kılarak sana sunduk.

Allah’ın izniyle büyüklerimizin ruhaniyetleriyle yardım görerek yol aldın.
Kendini bilmen ve Tanrı huzuruna çıkman için elimizden geleni yaptık.

Daha da yapacağız.
Tanrı tapısına kadar beraberiz.

Sonrası Tanrı’nın buyur kulum diye daveti beklemektir.

Nice büyüğümüz o kapıdan defalarca kovulmalarına rağmen yine de o kapıdan ayrılmadılar.

Ey yaren yoldan da ayrılma, Tanrı kapısından ayrılma.
Allah benden ümit kesmeyin hükmünün bizim için işlerlik kazanmasına kadar beklemeliyiz.

İnşallah nasip ve kolaylık olur.

Yol uzun.
Önce Allah’a kadar, sonra Allah’la beraber gideceğimiz çok uzun yol var.

Görünmeyen âlemleri tanıttık ve gelecekte başımıza gelecekler için seni hazırlamaya çalıştık.

Bu ne bir masaldır ne de kurgulanmış bir hikâyedir.
Aslında masal ve hayallerden kurtararak gerçekle tanışmanı sağlamaya çalıştık.

Gerçek önce acı verir ama sonra huzur ve mutluluk verir.

                                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar