2 Kasım 2012 Cuma

ŞEMSİ TEBRİZİ VE MEVLANA HAZRETLERİNE MEKTUP 27

Ebu Said bir topluluğa rastladı.
Tam yedi gün onların halinden hayrette kaldı, ikinci hafta, şaşkın ve kendinden geçmiş bir halde arkalarına düştü.

Ona dediler ki:
Ne peşinden koşarsın?
Hep ona bağlanmışsın?

İçlerinden biri onun için yiyecek bir şey getirmelerini söyledi; hemen bir hüner gösterdi, çabucak yemek geldi.
Ebu Said sonra padişahın huzuruna kabul olundu.

Ona dedi ki:
Bir yer hazırlayın bu topluluğun yemek pişirmek cihetinden bir zorluğu yoktur.
Hazır buldukları ile ihtiyaçlarını giderirler.

Tekke, lokma derdinden uzak olmayan tekke adamları için değil, ancak, böyle bir topluluk için açılmalıdır.

Katır, deveye dedi ki: Nasıl oluyor da sen pek az önde gidiyorsun, ben ise çok kere kervanın başındayım.

Deve cevap verdi:
Birinci sebep şu ki, ben yüce himmetliyim (Yüce işler için gayretle, emek vererek çalışan biriyim), başım havadadır.

Yüksek bir başım, aydın bir gözüm vardır.

Yokuşun başından bakınca sonuna kadar görebilirim.

Anlarım, neresi düzlük, neresi yarı düzlük, neresi bozuk yoldur.

                 ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Yemek içmek, mal ve para toplamak derdinde olmayan bir topluluğun arkasına düşmek onların bizi kabul etmesini beklemenin doğru olacağını öğrendik.

2.   Tanrı’dan gelen nimetleri bekleyen olmamız gerektiğini öğrendik.

3.   Halktan Dini kullanarak insan ve para toplayan topluluğun arkasından gitmenin yanlış olduğunu öğrendik.

4.   Önderliğin, liderliğin önde gitmekle olunamayacağını öğrendik.

5.   Önderin, liderin başı yukarıda olması için Yüce işler için gayretle, emek vererek çalışan biri olması gerektiğini öğrendik.

6.   Önderin, liderin yüksek bir başı olması için gizlenenleri bile görebilecek ve açığa çıkarabilecek aydın bir göze sahip olması gerektiğini öğrendik.

7.   Önderin, liderin yüksek bir anlayışa sahip olması için işin başından sonuna kadar nasıl problemlerle karşılaşılacağını görebilme yeteneğine sahip olması gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı yolunda olan toplulukta para, mal, makam, meşhur olma istekleri yoktur.

Adı ne olursa olsun dünyalık getiriler ön planda olup gizleyen, Tanrı adı anılarak bu amaçlarına perde yapanlar çölün ortasında yapayalnız kalacaklardır.
Tanrı adını ve ilmini para için kullananlar; Tanrı adını ve ilminin değerini bilmeyen kişiler olup, amaç yapması gerekeni araç yapma yanlışına düşmüşlerdir.

Önderimizi, liderimizi, kılavuzumuzu doğru seçmemiz gerekmektedir.

Seçmezsek yanlış yola bizi doğru diye inandırarak bilinmeyen ve tenha bir yere götürüp bizi uyutarak elimizdeki avucumuzda her ne varsa alıp terk ederler.

Kendini önder diye takdim edenlerin önce kendilerini şişirip büyütecek, efsaneler üretecek kazançtan pay alacak kişileri seçerler.

Tanrı’ya ulaşmayı isteyenleri, cennet isteyenleri, cehennemin azabından kurtulmak isteyenleri bulurlar ve onlara seni en rahat amacına ulaştıracak bu kişi diye önder durumunda olanı takdim ederler.

Seni inancından yakalarlar.
Çünkü inanç sorgulanmayan doğru kabul edilen olduğundan savunma mekanizman ve aklın direnmez, araştırma yapmadan kabul edersin.

Hilekârlar bende aynı inanca sahibim diye seni kolayca avlarlar. 

Önder diye takdim edilen kişiyi göklere çıkartırlar, küçük yaptığı iyi işleri büyültürler, bizim için acı ve ıstırap çektiğini anlatarak fedakârlığını anlatırlar ve bizi inandırırlar.

Sonra sana yakınlaşarak malın mülkün paran ne varsa hepsini tespit edip kendi elinle ve rızanla verecek şekilde oyunlarına başlarlar.

 Ey yaren,
İster adı tarikat olsun, ister adı cemiyet olsun, ister adı örgüt olsun adı ne olursa yaptıkları işlere kendin gör.
Onların sana gösterdiklerine şüpheyle bak ve hakikatini ara.

Bu işte dünyalık çıkarlar varsa bu Tanrı yolu, doğru yol değildir.
Ancak Tanrı’nın ve peygamberinin adı kullanılarak seni tuzağa düşürmek için hazırlanmış oyunlardır.

Yaren, Şems Hazretleri bu konuya dikkat etmemizi ister.
Mevlana Hazretleri Mesnevisinde hikâye ederek her aklın anlayabileceği şekilde anlatır ve bizi uyarır.

Buna açıkça anlatıma rağmen anlamadıysan, inanmadıysan bizim topluluğumuza kabul edilmezsin.

Tanrı erlerinin topluluğunda ne cebindeki parana, evindeki tapuna, ne giydiğin elbiseye bakılmaz ve önemsenmez.

Senin canına bakılır.  

                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar