1 Kasım 2012 Perşembe

ŞEMSİ TEBRİZİ VE MEVLANA HAZRETLERİNE MEKTUP 26

Kalenderin biri sırmalı bir külah ve mintan giymiş gidiyordu.
O mintanın içine de bir yamalı hırka saklamıştı.

Dostlara yetişeyim diye acele yürüyordu.
Gittiği yerde ne bir, ne de yüzlerce yamalı hırkanın sözü olmaz.

Şu saatte bilgin bir hatun kişi diyordu ki:
Biçare!

Hacı rüyada gördün de Hac kafilesinin başbuğunu görmedin mi?
İlk önce, ilk hamlede üç gün yol yürütürler.
Sonra bir çölün ucuna varılır.

Münadiler (Açıkça söyleyenler, haykıranlar), çığırtkanlar bağırırlar, herkes kendi başının çaresine baksın.

Bu yolda baba çocuklarına bakamaz, çocuk babasını göremez. Kıyamet peşin kopmuştur.
Binlerce insanı oradan geri çevirirler.

Çünkü senin ilk konağın burası mıdır derler.
Yirmi beş gün bu tertiple gitmek gerektir. (M. 247)

Münadinin bu sözünden erkeklerin erkekliği artar; o söyler ve en önde gider ve bir hikâye tutturur.

Can ne oluyor?
Mal ile oynayan kimse nefsinden daha iyi bir şey mi gördü?

Çünkü onun bir tüyünün değeri yüz bin altından daha üstündür.
Akla ve akıl sahiplerine diyorum ki:

Bırak o delileri, mal yüzünden canlarını yele veriyorlar.
Onlar nefisten daha değerli bir şey mi gördüler ki canlarını feda ettiler, sonra candan kıymetli ne gördüler?

Kuran'da, "Sizi korkudan, açlıktan veya can ve maldan, meyve ve mahsullerden bir şeyin eksikliği ile imtihan ederiz; bunlara sabredenleri müjdele,"
(Bakara suresi, 156) buyrulmuştur.
Bu da bir imtihandır.

Müjdele, bak ki, onların nazarları senin sabrına çevrilmiştir, halinden hoşnut musun diye.

Çölleri aşmak başkadır, Haccın zevkine ermek de başkadır.
Namaza çağırmayı da gizli işaretle yapıyoruz.
Akıl sahibine bir işaret yeter.

Kudret, aşağı inmek değildir.

Kâbe’nin kapısına kadar gitmeyelim, onu düşünmek bile gerekmez. Olmaya ki, düşünce şaşkınlığı ile aşağı yuvarlanasın.

Bu sana uyku getirir.
Deveden düşersin.
Haccı anmakla da meşgul olma!

Çünkü başını kaşımaya bile vaktin yok!
Buna imkân bulamasın, meğerki atların kolonları çekilirken baş kaşınmış olsun.

O çocuk yolda kalır.
Gel demesine imkân kalmaz.

Eğer o sözlerle meşgul olayım derse kervan gider.
Ona söylerim ama tekrar unutur, bir titreme bir sıtma başından ellerine kadar yayılır.
Doğrudur, dedi.

Önceden söylemek gerektir ki, doğrudur, doğrudur.
Bunu sonradan söylemek yalandır.

Allah bilgini, henüz Allah âlemine erişmemiş ise dışarıdan ne söylersen söyle, ama içinden elini ağzına kapa.

Dil yarası acıklıdır, Allah her kemali anlar.
Cebrail'in kan bahasını hikmet hazinesinden öder.
(Tanrı’nın kontrolünü öğrenmenin bedeli vardır)

Onlar, içtikleri zaman daha çok ayılırlar, mey içerler mest olurlar. Bunlar akıllı, ayık sarhoşlardır.
Ayaklarının altında öl.

O oyuncakların her biri için bu ne hoş, ne tuhaf oyuncaktır, diyordu. (M. 248)
Perdenin arkasına git.
                 ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***

Neler öğrendik:

1.   Dünya isteklerinden elini çeken derviş topluluğunda üstüne örtündüğün örtüye bakılmadığını, giydiklerinle, örtündüklerinle değerlendirme yapılmadığını öğrendik.

2.   Tanrı’ya giden yolu gördüğümüz kadar ve bu yolda kılavuzluk yapan önderleri görmemiz gerektiğini öğrendik.

3.   Kendimize önderlik yapacak doğru seçim yapmazsak çaresiz bir biçimde bizi yarı yolda bırakabileceklerini, yola devam edemeyeceğimizi, boşuna yorulacağımızı öğrendik.

4.   En yakınlarımızdan bile yardım alamayacağımız kendi başımızın çaresine bakacağımız 25 günü muhakkak yaşamamız, erkekçe davranmak için bunun yaşanması gerektiğini öğrendik.

5.   Can en kıymetli varlığımız olup isteklere canımızı feda edersek en büyük yanlışlardan birini yapmış olacağımızı öğrendik.

6.   Açlık korkusu, ölüm korkusu, mal korkusu, hastalık korkusu, yoksulluk korkusu veya diğer eksikliklerden Tanrı’nın imtihan ettiğini ve sabrımıza göre değerlendirdiğini öğrendik.

7.   Hacca gitmenin görev olduğunu, haccın zevkini almanın başka bir fayda sağladığını öğrendik.

8.   Namaz kılmak için yorulmanın başka bir şey olduğunu, namazın zevkine varmanın daha başka bir şey olduğunu öğrendik.

9.   Akıl sahiplerinin bir işaretle anladığını, aklı az olana ne kadar delilli, ispatlı anlatsak bile anlayamayacaklarını öğrendik.

10.           Bir şeyi fazla düşünmenin şaşkınlık ve uyku getirdiğini öğrendik.

11.           Yapılması gerekeni önceden söylemenin uyarmak olduğunu ve bunun doğru davranış olduğunu öğrendik.

12.           Yapılması gerekeni bilip de söylemezde sonra söylersek yalancılardan olacağımızı öğrendik.

13.           Allah âlemini öğrenip henüz o âleme kavuşmamış kişi âlim bile olsa Allah âleminden anlatmaması gerektiğini, şayet anlatacak olursa kavuşmasının daha zor olacağını öğrendik.

14.           Tanrı âlemine kavuşanların ayıklık içinde sarhoşlukları, sarhoşluk içinde ayıklıkları olduğunu böyle birine rastlarsak alçak gönüllülükle her türlü fedakârlıkla hizmet ederek ve sevgiyle bağlanarak yakınlaşmak gerektiğini öğrendik. 

15.           Gerçeğin perdenin arkasında olduğunu, arka planda hazır beklediğini, görünenlerle ilgilenmenin bir oyuncakla oynamak olduğunu öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Gördüğümüz ve bize gösterilenden daha ötesi olduğunu, arka planda olanı, gizleneni, saklanan maksadı anlamak için uyanık olmak gerektiğini öğrendik, anladık.

RAVLİ GİZLİ yazarak Google den gizlenenleri araştırmanı öneririm.

Korkular hayatımıza çok etki ettiğinden RAVLİ KORKU yazıp Google den incelemenizi öneririm.

                                 *

RAVLİ

Popüler Yayınlar