O mintanın içine de bir yamalı hırka saklamıştı.
Dostlara yetişeyim diye acele
yürüyordu.
Gittiği yerde ne bir, ne de
yüzlerce yamalı hırkanın sözü olmaz.
Şu saatte bilgin bir hatun
kişi diyordu ki:
Biçare!
Hacı rüyada gördün de Hac
kafilesinin başbuğunu görmedin mi?
İlk önce, ilk hamlede üç gün
yol yürütürler. Sonra bir çölün ucuna varılır.
Münadiler (Açıkça
söyleyenler, haykıranlar), çığırtkanlar bağırırlar, herkes kendi başının
çaresine baksın.
Bu yolda baba çocuklarına
bakamaz, çocuk babasını göremez. Kıyamet peşin kopmuştur.
Binlerce insanı oradan geri
çevirirler.
Çünkü senin ilk konağın
burası mıdır derler.
Yirmi beş gün bu tertiple
gitmek gerektir. (M. 247)
Münadinin bu sözünden
erkeklerin erkekliği artar; o söyler ve en önde gider ve bir hikâye tutturur.
Can ne oluyor?
Mal ile oynayan kimse
nefsinden daha iyi bir şey mi gördü?
Çünkü onun bir tüyünün değeri
yüz bin altından daha üstündür.
Akla ve akıl sahiplerine
diyorum ki:
Bırak o delileri, mal
yüzünden canlarını yele veriyorlar.
Onlar nefisten daha değerli
bir şey mi gördüler ki canlarını feda ettiler, sonra candan kıymetli ne
gördüler?
Kuran'da, "Sizi korkudan, açlıktan veya can ve maldan, meyve ve
mahsullerden bir şeyin eksikliği ile imtihan ederiz; bunlara sabredenleri
müjdele,"
(Bakara suresi, 156)
buyrulmuştur. Bu da bir imtihandır.
Müjdele, bak ki, onların
nazarları senin sabrına çevrilmiştir, halinden hoşnut
musun diye.
Çölleri aşmak başkadır,
Haccın zevkine ermek de başkadır.
Namaza çağırmayı da gizli
işaretle yapıyoruz. Akıl sahibine bir işaret yeter.
Kudret, aşağı inmek değildir.
Kâbe’nin kapısına kadar gitmeyelim, onu düşünmek bile gerekmez. Olmaya ki, düşünce şaşkınlığı ile aşağı yuvarlanasın.
Bu sana uyku getirir.
Deveden düşersin. Haccı anmakla da meşgul olma!
Çünkü başını kaşımaya bile
vaktin yok!
Buna imkân bulamasın, meğerki
atların kolonları çekilirken baş kaşınmış olsun. O çocuk yolda kalır.
Gel demesine imkân kalmaz.
Eğer o sözlerle meşgul olayım derse kervan gider.
Ona söylerim ama tekrar
unutur, bir titreme bir sıtma başından ellerine kadar yayılır. Doğrudur, dedi.
Önceden söylemek
gerektir ki, doğrudur, doğrudur.
Bunu sonradan
söylemek yalandır.
Allah bilgini, henüz Allah
âlemine erişmemiş ise dışarıdan ne söylersen söyle, ama içinden elini ağzına
kapa.
Dil yarası acıklıdır, Allah her kemali anlar.
Cebrail'in kan bahasını hikmet hazinesinden öder.
(Tanrı’nın kontrolünü öğrenmenin bedeli vardır)
Onlar, içtikleri zaman daha
çok ayılırlar, mey içerler mest olurlar. Bunlar akıllı,
ayık sarhoşlardır.
Ayaklarının altında
öl.
O oyuncakların her biri için
bu ne hoş, ne tuhaf oyuncaktır, diyordu. (M. 248)
Perdenin arkasına git.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Dünya isteklerinden elini çeken derviş topluluğunda
üstüne örtündüğün örtüye bakılmadığını, giydiklerinle, örtündüklerinle
değerlendirme yapılmadığını öğrendik.
2. Tanrı’ya giden yolu gördüğümüz kadar ve bu yolda
kılavuzluk yapan önderleri görmemiz gerektiğini
öğrendik.
3. Kendimize önderlik yapacak doğru seçim yapmazsak
çaresiz bir biçimde bizi yarı yolda bırakabileceklerini, yola devam
edemeyeceğimizi, boşuna yorulacağımızı öğrendik.
4. En yakınlarımızdan bile yardım alamayacağımız kendi
başımızın çaresine bakacağımız 25 günü muhakkak yaşamamız, erkekçe davranmak
için bunun yaşanması gerektiğini öğrendik.
5. Can en kıymetli varlığımız olup isteklere canımızı feda edersek en büyük yanlışlardan birini yapmış olacağımızı öğrendik.
6. Açlık korkusu, ölüm korkusu, mal korkusu, hastalık
korkusu, yoksulluk korkusu veya diğer eksikliklerden Tanrı’nın imtihan ettiğini
ve sabrımıza göre değerlendirdiğini öğrendik.
7. Hacca gitmenin görev olduğunu, haccın zevkini almanın
başka bir fayda sağladığını öğrendik.
8. Namaz kılmak için yorulmanın başka bir şey olduğunu,
namazın zevkine varmanın daha başka bir şey olduğunu öğrendik.
9. Akıl sahiplerinin bir işaretle anladığını, aklı az
olana ne kadar delilli, ispatlı anlatsak bile anlayamayacaklarını öğrendik.
10.
Bir şeyi fazla
düşünmenin şaşkınlık ve uyku getirdiğini öğrendik.
11.
Yapılması
gerekeni önceden söylemenin uyarmak olduğunu ve bunun doğru davranış olduğunu
öğrendik.
12.
Yapılması
gerekeni bilip de söylemezde sonra söylersek yalancılardan olacağımızı
öğrendik.
13.
Allah âlemini
öğrenip henüz o âleme kavuşmamış kişi âlim bile olsa Allah âleminden
anlatmaması gerektiğini, şayet anlatacak olursa kavuşmasının daha zor olacağını
öğrendik.
14.
Tanrı âlemine
kavuşanların ayıklık içinde sarhoşlukları, sarhoşluk içinde ayıklıkları
olduğunu böyle birine rastlarsak alçak gönüllülükle her türlü fedakârlıkla
hizmet ederek ve sevgiyle bağlanarak yakınlaşmak gerektiğini öğrendik.
15.
Gerçeğin perdenin
arkasında olduğunu, arka planda hazır beklediğini, görünenlerle ilgilenmenin
bir oyuncakla oynamak olduğunu öğrendik.
Gördüğümüz ve bize gösterilenden daha ötesi olduğunu,
arka planda olanı, gizleneni, saklanan maksadı anlamak için uyanık olmak
gerektiğini öğrendik, anladık.
RAVLİ GİZLİ yazarak Google den gizlenenleri
araştırmanı öneririm.
Korkular hayatımıza çok etki ettiğinden RAVLİ KORKU
yazıp Google den incelemenizi öneririm.
*
RAVLİ