Bir sorun karşısında zora
düştüğü zaman, babası Baha Veled’ in türbesini ziyaret etmeyi adet edinmişti.
Orada murakabeye varırdı ve
bu suretle o müşkül çözülürdü ve babasının mezarından açıkça kendisine cevap
verildiği işitirdi.
Kendisi bu halde iken
birdenbire bir atlı yıldırım gibi koşarak türbenin yanından geçti.
Bu adam (Veled-i
Fahreddin-Şahid) adında tanınmış bir adamdı. Ve Selçuklu sultanın da ileri gelen
yakın memurlarındandı.
Onun bu hareketinden
Hüdavendiğar hazretlerinin canı sıkıldı.
Murakabe âleminden kendine
gelerek:
“Bu adam bilmiyor mu ki, Baha
Veled’in bütün damarları bu mezarın dört etrafını kaplamış ve onun kutlu cesedi
bu yerde gömülmüştür” buyurdu.
Tam o sırada bu atlının atı
onu yere vurdu (üstünden düşürdü) ve bu yolun edepsizlerinin rütbe ve makamla
gururlanmalarının ders almaları ve
Velilerin gayretlerinden
(Aziz ve kutsal bir şeye saldırı veya sınırı aşan bir davranışta bulunurken
görmekten doğan asil ve temiz üzülme duygusu) korkmaları kibir ve gururla böyle
bir küstahlık ve cüretle bulunmamaları için onu parça-parça edinceye kadar
sürükledi.
Şiir:
Güneş halkın küstahlığından
tutuldu,
(Halkın küstah davranışları
yüzünden büyükler ışık vermez oldular)
Şeytanda cüretinden dolayı
Tanrı’nın kapısından kovuldu.
(Şeytan bulunduğu yere ve
konumuna bakarak saygısız, terbiyesiz, utanmadan davrandığı için kovuldu)
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Yaren,
Velilerin, evliyaların
türbelerine yaklaştığın zaman temiz olman ve temiz duygular taşımalısın.
Onların kabri herhangi bir
kabir değildir.
Canlı orada oturuyormuş gibi
saygıyla yaklaşmalısın.
Mezarı orada, ruhu ruhlar
âleminin en güzel yerindedir.
Elbette ki mezarına
saygısızlık yapana dersini verecektir.
Afyonda Mevlevi camiinde
bulunan Sultan Divani hazretlerinin ve çevresinde yatanlara ziyarete gittiğimiz
zaman böyle davranırız.
Çünkü HUZURA ÇIKIYORSUN.
Yüce makamlarda olan
büyüğümüzün ruhaniyetine ulaşıp bir zaman konuşmak için bu gereklidir.
Büyüklerimiz mezar ziyaretine
gitmeden önce vakit namazını kılmış olmalısın.
Ayrıca Allah rızası için 2 rekât
namaz kılmalısın.
Ziyaret yapacağın büyüğün ve
çevresindekileri ne 1 Fatiha, 11 İhlas okuyarak sevabını bağışlamalısın.
Namaz bittikten sonra dua
ederek, görüşmek için Allah’tan izin istemelisin.
Sakin bir köşeye çekilerek:
3 defa uzunca bir Allah
demelisin.
(Uzakta birini çağırır gibi)
Sonra Al kelimesini lah
kelimesine vurarak Allah demelisin.
Her yüz kere Allah dedikten
sonra La ilahe illallah Muhammed’in Rasulullah diye salâvat getirmelisin.
İçine bir ferahlık gelene
kadar devam etmelisin.
Sonra yavaş ve saygılı
hareketle ziyaret edeceğin büyüğümüzün yakınına gelerek Allah’ın selamını
vermelisin.
Yavaşça dizlerinin üstüne oturarak
gözlerini kapamalısın.
Aklına gelen düşüncelerle baş
başa kalmalısın.
O büyüğümüz Allah’ın izniyle sana
yardım edecektir, doğru çözümleri sana anlatacaktır.
Allah’tan aldığını sana
aktaracaktır.
Konuşman gönlünden olacak
duyuşun sanki kulağından duymuş gibi kalp bölgesinden duyacaksın.
Eğer bu dediğim gibi
olmuyorsa eksikliğin var demektir.
Huzura gitmiş olursun ama
kapı açılmamış olur.
Kendi nefsini kontrol ederek,
temizleyerek (Beden ve ruhunu) tekrar denemelisin.
Yaren, velilerle, ermişlerle,
evliyalarla murakabe (İç âlemine bakma, kendinden geçerek görüşmek istediğinle
konuşma) böyle olur.
Ey yaren, biliyorsun ki Allah
direk konuşmaz, aracı vasıtasıyla konuşur.
Veliler, evliyalar ermişler
ne güzel aracıdır.
Dervişler nefsini kontrol
altında bulundurarak, Allah ile birlikte olmak bilincini diri tutmak için,
Allahtan bolluk ve bereket beklentisini geliştirmek için bu fikir ve çalışmadan
ayrılmazlar.
Fakir kelimesinin anlamı
buradadır.
Allah’a karşı fakir ve muhtaç
durumunu yaşamaktır.
Allah’ı görürmüşçesine iç âleme
dalarak yaparlar.
Kimi derviş namaz sonrası
tekrar secdeye kapanarak,
Kimi derviş oturduğu yerde Yakaza
dediğimiz (uyku ile uyanıklık arası) yapar.
Kimi derviş oturduğu yerde
üstüne örtü atarak yaparlar.
Önce kişinin iç âlemine
dönmesi, kendi öz eleştirisini yapması, yanlışlıklarının farkına varması,
pişman olup af dilemesi ile kendini kötülüklerden uzak tutabilmesi için,
yaptığı hatalardan geri dönmesi için murakabe yapar.
İnsan nefsinin hükmünde
olduğu zaman yaptığı her şeyin doğru ve hak olduğuna inandığı için yanlışa
düşer.
Ölçün, Tanrı ölçüsü olduğu
zaman rahatsız oluyorsan yanlıştasındır demektir.
Vicdan dediğimiz ve bize
daima uyarı gönderen duygumuz ancak Tanrı isteklerine uyum sağladığında rahat
eder.
Kişi ustalaşmadan önce
velilerimizin ruhaniyetlerinden faydalanırlar.
*
İşte böyle yaren,
Önce iç âlemine yöneleceksin
görünmez bir âlemdir (karanlık).
Sonra büyüklerimize sevgi ve
hizmet bağıyla bağlanıp onların gösterdiği (aydınlık) ışıklı yoldan ve
ruhaniyetlerinin yardımıyla ilerleyeceksin.
Ta ki Peygamberimiz
efendimize kadar bu manevi yolculuğun sürecek.
Peygamber efendimiz yolunu
aydınlatarak ruhaniyetinden yardım ederek Allah’ın kapısına kadar gideceksin.İç âlemi bilen biri asla bu konuda bir kınayış içine girmez.
Türbedeki ruhaniyet güç ve
kuvvetinden habersizdirler.
Kelimeler arasında
boğuşmaktan düşünce, anlama ve kavrama boyutuna geçememiş ama Kuran ve hadisten
konusuna uygun gelen yerleri bilen ve konuşanlar bu durumu anlayamazlar.
Unvanı ne olursa olsun,
etiketi ne olursa olsun böyle kimseler unutulur gider, sözlerine de kimse değer
vermez.
*
RAVLİ