26 Kasım 2012 Pazartesi

PUTA TAPAN


Bir gece Ruhul-Emin (Cebrail) Sidre’de idi.
Tanrı’dan “ Buyur kulum” sesi geliyordu.
Bu sesi duyunca

Kendi kendine dedi ki:
Şimdi bir kul, Tanrı’yı çağırıyor herhalde.
Acaba bu kul kim?
Şunu bir bilsem!

Bilmiyorum ama şurası meydanda:
Herhalde yüce bir kul, nefsi ölmüş, ruhu diri bir kul!

Ruhul-emin bu kulu tanımak, bilmek sevdasına düştü;
Yedi kat göklere baktı bulamadı.

Yeryüzüne indi, denizler aştı, dağlar geçti
Fakat ne dağda bir kimseyi buldu, ne ovada!

Gene tanrı tapısına vardı.
Tanrı’dan hala “ Buyur kulum” sesi gelmekteydi.

Mutlaka bu kulu öğrenmeliydi.
Bir kere daha bütün âlemi döndü dolaştı.

 Bir türlü bulamadı. Dedi ki:

O kulu görmek istiyorum ben…
Onu bana buldur yol göster!

Ulu Tanrı, Rum ülkesine git, kiliseye gir anlar bilirsin buyurdu.
Cebrail, Rum ülkesine vardı, Tanrı’nın buyurduğu kiliseye girdi.

Bir de ne görsün?
Bir kâfir, bir putun önünde zarı-zarı ağlamakta, o puta hitap edip durmakta.

* Bunu görünce şaşırdı kaldı.
İçi kabardı, coştu, tuhaf bir hale geldi.

O coşkunlukla tekrar Tanrı tapısına vardı.

Dedi ki:
Ey kimseye niyazı olmayan Tanrı, bu işin içyüzünü anlat bana!
O adam, kilisede puta hitap ediyor…
Sen, lütfedip ona cevap veriyorsun!

Ulu Tanrı, Evet dedi…
Onun gönlü kara, yolunu yanıldığını bilmiyor bile,
O anlayışı sakat adam, gafletle yolunu şaşırmış, yanlış bir yol tutmuş…

Fakat ben biliyorum, yol azıtmam, yanılmam ki!
Şimdicek ona yol göstereyim de mihraba dek gelsin, hak dinine girsin…

Lütfümüz, onun özür dileyici olsun!

Tanrı,
Bunu deyip o adamın canına yol gösterdi,
Diline hidayet ( Hak yolu) nasip etti,

Adam YARABBİ demeye başladı. 

Bu işi, bu kulun da Tanrı kulu olduğunu, bunun da Tanrı yolunda bulunduğunu bilmen için yaptı;

O tapıda olup giden işlerde sebep, illet yoktur!
Tanrı tapısında hiçbir şeyin olmasa bile düşkünlük değildir bu; az kıvran az üzül!

Burada daima bilinen, sevilen zahitliği (dini kurallara aşırı uyan) satın almazlar;
Hiçi de satın alırlar, ona da bir değer verirler!

                                        ***
MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E.B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                          ***
Yaren, 

Yaradan yarattığına hep nimetlerini sunmak için fırsatlar arar.
Benden ümidini kesmeyin diyen Tanrı’dan ne halde olursan ol gönül bağını koparma.

Tapınmak değil, tüm canınla, kalbinle, gönlünle Tanrı’ya saygı göstermek, sevmek yani bağlanmaktır.

RABBİM demeyi öğrenmelisin.

                                       ***
Kişiyi laflarına bakarak mı yoksa yaptıklarına bakarak mı tanımalıyız?
Laflar seni inandırmak için olur.

Tam anlaşılmaz veya kandırma içinde olabilir.
Yaptıkları kendinin inandığını gösterir.

Onun için yaptıklarına bakarak daha doğru tanırız.
İnsanlar ne için yaşarlar?

Bazıları var olmak için,
Bazıları almak için,

En az ağrıyı kim çeker?
Ağrı çekenin yanında olan.

Karşıt olana kızmalı mıyız?
Hayır,

Her beraberliğin içinde karşıtlık vardır.
Akıllı olan karşıtlığı bütüne katar.

İyi insan olmak için ne gerekir?
Diğer insanları iyi tanımak,

İnsanlar davranışlarına göre kaç çeşittir.

Üç çeşit.

1.Gıda gibidir (Her zaman aranır)

2. İlaç gibidir ( Hasta olunduğu zaman aranır)

3. Hastalık gibidir (Bulaşacak diye kaçılır)

                                  *

 RAVLİ

Popüler Yayınlar