17 Kasım 2012 Cumartesi

MEVLANA VE ORUÇ 3 VE DERVİŞ NASIL OLUR

Bir gün Mevlana Hazretleri oğlu Sultan Veled Hazretlerine:
“Bahaeddin, sen den Mevlana’nın yolu nedir?”diye sordukları vakit:

“Yiyip içmemektir, de buyurdu ve sonra:
“Hayır, hayır ölmektir dersin” dedi.

Ondan sonra şu hikâyeyi anlattı:

Bir derviş bir evin kapısına gidip su istedi.
Ay gibi güzel bir kız evden çıkıp dervişin eline bir ibrik verdi.

Derviş “Su içilecek bir bardak istiyorum” dedi.
Bunun üzerine kız dervişe ”Ha! Ha! Ha!
Şu dervişe de bakın.

Bütün gün yiyor ve bütün gece uyuyor.
Hakiki derviş geceleri de yemek yemez, nerede kaldı ki gündüzleri” dedi.

O derviş öldüğü güne kadar gündüz yemeğini yemedi,
Nihayet kendi maksadına ulaştı.

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Mevlana hazretleri yemek ve içmekten uzak durun dediğini öğrendik.

2.   Yani kendini bilmek, kendini kontrol etmesini bilmek ve kontrol sanatını uygulamak olduğunu öğrendik.

3.   İkinci aşamada kendini kontrol ettikten ve bu kontrole sahip olduktan sonra ölmeden önce ölerek bu âlemden görünmeyen âleme geçip orada kontrolü sağlamak için çalışmaktır.

4.    Bu elde edişleri gündüz oruç tutarak elde edebileceğimizi öğrendik.

5.   Görünmeyen âlemden bir şey öğrenip yaşamak istiyorsan gündüz oruçlu olmalısın ve geceleri yemek yememelisin.

6.   Orucu açacak kadarıyla, vücudunu taşıyacak kadar yenmelidir.

İşte böyle yaren,

Sadece öğrenmek yetmiyor.
Uygulamak ve bütünlük içinde yaşamak gerekiyor.

Sıkıntılarına katlanmak gerekiyor.
İstersen ve sevgi ile yönelirsen en zoru bile elde edersin.

 DERVİŞ

Bir tarikata (yola) girmiş kişiye denir.
Dervişlik, bir mürşide (din işlerinde doğru yolu gösteren kişi) katılmakla başlar.

Her derviş kendi pirini bütün halktan ulu bilir.

Dervişin sermayesi SABIR, KANAAT, MİSKİNLİKTİR.
Dünyalık olan her şeyden yüz çevirmiştir.

Allah’ta kendini yok etmiştir.
Derviş üç hali bilmesi ve yaşaması gerekir.

1.   Sıdk. (Sözde, yaşamında, kararlıkta, kararlılıkta kalmada, uygulamalarında, dini hedeflere ulaşmada nefsinde toplayanlara denir.

2.   Tevbe.

3.   Zikir.

Dervişler dört makam yaşamak zorundadırlar

1.   Şeriat (dini kurallar, kanunları bilmek ve uygulamak) 
           (Beden içindir)

2.   Tarikat (yol)
            (Kalp içindir)
        
     3.   Marifet
         (Bilme, hüner, ustalık, tuhaflık yani nefsini bilmektir)
             (Ruh içindir)

4.   Hakikat  (İlahi özelliklere sahip olmak)
               (Hak içindir)

Bu makamlardan geçen dervişte kalbi keşif başlar.
Bu makamları yaşamayan, geçemeyen işin siyasetinde kalır, Tanrı’ya ulaşamaz.

Derviş, gönlünden benliği gidermiş, miskinliğe ulaşmıştır.
Miskin derviş, Allah’ın içinde yok olmuştur (Fenafillâh).
Onun hal ve makamı, derviş olmayanlarda bilinmez.

Dervişlik yolu aşk yoludur.
İkiyüzlü davrananlar bu yola gelemezler.

 
Derviş halkın kınamasından korkmaz.
Dervişlik yolu zordur.

Bu yola talip olan, zorluğa taliptir.
Bütün bildiklerini terk eder, piri ne derse ona uyar.

Gerçekte derviş bu dünyada Allah’ın gerçek yüzünü gören kişidir.
Bakmadan görür.

Söylenen dil ve dudak oynatılmadan anlar.
Hikmet (bilgi ile uygulamayı birleştirmek) bilir, ruhsal tedavi edicidir.

Hak yolunun yolcusudur.
Benliğini terk etmiştir.

Ben merkezli düşünmez ve davranmaz.
Tanrı’nın varlığı ile var olmuştur.

Tanrı’ya tamamen teslim olmuştur.
Bire, birliğe ulaşmıştır.

 Tanrı’ya tamamen teslim olmuştur.
Aşk divanına yerleşmiştir.

Uyanıktır.
Tanrı’nın hizmetçisidir.

Pirinin yoluna sevgi ve bağlılıkla kendini hizmet etmeye adamıştır.
Can bir kararda durmaz.

Canı Tanrı’ makamındadır.
Yol ustasıdır.

Yol eridir.
Vücudu yeryüzündedir, fakat sırrı arştadır.

Gözü suludur.
Hırka giyer kinden, kibirden soyunmaktır.

Kuşağı tövbeye yönelip aşka bel bağlamaktır.
Dervişlik hal içinde haldir.

(Kendi elinde olmaksızın içinde bulunulan zamana ve değişmeye, bir şekilden başka şekle dönmeye, renkten renge girmeye denir)

Derviş feraset sahibidir.
(Allah seziş hissini velilerin kalbine sokarak onunla bazı insanların hallerini kendilerine gösterir)

Dervişlere sataşmamak gerekir.
Kapıya gelen dervişe kaş çatmak, laf atmak doğru değildir.

Dini imanı olan kişi dervişleri hor görmez.
Âlemdeki bütün varlıklar dervişleri görmek için can atarlar, ilim sahipleri dervişin sohbetine can atarlar.

Melekler dervişlerin adını anarlar.
Dervişleri gören dağlar, taşlar dervişlik makamına secde ederler.

Derviş haram lokma yemez ve şüpheli olandan sakınır.
Derviş yalan bir dava peşinde değildirler.

Hoş içinde yaşarlar.
Her kulağına geleni gönlüne sokmazlar.

Derviş kendi yanlışlarını görmeye, düzeltmeye çalışır.
Derviş kapı eşiği demektir.

Dervişim diyen herkesin üzerine basıp geçmesini kabul etmiş ayaklar altında çiğnense bile sabır tahammül eden psikolojidedir.

Dervişlik şeriat hükümlerinin maksadı ve manası anlaşılarak yüksek samimiyetle yapılması gerekir.

Şeriatsız ve şeraite aykırı dervişlik olmaz.
(Derviş şöhret belasına uğrarsa (tanınırsa) şeriata uymuyormuş gibi birkaç davranış yaparak halkı kendinden uzaklaştırarak rahat eder.

Ruhani hastalıklarla manevi dertler de dervişlik vasıtasıyla ve yine derviş de denilen bir şeyhin tavsiyesiyle tedavisi teselli ve avutma yoluyla düzeltilebilir.

Derviş özüne hâkim olmadır.
Derviş aşkı rehber ederek Hakk’ı bulandır.

                                         *

RAVLİ

Popüler Yayınlar