Han onu bir eve hapsedip üç
gün ona bir şey vermemelerini emretti.
Halife açlığın şiddetinden
hayli ağladı.Vezir Nasreddin-i Tusi’yi çağırıp ondan yiyecek istedi.
Halife çok obur bir adamdı.
Türlü yemeklere ve rahata
alışmıştı.Vezir onun bu halini hana arz etti.
Han emretti:
Halifenin hazinesinden
aldıkları cevherleri, incileri ve nakit paraları birkaç tabağa taksim ettiler,
bazısına inci, bazısına yakut, bazısına altın ve bazısına gümüş koydular.
Bunların üstlerini örttükten
sonra halifenin yanına götürdüler.
Halife, Han’ın lütuf ve
inayette bulunarak kendisine yemekler gönderdiğini zannetti.
Tabakları açtığı vakit,
içlerinde yiyecek ve içecekten bir şey olmadığını gördü.
Bunun üzerine” Bunların
hepsinden bir dilim ekmek bana daha iyi idi” dedi.
Bu tabakları götürenler,
bunlardan yemesi için halifeyi zorladılar.
Nihayet Han ona:
”Mademki sana bir ekmek kâfiydi,
niçin bu kadar büyüklük gösterdin ve Tanrı’nın bu kadar nimetlerine şükretmeyip nankörlük ettin.
İşte bunun neticesinde bu
felaketle karşılaştın.
Mağlup olacağını gördüğün
vakit, niçin mallarını ve hazineni verip düşmanı savmadın?
Senin itaat gösterip canını
kurtarman için bunları verip aman istemekliğin lazımdı.
Onu da yapmayıp isyan ettin.Bunun için senin öldürülmekliğin lazımdır” dedi.
Bu zavallı halifenin vaziyeti
Sultan –ül- Ulama’nın (Baha Veled Hz. Mevlana’nın babası) daha önce kendisine
söylediği gibi oldu.
Sultan –ül- Ulama, halifeye
nasihat etmiş, onu korkutmuştu ve
“ Seni her halde şehit
edecekler.
Bununla senin derecen
yükselecek ve kötü işlerin cezası ödenecektir” buyurmuştu.
Hikâye edildiğine göre onu
büyük bir çuval içine koyup tekmeler altında şehit ettiler.
(Tanrı’nın rahmetine kavuşsun).
Şiir:
“ Kötülük yapınca akıbetinden
kork, Çünkü tabiatta hiçbir şey cezasız kalmaz”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Açlığa, oruca
alışmazsak çok zorluk çekeceğimizi öğrendik.
2.
Yemek ve rahata
alışılmamalıyız, bir gün elden giderse çok zahmet çekeceğimizi öğrendik.
3.
Açlığa alışmazsan
dilencilik yapabileceğimizi öğrendik.
4.
Bir dilim ekmeğin
nice paradan, inciden, gümüşten daha değerli olduğunu öğrendik.
5.
Yeterli olanın
üstünde mal ve para biriktiriyorsan büyüklenme hastalığına yakalanacağımızı
öğrendi.
6.
Tanrı’nın
nimetlerine nankörlük edersek Tanrı’nın bu nimetleri elimizden alıp aşağılık
duruma getireceğini öğrendik.
7.
Yenileceğimizi
anladığımız zaman malını paranı vererek canımızı kurtarmamız gerektiğini
öğrendik.
8.
Canımız tehlikede
ise aman dileyerek kurtarmamız gerektiğini öğrendik.
9.
Birçok hatayı
birbiri üstüne yaparsak hayatımızı kaybedeceğimizi öğrendik.
10.
Velilerin
uyarmasını, korkutmasını, öğüdünü ciddiye almamız gerektiğini öğrendik.
11.
Kötülüğün
muhakkak karşılığında ceza göreceğimizi öğrendik.
İşte böyle yaren,
Akıllı ol.
Aklını kullan.
Öğütleri ciddiye al ki başına
böyle bir felaket gelmesin.
Şükretmekten bir an olsun el
çekme.
Nimet gidince değerini
bileceğin için, nimetin elinde iken aç durarak ve oruç tutarak mahrumiyetin ne
demek olduğuna anlamalısın ve sahip olduklarına bilinçli bir şekilde
şükretmelisin.
Allah bizi şükredenlerden
eylesin.
Âmin.*
RAVLİ