11 Kasım 2012 Pazar

HİZMETKÂRLAR VE EV

Bir zamanlar, büyük bir evi olan, zeki ve iyi niyetli bir adam varmış.
Yaşamı boyunca, hep uzun süreler evinden uzakta kalmış.

Böyle zamanlarda da, evi hizmetkârların sorumluluğuna bırakmış.
Bu insanların özelliklerinden biri, ÇOK UNUTKAN olmalarıymış.

Zaman, zaman, neden o evde olduklarını unutuyorlarmış; bu yüzden aynı işleri tekrar, tekrar yapıyorlarmış.

Diğer zamanlarda ise, normalde kendilerine verilen işleri, olması gerekenden farklı bir şekilde yapmalarını gerektiğini düşünüyorlarmış.

Bunun sebebi, İŞLERİN SIRASINI KAÇIRMIŞ olmalarıymış.

Bir keresinde, yine ev sahibi uzun süre gittiği bir zamanda, aslında evin sahibi olduklarını düşünen yeni bir nesil hizmetkârlar gurubu peydahlanmış.

Onlar sınırlı dünyalarıyla sınırlı kapasiteye sahip olduklarından, çelişkili bir durumda olduklarını düşünmüşler.

Örneğin bazen evi satmak isterlermiş, ama hiç alıcı bulamazlarmış.
Çünkü nasıl yapılacağını bilmezlermiş.

Bazense, insanlar evi satın almak için gelir ve şartları öğrenmek istediklerini söylermiş, ama o zamanda şartları bilmedikleri için, hizmetkârların bu insanların deli olduklarını düşünür, gerçek alıcı olmadıklarına inanırlarmış.

Çelişkili ifadeler, evde araştırmaya gelenlerin bunlarda evi satmak sorumluluğu olmadığını gösteriyormuş.

Evi döndürmek için talimatlar, ev sahibinin dairesine bırakılırmış.
Böylece hafızaları tazelenirmiş.

Ama ilk nesilden sonra, bu daireler öyle dokunulmaz bir hal almış ki, kimse oralara girmeye izinli değilmiş ve anlaşılmaz birer sır oldukları düşünülmüş.

Hatta bazıları, kapıları görseler bile, böyle daireler bile olmadığı sonucuna varmış, dekorasyon diye tanımlanmış.

Evin kontrolünü almayan, verdikleri söze sadık da kalmayan hizmetkârların durumu böyleymiş.

                                   ***
 MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ.
IDRIES SHAH.
ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009
BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
 (Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)                                                    

                                   ***
Yaren,
Burada anlatılan BEZM-İ ELEST (sohbet meclisinde ) anlamındaki
“ Ben sizin Rabbiniz değil miyim?

Sorusuna EVET diye bütün insanlar cevap verdi.

Ancak bu dünyadaki yaşayan insanlar bu verdiği sözü unuttular.
Kulluk denen sevgi ile bağlanıp hizmet etmeyi unuttular.

Kendilerine verilen İslam’ın şartlarını yaptılar.

Ama bu şartları olması gerekenden farklı bir şekilde yapmaya başladılar.

Yani işleri sırasıyla yapmadıklarından, o meclise gitme yollarını kaçırıp, aynı şeyleri tekrarlayıp oldukları yerde tekrar edip durmaya başladılar.

Her bu işi en iyi ben biliyorum diyenler çoğalınca, bunlardan bir şeyler görüp öğrenenler bu kadar çelişkili açıklamalar karşısında ne yapacaklarını bilemez olmuşlar.

Gerçekten İslam’ı öğrenmek isteyenlere deli deyip bu isteklileri kaçırdılar.

Anlatanlar bazı etiketlere sahip fakat aslın özünü kendileri anlamadıkları için, dedikleri doğru olmasına rağmen yeterli ve tam olmadığından kimsenin kalbine hitap etmiyor.

İnananları kalıba soktular.

Sonra gelenler kendinin sahip olduğu etiketi kullanıp, aslında âlim olmayanlar, dinin kurallarını tabu haline getirip dokunulmaz, tartışılmaz hale getirdiler.

Kendilerinden başkasının bilemeyeceğini, bunların sır olduğunu, bu işlere kendisinden başkasının girmeye izin verilmediği imajını yarattılar.

Maneviyata açılan kapılara başka anlam ve isimler vererek bu kapılardan gökyüzüne gitmeyi engellediler.

Yaren, hizmetkâr ve ev üzerinden anlatılan bu günkü yol kesicilerin durumudur.

Sen bilinçli olarak ilk kaynağa gitmeye çalış. Bu yolda köşe başlarını tutmuş çok yol kesici vardır.

HUZURA (Allah’ın huzuruna) dünyada iken çıkmaya çalış.
Bezm-i elest’te verdiğin sözümüzü hatırlayarak yola düş.

Hazreti Mevlana bu yolu sana gösterecektir.
Bilen birinin kılavuzluğunda gitmelisin.

Huzura çıkmak için neler yapmamız gerektiğini öğrenip uygulamamız gerekir.

Allah’ın sevdiğini seversen sevilirsin.
Bizim yolumuz sevgi ile bağlanarak hizmet etmekle olur.

Olanların farkına vararak çıkar girdabından kendini kurtarmalısın.
İnşallah huzura alınanlardan oluruz.
Âmin.

RAVLİ

Popüler Yayınlar