10 Kasım 2012 Cumartesi

BAHA VELED VE SÖZ

Bir gün kamuya verdiği derste, kelam (söz) konusu sırasında Celaleddin-i- Hasiri itirazda bulundu.

Baha Veled asasını kaldırarak onun üzerine atıldı ve

“ Ey ilm-i kal’e (Medresede öğrenilen ilime) saplanmış herif! Sopa isyan edenedir.

İnci ile çakıl taşları arasında ne büyük fark vardır.

Eğer okuduğun bu kitaplarla gururlanıyor ve bunlardan aldığın bilgilerin kuvvetiyle her tarafa saldırıyorsan, şunu bil ki:

 Bunların hiçbiri kalmaz, hepsi yokluğa karışır ve hepsinin izi kaybolur.

Hangi kitapların sahifesinden bahsedecek ve ders vereceksin?

Gönül yaprağından bir sayfa ezber etmeğe gayret et ki ondaki mana ebediyete kadar senin ruhunla bağdaşsın ve hiçbir suretle hatırından gitmesin.

Öldükten sonra senin elini tutan, aşk ilmidir nasıl ki buyurmuşlardır:

Ey fakih (Din, şeriat üstadı), sen Tanrı için aşk bilgisini öğren,

Çünkü ölümden sonra helal, haram ve vacip kalmaz.

                                       ***

ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***

Yaren,

Birçok şey öğrendin diyelim.

Çok değerli şeyler öğrendim diyelim.

Öğrendiğin şeyleri de herkesle paylaşıp fayda elde ettin, kazandın, bilinir oldun diyelim.

Ama yaren bunlar seninle beraber ahrete gitmez ki!

 Senin bu ilimlerden sonra aşk ilmini öğrenmen gerekir.

Aşk ilmin ölümden sonra senin elinden tutarak güzelliklere, Tanrı katına götürecektir.

Senin ruhunda Tanrı aşkı görenler sana engel olamaz, yol verir yardımcı olurlar.

Gönlünden isteyişin hemen olur.

Tanrı Peygamberimize Habibim (sevgilim) diye hitap etti.

Peygamberimiz de Miraç’ta bana ne verirsen ümmetime de ver dedi.
Tanrı bunu kabul etti.

Yaren, Peygamberimizin şefaati (aracı olması) budur.
Bize hazinelerin kapısını açtırdı.

Müjdeleri sağlığında mübarek ağzıyla verdi.
Yaratanla yaratılan arasındaki sevgi ilişkisini iyi anla ve değerlendir.

İlmin tamam olması için ille de aşk ilmini bilmelisin.
Yaren bilmek asla yetmez yaşamalısın.

Önerilen bir felsefe değildir.
Gerçekliğin ta kendisidir.

Büyüklerimiz fazla detaya girmezler.
Her detayda manadan uzaklaşıldığını bilirler.

Mümkün olduğu kadar daha aşağıdan tarif etmeye çalışıyorum.

 Baba veya annesin diyelim?
Sevdiğin evladının kusurlarını, kabahatlerini, yanlışlarını nasıl affedersin?

Verdiği zararları nasıl kapatırsın?
Elindeki imkânı nasıl onlara kullanırsın ya?

Peki, bunları sana ne yaptırır?
İşte bu soruya sevgi ve aşkım yaptırıyor dersen ve böyle anlarsan seni yaratanı sevmeye, âşık olmaya doğru yönlenirsin.

İşin aslı Tanrı’nın seni sevmesidir ama senin de Tanrı’yı sevmen istenir, beklenir.

Tanrı’nın sevgisini kazanmış büyüklerimizin yolunu izlersen bu daire kapanır.

Ey yaren, ayrı bir varlık gibi kendini düşünür ve davranırsan bu yolu göremezsin.

Ben ve ben merkezli davranışların sevgi ve aşk yoluna büyük bir engel olduğunu bilmelisin.

Bilmelisin ki gönlünü Tanrı aşkıyla ve Tanrı’nın sevdiği kullarıyla doldurmazsan ahret âleminde hissen pek az olur.

 İlmin kıymetli olanı aşktır.
Ama aşka ulaşmak da uzunca zorlu bir yoldur.

 Sende bulunan bütün kuvvetleri kontrol altına alıp (cem edip) Tanrı’ya yönlendirmelisin.

Cennete kavuşmak veya cehennem azabından kurtulmak için yapacağın çalışmalardan daha kıymetlisi aşk yolunda yapacaklarındır.

Tanrı’nın benim evim dediği istekler yurdu olan gönlüne çer çöpü yerleştirme ki Tanrı’nın hoşnutsuzluğuna sebep olma.

Yüz bin türlü sevgi vardır ama hangisi bu sevgiye layıktır bir düşün?
Aşkı bilmeyen hayvan sıfatındadır.
(Yunus Emre)

Tanrı’nın varlığına inanarak ona âşık olup onda yok olanlar özlerini nura dönüştürürler.
(Yunus emre)

 Sevgin önce sana yol gösterende, sonra peygamberlere, bilahare mutlak varlık Tanrı’ya yavaş-yavaş gelişir.
(Yunus Emre)

 İnsanı ölümsüzleştiren güç içindeki aşktır.
(Yunus Emre)

Seven ve gönüller yapan, Allah’a ulaşır.
(Yunus Emre)

Aşk, dağları parça-parça eritir.
Aşk, denizleri okyanus eder.

Aşk ölü gönülleri diriltir.
Aşk, ihtiyarları diriltir.

Aşk, benliği yok eder.
Aşk ile birleşenler Tanrı’ya yakın olurlar.

Aşıkın aşkı Hak’tandır.
Aşkın yeri gönüldür.

Dil ile “aşk” demek kolaydır, Aşk ve âşık olmak zordur.
İlahi aşk başka sevgiler “Olmayan sevda” diye nitelendirilir.

Namaz kılmak, ilim tahsil etmek, cemaatle namaz kılmak ve diğer ibadetler bir “Aşkı verdiği için teşekkür etmektir”
(Yunus Emre)

Daha sayısız anlatırsın ama Mevlana Hazretlerinin “ Aşkı ancak aşk anlatır” dediğini bir daha hatırlayalım.

                      *

RAVLİ

Popüler Yayınlar