10 Kasım 2012 Cumartesi

BAHA VELED VE SARHOŞLUK

Sultan Veled (Mevlana’nın oğlu) günün birinde şöyle anlattı:

 Fıkıh ilmini Baha Veledin yanında öğrenmekle meşgul olan Fakih Ahmet (Tanrı rahmet etsin), saf yürekli bir Türk’tü.

 
Aynı zamanda Baha Velede müritti(Gönül bağı ile bağlıydı).
Baha Veledin nazarı ile (bakışı) feyzi (bolluğu) ile eşsiz bir bilgin oldu.
(Bir bakışla canını, kalbini, gönlünü sırlarla doldurdu)

 Kendisine öyle bir hal geldi ki, sonunda kitabı elinden attı, perişan bir hal aldı, başını alıp dağlara gitti.

(Esas kitap olan yaratanın sanatını görmek için yalnızlığa çekilmek)

Hayret ve kudret denizine daldı.
Birçok yıllar dağlarda gezip dolaştı, nefsini tamamen kontrol altına aldı.

Sonunda Veysel Karani hazretlerinin sırrı bu şanlı, şerefli fakih’te (din ve şeriat ustası) kendini gösterdi.

Bazı kimseler, onun bu halini ve divaneliğini Baha Veled’e sordular.

O da:
“Bu adam, Seyyid-i Sırdan (Sır sahibi olan efendi kişi), bizim büyük kadehlerimizden içtiği marifet şarabından ancak bir damla içmiştir” dedi.

 Bunun gibi babam (Mevlana Celaleddin) hazretleri de bir gün Ahmet Fakih’in bu sarhoşluğunun efendimiz Şemseddin-i Tebriz’inin sarhoşluk denizi yanında bir kokudan ibaret olduğunu söyledi.

Şiir:
Sen şaraptan sarhoşsun ben kokusundan,
Keykubat‘ın meclisinde kokunun da kıymeti vardır.

(Sultan Alâeddin Keykubat)

                                       ***

ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***

Ey yaren,

Hikâyeyi okuduktan sonra içselleştirirsen yani olayın doğru olduğunu ve yaşandığını tereddüt etmeden kabul edersen o ana gider ve o kişilerin mübarek ağızlarından bizzat duyarsın.

(Koku alma ve kokunun kaynağına gitmek)

Eğer bu mübarek kişilerin ağzından duymuş olursan mest olursun, kendinden geçersin.

 Bu kendinden geçişle sana sırları öğretirler aklın anlamaya çalışır ve sarhoş bir hale gelirsin.
(Kadehten şarap içmek)

Aklın başındayken bu yerlere gidemezsin, bu kişilerle görüşemezsin, bu olayın içine giremezsin.

Sarhoş olman gerekir.

Yani inanç yolundan gitmelisin, yani peşinen doğru olduğuna inanmalısın.
Aklını bu durumda devre dışı bırakmalısın.

Akıl bu gerçek bilgileri hemen sindiremez.

Zaman içinde aklın yavaş-yavaş anlamaya kavramaya, doğru olduğuna hiç şüphe duymadan inanarak bilincine (sırrına) varırsın.
(sarhoşluktan çıkıp ayılmak)

 

Böyle mübarek kişilere sevgi ve saygıyla yaklaşır bağlanırsan seni hediyesiz göndermezler.

                              *

Veysel Karani hazretlerinin sırrı şu idi:
Temiz olması ve annesine bağlılıkla hizmet etmesinden dolayı oluşan güzellikle peygamberimize inan vahileri aynı anda duyuyordu.

 İnen bu vahilerin Hazreti Muhammed’e indiğini bildiğinden yaşamı boyu bundan hiç bahsetmedi.

Peygamberimizi görmediği halde saygı ile sevgi ile gönlünden bağlandı.

Olağan üstü bu hadiseleri yaşadığı halde kendine mal etmedi.

Ama gönülden sahiplendi.

Peygamberimiz bu hali bildiğinden, ben öldükten sonra ümmetime dua etsin diye hırkasını ona gönderdi.

                           *

Şemsi Tebrizi hazretlerine Mevlana hazretlerinin gösterdiği saygıya, sevgiye, bağlılığa, aşk seviyesindeki sevgiye bakınca,

 Şemsi Tebrizi’ nin Mevlana hazretlerine gösterdiği saygıya, sevgiye, bağlılığa, aşk seviyesindeki sevgiye bakınca.

 Anlıyoruz ki sırlar denizine sahip iki ulu birbirinin eksikliklerini tamamlamaya çalıştılar.

 Düşün ey yaren Allah’ın denizini.
Allah’a nazaran da bu sır denizi dediğimiz bir damladır.

Allah, bize kolay nasip eder inşallah.

                          *

RAVLİ

Popüler Yayınlar