“Ey pirliğe layık pir, Münkir
ve Nekir’le halin ne oldu?” diye sordu.
Beyazıt, dedi ki:” O iki ünlü
melek gelince bu yoksuldan rabbini sordular”
Dedim ki: “Bu soru, ne sizin
için bir yüceliktir, ne benim için,
Çünkü Tanrım, ancak odur
desem bu söz, benim sözümden ibaret kalır.
Fakat buradan Tanrı tapısına
varır da hali ondan sorarsanız doğrusu belli olur.
Eğer bana kulum derse işte iş
burada…
O vakit Tanrı’ya ünlü bir kul
olmuş olurum.
Yoksa…
Beni kullarından saymazsa
kendi kaydıma düşerim, onun tarafından terk edilir, giderim!
Birisiyle bağdaşmak kolay
değildir.
Hadi, ben ona rabbim diyeyim…
Ne fayda!
Onun kulluk bağına
bağlanmadıktan sonra efendiliğinden nasıl dem vururum?
Onun efendiliğini tasdik
ediyorum, başım önümde…
Fakat asıl onun bana kulum
demesi lazım.
Eğer sevda, senden olursa
sen, onun aşkına tam layık olursun.
Ama sevda, senden olursa bil
ki sevgi, ancak sana layıktır, kendinden kendinedir.
Eğer o sana ateş salarsa
alevlenir, neşeden bir ateş kesilebilirsin.
Ey hakikatten haberi olmayan,
iş ondadır, bunda değil!
Her hünersiz kişi, ondan
nasıl haberdar olabilir?
***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i
ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren
Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde
bulundurmanı önemle öneririm)
***
Kabir hayatının başlangıcında
Münkir, Nekir melekleri kabirde seni sorgulamaya gelecekler,
Rabbin kim?
Dinin nedir?
Peygamberin kimdir?
Diye soracaklar.
Alınan cevaba ve yaşam boyu
kayıtlarını tutan Kâtiben meleklerinden de defterin alınarak kıyamete kadar
kalacağın ruhlar âlemindeki (Berzah) yerine götürüleceksin.
Dünyada yaptıklarına göre
ruhlar âlemindeki topluluğun içine konacaksın.
İnsani ahlaka sahip işler
yaptıysan insanların yanına,
Müminsen müminlerin yanına ruhun
konacak.
Dünyada hayvani ahlaka göre
yaşadıysan:
Kibirli huydaysan kaplanların
yanına,
Saldırgan huyluysan
aslanların yanına,
Kıskançlık yaptıysan
kurtların yanına,
Öfke ve kızgın huylu isen
köpeklerin yanına,
Hilekâr huyluysan tilkilerin
yanına,
Aldatan huyluysan tavşanların
yanına,
Kadına şehvetin çoksa
eşeklerin yanına,
Kadının arkasına şehvetin varsa
domuzların yanına,
Kadın kadına şehvetin varsa
koyunların yanına,
Obur huyluysan ineklerin
yanına,
Doymazlık huyluysan
karıncaların yanına,
Cimri huylu isen farelerin
yanına,
Kin güden huyluysan develerin
yanına,
Zevk peşinde koşan huyluysan
kırmızı develerin yanına,
Düşmanlık yapan huyda isen
yılanların yanına,
İnciten huyluysan akbabaların
yanına,
Kuruntulu huylu isen sarı
arıların yanına kıyamete kadar kalacak şekilde konacaksın.
Dünya yaşamında insani ruhu
öne çıkarıp baş tacı yapan helal ve temiz yaşamış, Tanrı’ya inanmış kimseler
sevinç içinde kıyametin kopma zamanına kadar bekleyecekler hatta ne çabuk oldu
kıyamet diye hayret edecekler.
Hayvan ruh ile yaşamını
yaşamışlar sıkıntı içinde bir an önce kıyamet kopsun da bu durumdan kurtulalım
diye sabırsızlık içinde bekleyecekler.
*
Hesap vermekten korkanlar:
Yukarıdaki başına gelecekleri
bilenler inanıp ama inancın gereklerini yapmayanlar, hazırlık yapmayanlar
kendilerini kurtarmak için tekâmül, olgunlaşma piramidi, ruh göçü gibi felsefi
(aklın duygu sonrası his boyutunda ürettiği) birtakım kaçma yolları ararlar.
Tanrı benzer yaratır ama aynı
yaratmaz.
Hesaptan kurtuluş istiyorsan
bu dünyada Tanrı ölçülerine göre kendin kendini hesaba çek.
*
Beyazıt benim dediğim önemli
değil diyor, önemli olan kabul edenin sözü ve davranışıdır.
Seviyorum, beğeniyorum gibi
yüce laflar etsen bile eksikliğini bilemediğin için kendini tam ve iyi yaptım
sanırsın ki bu laflar sadece sende kalır.
Beğenilmek için önce
bağdaşman lazım.
Bağdaşmak anlaşmaktır,
uzlaşmaktır, uyuşmaktır.
Kabul görmesi için başka
işler yapmak gerekir, beğenilmek, takdir edilmek hem de yüce Tanrı’dan o kadar
kolay değildir.
*
Aşağıdan yukarı baktıysan bir
de yukarıdan aşağıya bak bakalım aynı görüşün olacak mı?
*
Yukarıdan aşağı baktıysan bir
de aşağıdan yukarıya bak bakalım aynı mı?
*
Yeni edindiğin bir bilgiyi
neden hemen doğru kabul ediyorsun, aklın yok mu?
Geneli içinde bu bilgiyi
değerlendir de öyle kabul et.
Aklın çer çöp dediğimiz her
maksatlı bilgi diye sana sunduklarını ayrıştır da öyle kabul et.
*
Kaynak ne kadar temiz ve
tarafsız ise ve kaynağına yakın ise o zaman bu bilgiye itibar et.
Önyargılı ve taraf olarak yaklaşımın
olursa sadece kendi yanlış bilgini onaylıyorsa kabul edersin, gerisini değersiz
kılarsın.
*
Kulluk sevgiyle bağlanmak ve
hizmet gerektirir.
Sonrası da kabul edilip
edilmediğidir.
***
Yaren bilinmeyen âlemden sana
sunduğumuz bilgilerin doğru olup olmadığını uykuya geçmeden önce Tanrı’dan bu
âlemi görmek için izin iste.
En uygunu sürekli Fatiha
okuyarak uykuya dalmaktır.
Sabah kalkınca hatırlamakta
zorlanacağın birçok şeyler gördüğünü anlarsın, gönlün kabul eder ama
anlatamazsın.
*
Bir şeyi elde etmek için hak
kazanmalısın.
Gereğini gerektiği gibi
yaptıktan sonra bekleyiş içine girebilirsin.
Görünmeyen âlem, her
isteyenin bilgisine sunulmaz, korunmuştur.
Ancak tanımak için izin
verilmiştir.
*
Tanrı seni ister de içine bir
ateş düşürürse Tanrı’nın sanatını öğrenme isteğin sevgiyle başlar ve seni neşe
içinde kendine yaklaştırır.
*
Hakikat peşinde olmayan,
bilgili desinler diye sağdan soldan bilgi parçaları toplar, fakat bir işe
yaramaz.
Bu sunduğumuz ne felsefe ne
de hoş sohbet konusu.
Bu bir uzun yoldur.
Özeleştiri yapamayan çabuk bu
yoldan kaçar.
Sağlam kişi veya kendini
sağlamlaştıracaklar bu yolda mesafe alır.
(Her şeyin doğrusunu Allah
bilir)
RAVLİ