9 Kasım 2012 Cuma

AŞK VE BİLGİ

Mısırda ünlü bir padişah vardı…
Bir müflis (parasız-züğürt) bu padişaha âşık oldu.

Padişah, bunu duyunca yol azıtmış aşıkı çağırdı da
Dedi ki:

” Bir padişaha nasıl oldu da âşık oldun?
Şimdi iki işten birini seç.

Sana, başına gelecek şeyi birden söyleyivereyim;
Başının kesilmesini mi istersin, buradan defolup gitmeyi mi?

Ya bu şehri, bu ülkeyi bırakır, başını alır gidersin…
Yahut da aşkımda başında olarak bu dünyayı terk edersin!”

O adam, gerçek âşık olmadığı için bırakıp gitmeyi seçti.
O züğürt gitmeyi seçince padişah buyurdu, derhal başını kestiler, bedeninden ayırdılar.

Bir perdeci (sekreter), onun suçu yoktu padişahım;
Neden vurdurdun boynunu dedi.

Padişah dedi ki: 
“ Çünkü o gerçek bir âşık değildi…

Bizim aşkımızda sadık değil o.
Eğer hakikaten âşık olsaydı, hakikaten aşk eri bulunsaydı burada başının kesilmesini kabul ederdi.

Başı sevgiliden daha iyi olan adamın aşk davasına kalkışması ayıptır, günahtır!


Eğer benden başının kesilmesini isteseydi padişahı ülkesinden kaldırır, adeta kendisi padişah olurdu.

Huzurunda beline hizmet kemerini kuşanır, âlemin padişahı olduğum halde onun yoksulu (hizmetçisi) kesilirdim.

Fakat aşkta kuru bir davası vardı yalnız…
Onun derdine başının kesilmesi devadır (İlaç) ancak!

Kim bana âşık olur da sonra baş kaygısına düşerse kuru davacıdır, eteği bulaşıktır o adamın “

                                                *
Bu hikayeyi, her nursuz pirsiz (Yol gösteren yaşlı bilge) kişi, onun aşkına dair yalan davalara kalkışmasın diye söyledim.

“ Mademki aşk yoluna bilgisizlikle geldin, bu işe ehil değilsin;
Gecen hayırlı olsun!
(Karanlıklarda veya uykuda hayırla kal)
                                                       *

MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E.B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                                          ***

Yaren,

Aşk imkânlarını değil, kendisini sevmektir.
Aşk içten ilgiyi, anlayışı, tepki vermeyi, dürüstlüğü ve zevk alabilmeyi içerir.

Sevgi sahip olma duygusuyla yapıldığı zaman yanlıştır,
Sevilen kişinin yok edilmesine neden olur.

Sevgi doğru geliştiği zaman ve tamamlanmasına yaklaşıldığında his dünyası devreye girer.

His dünyası ani coşku ve kararların uygulandığı alandır.
His dünyasındaki kişi en zayıf durumunu yaşar.

Kalbinden ve meleklerden haber geldiği gibi İblisten de haber gelir.
Tuzakların çok olduğu, karar vermede vidanın ve aklın tereddüt ettiği, aklının karıştığı dalgalı bir denizin desin demektir.

Din esaslarını önemser ve uygularsan sağ salim yoluna devam edersin..
Kişisel çözüm yollarına girersen gerisin geriye dönersin.

Aşkı hiç tanımadan gerisin geriye dönmek, nefsinin isteklerine boyun eğdiğin dendir.

Âşıklarda ölüm korkusu yoktur, ellerindekileri yitirmeye aldırış bile etmezler.
Aşk gönül vermek, candan sevmektir.

Kişiyi bütün huylarıyla sevmektir, olduğu gibi kabul etmektir.
Tanrının aşkı kendinedir.

Seni sevmesini bekleme.
Senin ona aşkın varsa ancak onda yok olmadır.

Başka seni sevmesi için yol arama.
Aşk yolu basamak basamaktır.               

Aşağıda olan âşık, yukarıdaki aşığa secde eder.
Su suyla, akıl akılla, sevgi de sevgiyle çoğalır.

Yaren daha da açık konuşursak Tanrı imkânlarına sahip olayım, istediğim gibi kullanayım diye seviyorum diyemezsin.
Bu isteğine yol yok.

Tanrı imkânlarını kullanmak için Tanrı’yı seviyorum diyorsan bu bir iddiadır.
Tanrı bunun doğruluğunu belalarla imtihan eder.

Hadisi şerifte açıkça söylenmiştir. Mealen:
Peygamberimize biri gelip dedi ki:”Allah’ı çok seviyorum”

Peygamberimiz cevap verdi: “Belaya hazır ol”
O kişi peygambere dedi ki:” Seni çok seviyorum”

Peygamberimiz cevap verdi: “ Fakirliğe hazır ol”

                                              *

Çoğalmak ve bir düzene girmek istiyorsan, canla başla bir yaşlı bilge ara (Pir).
Onun gölgesinde eminliğe ve esenliğe ulaş.

Pir yol gösteren ve kendisine uyulan akıllı kişidir.
Akıllı önem sırasına kor, en önemliyi öğrenir ve yapar.


Tanrı her şeyden önce Akl-ı Küll’ü (bütün aklı) yarattı ve üç marifet verildi.

1.   Rabbini tanımak

2.   Nefsini tanımak.

3.   Mevla’ya muhtaç olduğunu bilmek.(Divan-ı Kebir)

Yani yaren, istediğinin ne olduğunu, nasıl bir yol alacağını, hangi kurallara uyacağını, muhtemel nelerle karşılaşacağını, nasıl bir sonuç alacağını öğrendikten ve bunların çalışmasını yapabileceğini, sıkıntılarına katlanabileceğini kabul ettikten ve karar verdikten sonra iddia et.

Cahilce, bilgisizce, kılavuzsuz iddian kuru bir laftan ileri gitmez.
Ama o söz ağzından çıktığı için, sen unutsan bile sorumlu tutulursun.

                                                            *

Özel.

Çocukla alışverişe gitmeden önce ne yapmalısın?
Neleri ve ne kadar alacağını konuştuktan sonra,

Çocuk yanlış yaptığında ne demelidir?
Sen değil, yaptığın şu iş yanlış demelisin.

Çocuğun ret edişi önemsenmeli midir?
Evet.

Önemsemezsen gittikçe tırmanan ve çoğalan ret edişlere sebep olur.
İlk tepki alışık olmadığı ortamı ret ediştir.

Dikkatsiz, dikkati dağınık çocuk için öncelikle ne yapmalıyız?
Neye önem vereceğini baştan söyleyerek,

Konuşulmayan ama dikkat çekici davranışlar nasıl değerlendirilmelidir?
Uyarıları önem derecesine göre söze çevirerek tepki alınarak değerlendirilir.

Geçmişten üzüntü, gelecekten kaygı duyup üzülmeli miyiz?
Hayır.

Geçmişten ders almalıyız, gelecek için umut beslemeliyiz.
                                                              *
 RAVLİ

Popüler Yayınlar