9 Kasım 2012 Cuma

AŞK OYUNUNU GÖR SANATINI SEYRET

Parasızın biri, Eyaz’a (Gazneli Sultan Mahmut'un vezirine) âşık oldu.
Bu söz, halkın ağzına düştü, bütün meclislere yayıldı.

Eyaz, ata bindi de yola çıktı mı o yoksul da yayan yapıldak ardına düşer, koşar dururdu!

O miskler kokan güzel, meydana girdi mi yoksul adam, yalnız meydanda yuvarlanan topa bakardı.
(Eyaz’ın yaptıklarına bakar, başka bir şeye bakmazdı)

Nihayet bunu sultan Mahmut’a anlattılar, o yoksulun Eyaz’a âşık olduğunu söylediler.

Ertesi günü Eyaz, meydana çıktı.
O dünya işlerini önemsemeyen kalender bu yoksul da aşkla, şevkle ardına düştü, koşmaya başladı.

Gözü Eyaz’ın çeldiği toptaydı.
Sanki o da çevgen yemiş bir toptu!
(Çevgen: golf sopası benzeri)(İradesini tamamen sevdiğine vermiş bir halde)

Padişah gizlice ona baktı.
Canının üzülmüş, yüzünün saman gibi sapsarı kesilmiş olduğunu gördü.

Tapısına çağırıp dedi ki: 
A yoksul, padişahla beraber olmak mı istiyorsun sen?

Kalender şöyle cevap verdi: 
İster yoksul olayım, ister olmayayım; aşk oyununda senden aşağı değilim ya!

Aşk, hakikatte parasız yapılandır;  birikim gerektirmez.
Aşk, parasızlıkla zevk bulur, lezzetlenir…

Şüphe yok ki aşk, parasıza layıktır.
(Arada para olunca satın alma, sahip olma zevkinde kalır, aşk boyutuna geçemez)

Sen, cihana hükmetmedesin, sonra da aşka girişiyorsun.
Hâlbuki aşka benim gibi yanan bir gönül sahibi gerek!

Senin malın, mülkün, ancak buluşma elbisesidir.
Hele bir nefesçik derde düş, ayrılığa sabret bakalım!

Buluşmak için bu kadar mala mülke, düzene, tedarike ne lüzum var?
Eğer aşk eri isen AYRILIĞA DÜŞ, AYAĞINI DİRE de seni göreyim!
(Derde düş: Sevdiğinden dolayı duygusal acı çekmek)
(Ayak diremek: Zorluklar karşısında kararlılığı devam ettirmek)

Padişah dedi ki: 
Ey varlıktan haberi olmayan, neden boyuna topa bakmaktasın?
(Olan olaylara bakıyorsun)

Kalender dedi ki: 
Ben de onun gibi başı dönmüşün biriyim de ondan.

O bana benzer, ben ona benzerim.
Adeta birbirimize karışmışız biz!

Benim değerimi o bilir, onun değerini de ben bilirim.
İkimiz de sersem bir halde yerlere düşmüşüz.

Tensiz başsız, canla yuvarlanıp durmaktayız!
O benim halimden haberdardır, ben onun halinden.

Onun derdinden bahseder, beraberce dertleşiriz!
Fakat o topun devleti, benden artık.

Çünkü arada bir onun atının nalını öpebiliyorum!
Ben de top gibi başsız ayaksızım ama ben, o toptan da daha perişan bir haldeyim.
(Başsız, ayaksız: Tamamen hareketlerde teslim olma hali)

Çevgen, topun bedenine vurmada, hâlbuki sevgilinin çevgeni, bu aşığın gönlüne deymede!

Top, birçok çevgen yiyor ama ardından da Eyaz koşmada bari!
Ben, ondan da çok çevgen yiyorum ama o benim ardımdan gelmiyor, ben onun peşinden koşuyorum!

Top, zaman-zaman onun tapısına varmada, önüne düşmede.
Hâlbuki ben öyle bir yoksulum ki boyuna ondan uzak düşmedeyim!

Nihayet, o, sevgilinin tapısına varınca vuslatıyla bir neşeye kavuşmada.
Bense buluşmadan bir koku bile ummuyorum.
(Beraber olmaktan başka isteğim yok)

Top vurucusuna erişiyor; ödülünü alıyor!”
Padişah dedi ki: 
Ey yoksul, benim huzurumda parasızlık davasına kalkıştın.

Yalan söylemiyorsan parasız olduğuna şahidin var mı?
Adam dedi ki: 
Canım, bedenimdeyken parasız değilim.

Parasızlık davasına kalkıştım ama bu meclisin eri değilim ben!
Fakat aşkta can feda ettim mi iş biter.
Parasızın nişanı, can vermededir.

Ey Mahmut, sen de aşıkım diyorsun, nerede bu davanın delili.
Canını feda et de göreyim.
Yoksa aşk davasına girişme!

Bu sözü söyler söylemez ruhunu teslim etti, âlemden gitti.
Ansızın sevgilinin yüzüne bakarak canını veriverdi!

O kalender, toprak üstünde can verince Sultan Mahmut derde düştü;
Gözüne cihan kapkara kesildi.

Sence canla başla oynamak, önemsiz bir şeyse gel de bizzat oyunu gör, sanatı seyret!

Sana bir an “GEL, GİR” derlerse, bu yoldaki boş lafları duymazsın.
                                        *

MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                         *
İşte böyle yaren,

Aşk candan sevmedir.
Birbirini seven canlar arasına mal, para giremez, girerse zaten aşk olmaz.

İlişkinin beklentilere ve edilecek kara göre olamaz.
Burada şuna dikkat etmelisin:

Sevgi ile alışkanlıklar birbirine karıştırılır.
Alışkanlık haline getirilmiş bir davranıştan vazgeçmek zordur.

Âşık olduğundan vazgeçmek zordur hatta imkânsızdır.
İkisinde de olan zorluktan dolayı aynı olarak düşünmemelisin.

Alışkanlıkta; alışık olduğunu hayatında tutmak için imkânlarını vererek tutarsın.

Aşkta senin vereceğin en aziz olan canındır, canını verirsin.
Aşkta can vardır, canın oyunu vardır.

Başka söz ve davranış araya giremez.
Bu sanatı herkes kendince bir tarif ve açıklama yapar bunlar boş laflardır.

Aşk can ile yapılır.
Ancak âşık olan yaşar.

Âşık “gel, gir” sözünün dışında başka bir söz istemez beklemez, başka sözleri duymaz.

Özetle aşkta satın alma ve alınmak yoktur.
Sadece canını sevgiliye vermek vardır.

                                        ***

                                       ÖZEL

Kim bana ne yapar diye düşünmek doğru mudur?
Yanlıştır.

Hep beklenti içinde olursun.
Umduğunu vermediklerinde hüsrana uğrarsın.

Yeteneklerini, bilgini başkası üstünden hayata geçiremezsin.
Gözün hep başkalarının varlıklarında olduğundan kendi varlığını değersizleştirir önemsiz hale getirirsin.

Sonunda şikâyetçi biri olursun.

                                          *
Ben ne yaparım diye düşünmek doğru mudur?
Evet.

Bilgini ve yeteneklerini amaçlarına göre olanaklarını kullanarak verimli sonuçlar elde edersin.

Çevrenden beklentin olmadığı için hüsrana uğramazsın.
Sözlerinde gizli isteme kalktığından herkesle rahat iletişim kurarsın.

Sahip olduklarını hayatın içinde kullanarak yararlanırsın.
Sonunda şükreden biri olursun.

                                           *
Heyecan için sınır konulmalı mıdır?
Evet.

Heyecan dengeyi bozar.
Devamlı dengeli ve özgüven dolu bir yapıda kalmaya özen göstermelisin.

                                            *
Ruhundan sevgi dünyasına açılan kapı var mıdır?
Evet.

Bedeninin nasıl gıda ile doymaya ihtiyacı varsa ruhunun da sevgiyle doymaya ihtiyacı vardır.

Arayış içinde olan bu kapıyı görür ve devamlı açık olduğunu bilir.

Kimi de bu kapıyı bulur ama içeri girmez de kapı dışında kalarak herkese küfretmeyi sever.

Aklı olan sevgi kapısından girer de hiç dışarı çıkmaz.

                                             *
Birini görünce neden farklı düşüncelere dalarız da sahte gülücüklerle geçip gideriz?

Aslında kendi zihninde oluşturduklarınla farklılıklar çıkmazına girersin.
Karşındaki kişiye olduğundan farklı değerler yüklediğinden çelişkilere girersin.

Bu konunun uğraşılmaya değer olmadığını düşünerek gülümser geçer gidersin.

                                             *
Çok yoruluyorsun neden?

Yorgunluk ayarlaması yapamıyorsun demektir.
Enerjinin negatif enerjide olduğunun farkında olmadan çalışıyorsun demektir.

Derhal derin-derin nefes al önce rahatla.

Her cinsin kendi özelliği olduğunu ve bu özelliğe göre davranman gerektiğini kendine bir daha söyle.

İhtiyaç dışı olanları isteklerinden ayır.
Besmeleni çek Tanrı yardımını al.

Sevinçle ne işlerin üstünden geldiğine kendin bile kendine hayret edersin.

                                             *

RAVLİ

Popüler Yayınlar