Mevlana o günü sonsuz
inayetler (bağışlar) buyurarak hayli güzel şeyler söyledi ve şu hikâyeyi
anlattı:
Bir gün Seyidimiz Mustafa’yı
Mücteba (seçilmiş) (Tanrı’nın selamı onun üzerine olsun) bir yolda gidiyordu.
Birdenbire bir kemik gördü,
onu mübarek eliyle alıp toprağa gömüp gitti.
Başka bir kemik daha gördü.
O kemiğin üzerine akrep
oturmuş, ona eziyet ediyordu.
Peygamber, bu kemiğe baktı ve
onu gömmeden geçip gitti.
Sahabeden biri o hali
Peygamberden sordu.
Peygamber “ İlk gördüğümüz
kemik, daima zalimlerin zulmüne (haksızlığa ve eziyete) uğrayan bir mazlumdu.
Acıdım, onu toprağa gömdüm.
Bu öteki kemik ise, halkı hiç
gözetmeyen ve daima zulümde bulunan bir zalimindi.
Yüce Tanrı, onun zulmünün
zulmetinden bir akrep yaratmıştır ki kıyamete kadar ona eziyet etsin.
Onu gömmem için emir
verilmedi.
Bende onu öylece bırakıp
geçtim ki basar sahipleri (hakikati gören göz) gözlerinden gözyaşı dökerek
ibret (ders) alsınlar ve günahlarından tövbe etsinler ve
(Allah daima galiptir, öç
alandır)
(Burada “öç alan” dan maksat,
kimsenin ettiğini yanına bırakmayan, mazlumların intikamını alan demektir.
(Maide suresi 95) ayetinde
buyurulan intikamdan korksunlar “ buyurdu.
ŞİİR:
“ O halde dişinle
günahsızları ısırma.
Sakınılamayan darbeyi düşün.”
“Eğer sen o zayıfı dişinle
ısırıp kan içinde bırakırsan,
Bunun cezası olarak seni bir
diş ağrısı yakalarsa ne yaparsın! “
Pervane ağlayarak dışarı
çıktı.
Mevlana’nın irşadının (doğru
yolu göstererek uyarma) şükranesi olarak bütün bilginlere fakirlere ve
arkadaşlara ihsanlarda bulundu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Peygamberimizin Tanrı emriyle
hareket ettiğini öğrendik.
Peygamberimizin Tanrı emriyle
haksızlık ve eziyete uğrayanları her iki dünyada koruduğunu öğrendik.
Haksızlık ve eziyet
yapanların kıyamete kadar eziyet çekeceğini öğrendik.
Peygamberimizin her söz ve
davranışından ders almamız gerektiğini öğrendik.
Kuvvetimizi günahsız ve
sessiz kimselere kullanmamamız gerektiğini, bunların sahibinin Tanrı olduğunu
ve Tanrı’nın intikam alıcı olduğunu öğrendik.
Bilmeden yanlış davrananların
başına gelecekleri bilip tövbe etmeleri gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Bize kemik üzerinden yaptıklarımızın
karşılığını alacağımızı anlatan ve gelecekte karşılaşacağımız uygulamaları
şimdiden önlem anmamız için açıkça uyarılıyoruz.
Doğru ve yerinde davranışlar
elbette ki beğenilir.
Benliğin etkisi altında
vereceğin her türlü kararın yanlış olacağını ve acı bir sonuçla
karşılaşacağımızı bilmemiz gerekir.
Ruh bedenimizden ayrıldıktan
sonra kıyamete kadar Berzah âleminde beklerler.
İyi, mazlum, imanlı kişilerin ruhu rahat eder ki kıyamet koptuğu zaman ne çabuk kıyamet koptu, daha yeni ölmüştük derler.
Fena, zalimlik yapmış olanlar
gördükleri eziyetten o kadar acı çekerler ki biran evvel kıyamet kopsun diye
beklerler.
*
RAVLİ