2 Aralık 2012 Pazar

MEVLANA VE HİCAZ KUMU

Kira Hatun daima:

“ Ben senelerden beri Mevlana Hazretlerine uyup arkasında bir defa namaz kılmak isterdim.

Bu saadet ve bu devlet bana müyesser (kolay) olmadı” derdi.
Bir gün sabahleyin erkenden Mevlana derin bir istiğraka (in âlemine) dalmıştı.

Sabahtan yatsı vaktine kadar medresenin damında vecit (Tanrı yüzüne bakma) ve istiğrak (iç âlemine dalma) içinde gidip geliyor, gözüne hiçbir şey görünmüyordu.

Birdenbire damın kenarına geldi, ayağını havaya kaldırarak gözden kayboldu.

Gitti.

Ben bu hal karşısında kendimden geçtim.
Sabah vaktine kadar orada kaldım.

Mevlana birdenbire başımın ucuna gelerek
 “ Namaz vaktidir, kalk namaz kılalım “ dedi.

Sarığını çıkardı, iki ucunu yere serip seccade yaptı.
Farz için niyet etti, ben de ona uydum.

Namaz bittikten sonra kalktım, Mevlana’nın ayakkabılarını düzeltmek istedim.

Birdenbire ayakkabıların içinin Hicaz kumu ile dolu olduğunu gördüm.
Mevlana Hazretleri “ Bu gördüğünü sakın kimseye söylemeyesin “ buyurdular.

Ben de o hayatta olduğu müddetçe bunu kimseye söylemedim.
Bu kumları havanda düğüp ezdim.

Gözü ağrıyanlardan her kimin gözüne tutya gibi sürdümse iyi oldu ve hangi hastanın şerbetine koydumsa şifa buldu. 

                             ***
Ariflerin Menkıbeleri Şark İslam klasikleri
Ahmet Eflaki. M.E. B. 29

                              ***
Neler öğrendik:

1.   Mevlana Hazretlerinin gönülden geçeni bildiğini öğrendik.

2.   Eşinin isteğini yerine getirdiğini öğrendik.

Anı:
Hazreti Mevlana’yı yalnız ziyarete gittiğimde gece olduğundan kapılar ziyarete açık değildi.

Ordu evinde gece temizliğimi yaparak uykuya dalınca şidetti bir şey oldu uyandım.

Ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Her şey sakin olduğundan tekrar uykuya dalarken rüya gördüm.

 Bütün, şeyhler, müritler. Büyük adamlar Mevlana Türbesine büyük bir kalabalık halinde girerken gördüm.

Bisiklete binerek türbeye gittim.
Dışarıda abdest alınan yerde abdestimi aldım.

Bitişiğindeki caminin köşesine oturarak “ Allah” diye zikretmeye başladım.

Sabah ezanına yakın bir zamana kadar ne kendimi kaybetmiş vaziyette zikir yaparak orada durdum.

Kendime geldiğim zaman türbeye dönerek “kapılar açılınca inşallah ziyarete içeri geleceğim “ dedim.

O anda kalp bölgemde sanki kulakla duymuş gibi
“ Eşinle ziyaretimize gelmen makbulümüzdür “ dendi.

Eşim Rahime Bayraşa’ya “Hazreti Mevlana seni istiyor” diye davet ettim.

O da Oğlum Leventle beraber gelerek hep beraber ziyaretle şereflendik.

Eşim Antalya’da evde Mesnevi Şerifin tozlarını alırken içinden “ Ne güzel eşim Mevlana Hazretlerini ziyaret ediyor, keşke bende orada olsaydım” diye iç geçirdiğini sonradan anlattı.

İşte böyle yaren Antalya’da bir hanımın içinden geçen özlem duygusunu duyup bana emir vermesi ve vasıtamla ziyaretin gerçekleşmesi oldu.

Yani bu anlatılanların abartı olduğunu asla sanma.
O mübareğin ayak tozunun dertlere çare olduğunu mantığın kabul etmez ama inancın kabul etmelidir.

Sadece okumakla o mübareğin manevi alanına katılıyoruz, hislenip daha da yoğunlaşırsak, benzer bir anıyla inancınız tamam olur.

                             *
RAVLİ

Popüler Yayınlar