8 Aralık 2012 Cumartesi

HU! VE ŞEMSİ TEBRİZİ 13

(M. 283) Derler ki: Sen Aydan söz aç, Utarit’ten (Merkür) bahset.
Nasıl söyleyebilirim?

Güneşin âlemde bir ay olup olmadığından haberi yoktur.
Ay da böyle bir zavallılık içindedir.
Gezegenler de.

Bu Ayı herkes görür, ona bakarlar ama Güneş ile Ay arasında ışık cihetinden hiçbir nispet yoktur.

Çünkü hiç kimse Güneş yuvarlığına bakmaz, göz buna güç yetiremez.

Semender garip bir yaratıktır.
Ateşte yanmaz ama suda boğulur.

Kurbağa, denizde boğulmaz ve sudan ona bir ziyan gelmez.
Ama ateşte yanar.

Ne ateşin yakabileceği, ne de suyun boğabileceği bir hayvan, bulunmaz bir yaratıktır.

Kuran'da "Bil ki, şüphesiz o Allah, kendisinden başka Allah olmayan Allah’tır. "
(Muhammed sûresi, 19) buyrulmuştur.

Bu ayete "Bil!" hitabı ile gelmiş bir emirdir.
Yani ilim tavsiye eder.

Yine aynı ayette, "Günahına tövbe et," hitabı da bu geçici varlıktan kurtulmak için ayrı bir emirdir.

Sonradan var olan bu vücut nasıl olur da başlangıcı olmayan âlemi görebilir?

Senin cismin daha dünküdür.
Ruhunu da bir kaç gün daha önce yaratılmış farz et.

Bunu yüz bin yıl saysan yine azdır.

Ömer (Allah ondan razı olsun), öyle bir kahraman idi ki, bir vuruşu ile aslanı geri kaçırır, onun korkusundan şarap sirke olurdu.

Birisine sordu elindeki nedir?
Sirkedir dedi.

Güneş onun omuzu üzerine düşmüştü göz ucu ile ona bakınca Güneş karardı.

Ben buna inanırım, felsefeci inanmazsa ben ne yapayım!

Bu Ömer, bir gün Hazreti Muhammed'in (S.A.) Mescidine geldi. Peygamber biriyle ağır-ağır konuşuyordu.

Ömer bu durumda Peygamberin yanına varmaya cesaret edemedi. Kendi kendine dedi ki:

Ben mademki o konuşmaya mahrem değilim, yaklaşmayayım.
Hazreti Peygamber onun düşüncesini anladı.

"Bana bilgin ve her şeyden haberi olan ulu Allah bildirdi.
(K. 66/3) gereğince,

Ya Ömer!

 Buyurdu, o arkadaşla konuştuğumuz sözleri işittim mi?
Anladın mı?

Ömer, hayır dedi.
Ey Allahın Resulü!
Ancak mübarek dudaklarınızın kımıldadığını gördüm.

Hazreti Peygamber, o halde fazla bile gördün, harflerin ağızdan çıkış durumuna göre konuştuğumuzu kıyas edebilirsin, dedi.

Ömer yüzüstü kapandı.
Ben her kimi sevdimse çok cefasını çektim dedi. (M. 284)

Ömer, Hazreti Peygamberin o uyarısını kabul etti.

                 ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Nur kaynağı olan bir Tanrı erini her gözün bakamayacağını, o erin parlaklığından dolayı ona bakmasını bilmeyen gözün kör duruma geleceğini öğrendik.

2.   Büyüklerin küçüklerin arlığıyla ilgilenmediğini öğrendik.

3.   Kişilerde nur parlaklığından dolayı çok farklılıklar olduğunu öğrendik.

4.   Zarar verilen görünen bir şeyin diğer bir varlığa zarar vermediğini ancak ona da başka bir şeyin zarar verebildiğini bunu da ilimle öğrenip anlayabileceğimizi öğrendik.

5.    Yani nur kaynağı olan insanı görme için herkesin gücü yetmeyeceğini öğrendik.

6.    Allah’ı bilmemiz bilmek için uğraşmamız ve günahlarımızın farkına vararak tövbe etmemiz böylece temizlenmemiz gerektiğini, tövbe etmemizi Tanrı’nın istediğini öğrendik.

7.   Ruhumuzun bedenimizden önce yaratıldığını sonra vücudumuza girdiğini öğrendik.

8.   Dudakların kıpırdanmasından ne söylendiğini kıyaslama yoluyla anlayabileceğimizi öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Her şeyin bir olduğunu, birden başka hiçbir şey olmadığını ilim yoluyla benliğimizden uzaklaşıp yine kendimize bakarak farkında olarak bu bilince sahip olabiliriz.

Kendimizi tanıdıkça ve anladıkça çok şeyler görebileceğimizi ve anlayabileceğimizi öğrendik.

Her gördüğümüz ne anlama geldiğini bilmek için ilim sahibi olmamız gerektiğini öğrendik.
                                        *

RAVLİ

Popüler Yayınlar