Nasıl söyleyebilirim?
Güneşin âlemde bir ay olup olmadığından haberi yoktur.
Ay da böyle bir zavallılık
içindedir. Gezegenler de.
Bu Ayı herkes görür, ona bakarlar
ama Güneş ile Ay arasında ışık cihetinden hiçbir nispet yoktur.
Çünkü hiç kimse Güneş
yuvarlığına bakmaz, göz buna güç yetiremez.
Semender garip bir yaratıktır.
Ateşte yanmaz ama suda boğulur.
Kurbağa, denizde boğulmaz ve
sudan ona bir ziyan gelmez.
Ama ateşte yanar.
Ne ateşin yakabileceği, ne de
suyun boğabileceği bir hayvan, bulunmaz bir yaratıktır.
Kuran'da "Bil ki, şüphesiz o Allah, kendisinden başka Allah olmayan
Allah’tır. "
(Muhammed sûresi, 19) buyrulmuştur.
Bu ayete "Bil!" hitabı ile gelmiş bir emirdir.
Yani ilim tavsiye eder.
Yine aynı ayette, "Günahına tövbe et," hitabı da bu geçici varlıktan
kurtulmak için ayrı bir emirdir.
Sonradan var olan bu vücut
nasıl olur da başlangıcı olmayan âlemi görebilir?
Senin cismin daha dünküdür.
Ruhunu da bir kaç gün daha
önce yaratılmış farz et.
Bunu yüz bin yıl saysan yine
azdır.
Ömer (Allah ondan razı
olsun), öyle bir kahraman idi ki, bir vuruşu ile aslanı geri kaçırır, onun
korkusundan şarap sirke olurdu.
Birisine sordu elindeki
nedir?
Sirkedir dedi.
Güneş onun omuzu üzerine
düşmüştü göz ucu ile ona bakınca Güneş karardı.
Ben buna inanırım, felsefeci
inanmazsa ben ne yapayım!
Bu Ömer, bir gün Hazreti
Muhammed'in (S.A.) Mescidine geldi. Peygamber biriyle ağır-ağır konuşuyordu.
Ömer bu durumda Peygamberin
yanına varmaya cesaret edemedi. Kendi kendine dedi ki:
Ben mademki o konuşmaya
mahrem değilim, yaklaşmayayım.
Hazreti Peygamber onun
düşüncesini anladı.
"Bana bilgin ve her şeyden haberi olan ulu Allah bildirdi."
(K. 66/3) gereğince,
Ya Ömer!
Buyurdu, o arkadaşla konuştuğumuz sözleri
işittim mi?
Anladın mı? Ömer, hayır dedi.
Ey Allahın Resulü!
Ancak mübarek dudaklarınızın kımıldadığını gördüm.
Hazreti Peygamber, o halde
fazla bile gördün, harflerin ağızdan çıkış durumuna göre konuştuğumuzu kıyas
edebilirsin, dedi.
Ömer yüzüstü kapandı.
Ben her kimi sevdimse çok
cefasını çektim dedi. (M. 284)
Ömer, Hazreti Peygamberin o
uyarısını kabul etti.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Nur kaynağı olan bir Tanrı erini her gözün
bakamayacağını, o erin parlaklığından dolayı ona bakmasını bilmeyen gözün kör
duruma geleceğini öğrendik.
2. Büyüklerin küçüklerin arlığıyla ilgilenmediğini
öğrendik.
3. Kişilerde nur parlaklığından dolayı çok farklılıklar
olduğunu öğrendik.
4. Zarar verilen görünen bir şeyin diğer bir varlığa
zarar vermediğini ancak ona da başka bir şeyin zarar verebildiğini bunu da
ilimle öğrenip anlayabileceğimizi öğrendik.
5. Yani nur
kaynağı olan insanı görme için herkesin gücü yetmeyeceğini öğrendik.
6. Allah’ı
bilmemiz bilmek için uğraşmamız ve günahlarımızın farkına vararak tövbe etmemiz
böylece temizlenmemiz gerektiğini, tövbe etmemizi Tanrı’nın istediğini
öğrendik.
7. Ruhumuzun bedenimizden önce yaratıldığını sonra
vücudumuza girdiğini öğrendik.
8. Dudakların kıpırdanmasından ne söylendiğini kıyaslama
yoluyla anlayabileceğimizi öğrendik.
Her
şeyin bir olduğunu, birden başka hiçbir şey olmadığını ilim yoluyla
benliğimizden uzaklaşıp yine kendimize bakarak farkında olarak bu bilince sahip
olabiliriz.
Kendimizi
tanıdıkça ve anladıkça çok şeyler görebileceğimizi ve anlayabileceğimizi
öğrendik.
Her gördüğümüz ne anlama geldiğini bilmek için ilim sahibi olmamız gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ