Gençliğimde gözüm ağrımıştı.
Doktorların ilaçları ile iyi
olmamış ve azmıştı.Bir gün müritlerden bir derviş babama delalet edip (yol gösterip) “ Çocuğunu Mevlana Hazretlerine götür, ondan yardım iste de gözleri iyi olsun” dedi.
Bunun üzerine babam beni alıp
Mevlana Hazretlerine götürdü.
Meğer o ulu kişinin de göz
ağrısı vardı.Benim içimden “ Kendi derdine çare bulamayan kimse, başkasınınkine nasıl çare bulur” diye geçti.
Mevlana derhal “ Hüsameddin,
gözlerini görmem için biraz daha ilerle” buyurdu.
Ben ileri koşup baş koydum.
Mevlana iki mübarek parmağı ile tükürüğünü alıp gözlerime sürdü ve
“Oğul, bıçak kendi sapını kesmez.
Fakat başka bir yerde Zülfikarlık (kahramanlık) yapar.
Tanrı’nın âdeti ve kanunu
böyledir:
Onun kulları birbirine
muhtaçtır.
(Fakat) hakikatte bütün bu
ihtiyaçlar Tanrı’yadır” dedi.
İkinci gün Yüce Tanrı’nın
izni ve Mevlana’nın inayeti ile gözlerim açıldı.
Babam bir sema tertip edip
büyükleri davet etti.
Evin bütün halkı mürit ve kul
olduk.
Bu türlü garip kerametlerden
her gün binlercesini müşahade (gözle görme) ettik.
Şimdi seksen yaşımda olduğum
halde, başka bir zahmet ve dert görmedim.
Âlemlerin rabbi olan Tanrı’ya
hamd olsun.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Hazreti Mevlana’nın ağzından
çıkan tükürüğünün başkasına yaşam boyu rahatlık veren ilaç olduğunu öğrendik.
O mübarek ağızdan çıkan
sözleri gözümüze sürme çekersek hastalıklardan kurtulacağımızı öğrendik.
Hazreti Mevlana’nın isteğini
Tanrı kendi isteği olarak kabul edip yerine getirdiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Mevlana Hazretlerinin
büyüklüğüne takılıp övgü boyutunda kalmamalıyız.
O güzel insan gibi olmaya
çalışmalıyız.
En azından taklitle
başlamalıyız.
O güzel insan yaşamının
tamamını hizmet etmeye adamış, sırlarını az akıllının bile anlayacağı kadar
açıklamıştır.
O güzel insanı seversen saygı
gösterirsen, gönülden bağlanırsan verdiği sırların ne manaya geldiğini,
yaşamını ne kadar sağlıklı ve güzel hale getirdiğini öğrenirsin, yaşarsın,
görürsün, çevren de bunu tasdik eder.
Ey yaren,
Hazineyi gösterdik gördün ama
hazine toprağa karışmıştır.
Uğraşarak altını topraktan
ayırıp kullanılır hale getirmek senin çalışmanla olur.
Her şeye, her zaman ayırım
yapmadan öncelikle hizmet ederek huyun haline getirmelisin.
Hizmet etmekle dua alırsın,
beğeni kazanırsın.
Ben enayi miyim veya of
dediğin an bizim topluluktan dışarı atılırsın.
Severek ve isteyerek hizmetle
başla.
Ücretini de Hak’tan bekle.
*
RAVLİ