Gitti, Yusuf’u zindana attırdı.
Bir köleye dedi ki:
“Hemen şimdicik Yusuf’u yık,
adamakıllı sopa vur,
Kolunu kuvvetle kaldır, indir
sopayı;
Öyle bir döv ki ta uzaktan AH
ettiğini duyayım!”
Köle, emre göre Yusuf’u
dövmeye niyetlendi ama yüzünü görünce kıyamadı.
Ve iyi kalpli köle, orada bir
pösteki bulundurduğunu gördü, sopayı ona vurmaya başladı.
Köle her sopayı indirdikçe
Yusuf, mahsustan zarı-zarı feryat etmekteydi.
Züleyha, uzaktan Yusuf’un
feryadını duydukça
“Vur; adamakıllı vur be adam”
diye bağırıyordu.
Köle dedi ki: “ Ey güneş
yüzlü Yusuf, Züleyha gelir de
Sırtında hiçbir sopa izi
bulunmadığını görür, anlarsa şüphe yok ki beni berbat eder, sıkıştırır,
bitirir!
Omzunu aç, dişini sık.
Adamakıllı sopaya dayan.
Bu sopa, sana fena tesir
edecek ama Züleyha görürse affeder hiç olmazsa!”
Yusuf, elbisesini sıyırdı,
soyundu;Yedi kat göğe bir gürültüdür düştü.
Züleyha, bu sefer Yusuf’un ah
edişini duyar duymaz, yeter dedi;
Bu seferki AH, ta içten
çıktı.
Bundan önceki ahlar
ehemmiyetsizdi.
Bu sefer ki AH, ta can
evinden yüceldi!
Bir yasta yüzlerce ağlayıcı
olsa yine dert sahibinin AHI, tesir eder.
Bir yerde yüz tane dertli,
halka kurup otursa halkanın kaşı, yine dertli olandır.
Sen de dert sahibi olmadıkça
erlerin safında er sayılmazsın.
Birisinde aşk derdi, aşk
yanışı varsa hiç sabrı, kararı mı kalır;Gece mi karar edebilir, gündüz mü?
**Kimde aşk derdi, aşk yanışı
varsa nerde gece, kararı olacak, gündüz sabrı!
Buradan oraya, orada bulunan
bir şeyi götürürsen neye yarar?
Nasıl olur da bu armağan
makbule geçer?
Orada bilgi de var, sırlar da
var;
Hele meleklerin ibadetleri
pek çok!
***Sen bir hayli can
yanışıyla gönül derdi götür.
Çünkü orada hiç kimse,
bunlardan bir nişan veremez.
********
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
*****
RAVLİ