Bir gün huzuruna bir derviş çağırmış ona şöyle demiş:
“İnsanlığın ilk zamanlarından
BU GÜNE KADAR, HİÇ
BOZULMADAN BİRİNDEN DİĞERİNE
AKTARILAN DERVİŞ YOLU, her zaman benim krallığımın yansıtmakta görevli olduğu değerler için teşvik edici bir güç olan ışığı sağlamıştır”
Derviş yanıtlamış: “Öyledir”
“Şimdi” demiş kral, “ Bu
yukarıda sözünü ettiğim gerçekleri öğrenerek aydınlanmış ve senin yüce
bilgeliğinde mümkün kıldığın gerçekleri öğrenmeye hevesli ve istekli olduğum
için, öğret bana”
“Bu bir emir mi, rica mı?”
diye sormuş derviş.
“ Sen ne çıkarırsan” demiş
kral,
“Çünkü emir olarak işini görürse, ben öğreneceğim.
Rica olarak işini görürse,
ben yine öğreneceğim.
Ve dervişin konuşmasını
beklemiş.
Dakikalar geçmiş ve sonunda
derviş düşünceli tavrından başını kaldırıp şöyle demiş:
“ BİLGİ AKTARIMI İÇİN DOĞRU
ANI BEKLEMELİSİNİZ”
Kralın kafası karışmış, ne de
olsa, eğer öğrenmek istiyorsa, o anda ona söylenmeli, anlatılmalı ya da gösterilmeliymiş.
Derviş salondan çıkmış.
Günler geçmiş. Derviş, kralın huzuruna çıkmayı sürdürmüş.
Devlet meseleleri görüşülmüş, kral mutlu ve zorlu zamanlar geçirmiş, danışmanlar tavsiyelerini sunmuşlar, hayat devam etmiş.
“ Derviş buraya her gün
geliyor” diye düşünmüş kral, her seferinde gözü, el işlemeli kaftandaki işarete
takılıyormuş” ve hala, öğrenme hakkında yaptığımız görüşmeden bahsetmedi.
Evet, saray içindeki pek çok
aktiviteye katılıyor, konuşuyor ve gülüyor; yiyor ve hiç şüphesiz uyuyor da.
Bir tür işaret mi bekliyor?
“Ama ne kadar uğraşsa da kral gizemin derinliklerine ulaşmayı başaramamış.
Sonunda bir gün, uygun bir
dalga, olasılıklar kıyısına sıçradığında, kralda bir diyalog yaşanmış.
Biri şöyle demiş:
”Sahilli
Davut, dünyadaki en iyi şarkıcıdır”
Ve kral, her ne kadar bu
ifade onu harekete geçirmiş olmasa da, bu şarkıyı dinlemek için inanılmaz bir
arzu duymuş.
“ Onu bana getirin” diye
buyurmuş.
Kraliyet görevlileri,
şarkıcının evine gitmiş, ama Davut, şarkıcıların en iyisi, şöyle karşılık
vermiş:
“Sizin bu kralınız, şarkı söylemenin neler gerektirdiği hakkında çok az şey biliyor.
Eğer sadece yüzüme bakmak istiyorsa, geleceğim.
Ama eğer şarkı söylememi
istiyorsa, doğru ruh halinde olmam için beklemek zorunda, diğer herkes gibi.
NE ZAMAN ŞARKI SÖYLENİR, NE
ZAMAN SÖYLENMEZ,
BUNU BİLMEK BENİ BİR ŞARKICI
YAPTI; BU SERSERİYİ
BAŞARIYA GÖTÜRECEK BİR
SIRDIR”
Bu mesaj krala ulaştığında,
öfke ve arzu arasında haykırmış:” Burada, bu adama, bana zorla şarkı söyletecek
tek bir insan yok mu?
Çünkü madem o kendini iyi
hissettiğinde şarkı söylüyor, ben de onu canım ne zaman dinlemek isterse,
dinlemek istiyorum”
Bunun üzerine derviş bir adım
öne çıkmış ve şöyle demiş:
“Çağımızın tavus kuşu,
benimle bu şarkıcıyı ziyarete gelin”
Saraylılar birbirini
dürtmüşler.
Bazıları, dervişin sinsi bir oyun oynadığını ve şimdi de bu
şarkıcıya şarkı söyleteceğine dair kumar oynadığını düşünmüş.
Başarırsa, kral elbette onu
ödüllendirecekmiş.
Ama sessizliklerini
korumuşlar.
Olası bir meydan okuma,
onların gözünü korkutmuş.
Tek söz söylemeden kral ayağa
kalkmış ve yoksul görünümlü bir elbise getirilmesini istemiş.
Kıyafeti üzerine
geçirip dervişle birlikte sokağa çıkmışlar.
Kısa süre sonra, kılık değiştiren kral ve rehberi, şarkıcının evine varmışlar.
Kapıya vardıklarında,
Davut seslenmiş:
“ Bu gün şarkı söylemiyorum,
gidin beni rahat bırakın”
Bunun üzerine derviş yere
oturmuş ve şarkı söylemeye başlamış.
Davut’un en beğenilen
şarkısını baştan sonuna kadar söylemiş.
Bu konuda pek uzman olmayan
kral, şarkıdan öyle etkilenmiş ki tüm dikkatini, dervişin sesindeki güzelliğe
yönelmiş.
Kral, usta şarkıcının
kalbinde şarkı söyleme arzusunu uyandırmak için, dervişin şarkıyı bilerek
yanlış notalardan okuduğunu bilmiyormuş.
“ Lütfen, lütfen, bir daha söyle” demiş kral,”ben hayatımda hiç bu kadar güzel bir melodi duymadım”
Ama o anda, Davut başlamış
söylemeye.
Daha ilk notada, derviş ve
kral, ağızları açık kalakalmışlar.
Tüm dikkatleri, notalara
çivilenmiş.
Sahil bülbülü, kusursuz
şekilde şarkı söylüyormuş.
Şarkı sona erdiğinde, kral
Davut’a cömert bir hediye göndermiş.
Dervişe de şöyle demiş:
“BİLGE İNSAN!
BÜLBÜLÜ ŞARKI
SÖYLEMEYE TEŞVİK
ETME BECERİNE HAYRAN KALDIM VE SARAYDA DANIŞMANIM OLMANI İSTERİM”
Ama derviş şöyle yanıt
vermiş:
“Majesteleri, dilediğiniz
şarkıyı, sadece
ORTADA BİR ŞARKICI VARSA, SİZ
ORADAYSANIZ VE ŞARKININ
SÖYLENMESİ İÇİN BİR TÜR KANAL
OLABİLECEK BİRİ VARSA (akış sağlayacak, doğru iletişim ve etki yapacak)
DİNLEYEBİLİRSİNİZ.
*
DERVİŞ VE ÖĞRENCİLERİYLE DE
DURUM AYNIDIR. ZAMAN,
YER,
İNSANLAR,
BECERİLER.
***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ.IDRIES SHAH. ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009
BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
(Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)
***
***
Yaren,
Besmele çekip işe başlamadan
önce, yani planlama yaparken, yani hazırlık safhasında, şu soruyu kendine sor.
Bu işi yapacağım da:
Zamanda, yerde, insanlarda, becerilerde
(ustalık),
OLGUNLUK VE UYĞUNLUK NE
ÖLÇÜDE VAR?
Buna vereceğin cevap işin
sonunun nasıl biteceğini önceden sana bildirir.
*
RAVLİ