20 Kasım 2012 Salı

YOLCU, GARİPLİK VE ZAMANDAN TASARRUF

Üç derviş bir gün ıssız bir yolda karşılaşmış.

İlkinin ada YOLCU imiş, çünkü GELENEKLERE olan bağlılığı yüzünden, hep UZUN YOLU tercih edermiş.

İkincisinin adı GARİPLİK imiş, çünkü gördüğü ya da yaptığı çoğu şey başkalarına garip gelse de, ona normal görünürmüş.

Üçüncüsü ise, ZAMANDAN TASARRUF imiş, çünkü o, her ne kadar seçtiği yollar hep en uzun olanlar olsa da, zamandan tasarruf edebileceğini düşünürmüş.

Bu üç derviş seyahat arkadaşı olmuşlar.
Ama uzun süre geçmeden yolları ayrılmış.

Çünkü yolcu, bir işaret duyduğunu söylemiş ve O YOLDAN GİTMEK İÇİN ISRARCI olmuş.

Bu yol onları, aslanların işgal ettiği harabe bir şehre götürmüş, çünkü onun duyduğu şehir, yüzlerce yıl önce yok olmuşmuş.
Aslanlar onu nerdeyse bir lokmada yutuvermişler.

Bir ya da iki gün sonra, Zamandan Tasarruf, daha kısa bir yol bulmaya karar vermiş ve o ülkeyi geçmeye çalışırken BATAKLIK KUMUNA saplanmış.

Bu tehlikeli olmayan bir bataklık kumuymuş, ancak oradan kurtulması aylar almış.

Gariplik, yoluna tek başına devam etmiş.
Kısa bir süre sonra, bir adamla tanışmış.
 
Adam ona:
“Derviş, önündeki yolda engel var.
Çünkü gece ormanın vahşi canavarları bir kervansarayın yolunu kesmiş” demiş.

“Gün içinde ne yapıyorlar?” diye sormuş Gariplik.
“Sanırım avlanıyorlar” demiş adam.

“Güzel, gündüz uyuyup, gece yoluma devam edeyim, o zaman” demiş Gariplik.

 Gün ışıdığında kervansaraya yaklaşmış ve sayısız hayvanın izine rastlamış.
Uyuyacak zaman bulmuş.

Gece karanlığında uyanmış ve hayvanların neden oraya geldiğini bulmak için saklanmış.

Kısa bir süre sonra, önce kralları, aslan ile birlikte hepsi gelmiş.
Teker, teker aslana selam vermişler ve ona, onların bildiği ama insan ırkının bilmediği öyküler anlatmışlar.

Böylece derviş saklandığı yerden, yakınlarda bir yerde, değerli taşlarla dolu Karataş Hazinelerinin bulunduğu bir mağara olduğunu öğrenmiş.

Hayvanlardan biri, o hazinenin, şafak vakti çıkardığı, harcamadığı ve kullanmadığı altın hazinesinin bir sıçan tarafından korunduğunu söylemiş.

Bir diğer hayvan ise, bir kralın kızının, nasıl tutsak eden delilikten kurtulabileceğini anlatmış.

Bu, hikâyelerin en ilginç olanıymış.
Gariplik bile buna inanmakta zorluk çekiyormuş.

Bir sonraki vadide, büyük bir sürüyü idare eden çoban köpeği varmış.

Onun kulakları arkasındaki kıllar, prensesi iyileştirebilirmiş ve başka hiçbir şeyin yardımı olmazmış. Ama kimsenin bu çareden haberi olmadığı ve prenses de bunu öğrenemediği için (derviş o anda öğrenmiş), hiç umut yokmuş.

Gün doğmadan hemen önce hayvanlar dağılmış ve Gariplik, sıçanın görünmesini beklemiş.
Kısa süre sonra, sıçan altın bir parayı yuvarlayarak çıkmış dışarı.

O tüm altınları çıkarıp saymaya başladığında, derviş saklandığı yerden çıkmış ve sansını denemiş.

Hemen Karataş Mağarası’na girmiş ve hazineyi görmüş.
Oradan köpeği bulmuş ve kulağının arkasından kıl almış.
Sonra da yolculuğuna devam etmiş.

 BAŞKA HİÇ KİMSENİN GÖRMEYECEĞİ TUHAF İŞARETLERİ TAKİP EDEN GARİPLİK,

kısa sürede kendini imparatorluğun kapısında bulmuş.

Garip ve bildiği krallıklara hiç benzemeyen bu yere girdiğinde, insanların telaşla koştuklarını görmüş.

 Ne olduğunu sormuş.
Ona, kralın kızının tuhaf bir hastalığa yakalandığını ve hiç kimsenin onu tedavi edemediğini söylemişler.

Gariplik hemen saraya girmiş.

“ Eğer kızımı iyileştirirsen” demiş kral, “ krallığımın yarısını şimdi, diğer yarısı da öldüğüm zaman senindir.

Eğer başarısız olursan, seni en yüksek minareye asarım”
Gariplik, koşulları kabul etmiş ve prensesi ona getirmişler.

Derviş, prensesin önünde çoban köpeğinin kıllarını yakmış ve prenses hemen iyileşmiş.

Ve böylece, Gariplik prens olmuş ve ondan bir şeyler öğrenmeye gelen pek çok saygıdeğer insana yardımcı olmuş.

Ancak bir gün, adetleri gereği farklı bir kılıkta dolanırken, derviş Zamandan Tasarruf ile karşılaşmış.

Tabii derviş onu tanıyamamış, çünkü kafası, zamandan tasarruf etmekle meşgulmüş ve eski dostunu görmemiş.

Bu yüzden Gariplik, sadece arkadaşına saraya kadar kılavuzluk etmiş ve onun gelip soru sormasını beklemiş.

Zamandan Tasarruf sormuş: “ Bu nasıl oldu? Ama bana çabuk anlat”
Gariplik anlatmış, ama Zamandan Tasarruf’un detayları önemsemediğini görebiliyormuş.

Çok sabırsızmış.
Hemen, Zamandan Tasarruf şöyle demiş:

“Oraya geri dönüp hayvanların neler söylediğini dinlemeliyim.
Böylece seninle aynı yolu izleyebilirim”

“Tavsiye etmem” demiş Gariplik, çünkü

SABIRLI OLMAYI VE ÖNCE TUHAF İŞARETLERE
DİKKAT ETMEYİ ÖĞRENMEN GEREKİYOR.”

“Saçmalık” demiş Zamandan Tasarruf ve derviş dostundan yolculuk için yüz altın akçe para alıp yola koyulmuş.

Kervansaraya geldiğinde gece olmuş.
Sabahı beklemek yerine, Zamandan Tasarruf hemen kendini hayvanların önüne atmış, ana salondan geçerken aslan ve kaplan hemen onun üzerine atlayıp onu paramparça etmişler.

Gariplik ise, sonsuza dek mutlu yaşamış.  
                             ***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ.
IDRIES SHAH. ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009
BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
 (Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)                                                   
                                  ***
Yaren,

Geleneklerine bağlı olanın ne yapacağı, nasıl davranacağı, yani izleyeceği yol belli olduğundan tuzağa düşebilir.

Acele eden, kısa yoldan amacına ulaşmak ister, ancak her şeyin olgunlaşma zamanı olduğundan sabırlı davranamaz, istediğine kavuşamaz.

Sıra dışı davranan, sıra dışı verilere dikkat ederek değerlendirir.
Sır da buradadır.

Sabırla sıra dışılığı izleyen ve değerlendiren kazanır.
Başarı ayrıntıdadır.

Genelleme yapmak, yanlış bir gözlem ve ifade biçimidir.
Zaman senin isteklerin için programlanmamıştır.

İsteklerini zaman dilimi içinde olgun hale gelmesinde aramalısın.
İnatçı ve ısrarcı kıvrak zekâya sahip olmadığından kendi ve çevresini mahveder.

Bilinen uzun yoldan giden, bilinmeyen kısa yoldan gidenden daha önce varır.

Tehlike haber verildiyse, çaresi düşünülmeden hareket ederek yiğitlik yapmaya kalkmak aptallık olur.

Gizlice izlemek, sabırla gözlemek çok şeyler kazandırır.

Yaren gönlünce yaşa.
Sana varsın garip desinler, deli desinler.

 Günlük hayat akışı içinde ye, iç, gez, uyu, her gün bunu yap, yaşlan ve ölmek sıradanlıktır.

Başkasının değerlerine göre neye kendini kalıba sokacaksın.
Tanrı değerleri dışında olanları boş ver.

Severse Tanrı sevsin. İnsan menfaati için sever onun için insan sevgisini de, övgüsünü de, sövgüsünü de boş ver.

İnan ki üç adım uzaklaştıktan sonra duyduğun her şey başkalaşır, söz başkalaşır, düşünce başkalaşır.

İnsanların ikiyüzlülüğünü anlayıncaya kadar ömrünün yarısını geçmiş olursun.

Yaren gönlün ne diliyorsa, ne istiyorsa yap. İyi anla nefsin demedim, gönlün dedim.

Nefsin isteği ile gönlün isteğini ayırt edemiyorsan sözüm sana değildir.
                                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar