Yolda hepsi bir yerde can vermiş kırk tane derviş gördüm.
Aklım karma karışık oldu.
Perişan bir hale geldim;Coşkun canıma bir ateştir düştü!
Dedim ki:
Yarabbi, bu ne iş?
Uluları ne kadar da elden
ayaktan düşürüyor, zelil bir hale sokuyorsun?
Hafiften (Tanrı sözünü
getiren melek) ses geldi: Bu işin hikmetini (Bilerek kontrollü yapılan işi) biz
biliriz.
Biz öldürür, kan diyetini
(Kan parası) de yine biz veririz!
Dedim ki:
Peki, ne vakte dek
böyle öldürüp duracaksın?
Dedi ki:
Diyet vermeye
kudretim oldukça bu iş, böyle gidecek!
Hazinemde diyet verecek para
bulundukça öldürür, yasını da tutarım.Öldürür, kanına bular;
Âlemin çevresinde onu yüzükoyun sürüklerim,
Bütün cüzleri (Parçaları)
mahvoldu, başı, ayağı tamamıyla yok oldu mu?
Ona güneş gibi yüzümü
gösterir, kendi güzelliğimden elbise giydiririm.
Yüzüne, kendi kanıyla
kızıllık sürer, süslerim;
Ona, bu civarın toprağında
yurt verir, itikâfa sokarım!(Halktan farklılaştırırım)
Onu, haramimde (Saygı değer,
kutsal yer) bir gölgeye çevirir;
Ondan sonra da güneş gibi
yüzümü gösteririm!Yüzümün güneşi doğdu mu artık haremimde gölge kalır mı?
Gölge, güneşte yok oldu mu Tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya yalnız o kalır!
Onda yok olan, kendinden
geçer, kendinden kurtulur.
Çünkü onunla beraber
bulunmaya imkân yoktur ki!
Yok ol, yokluktan bu kadar
bahsetme; canını feda et de bir şeycikler söyleme!
Adam, kendisinden fani olur,
varlığını bırakırsa ben, bundan daha üstün bir devlet bilmem doğrusu!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Yok olmayı iyi anlamamız
lazım.
Canımıza her âlemden verilen
özlerle insan olarak insan olarak bütün oluşturduk.
Verilen bu özler emaneten
verildiğinden geri alınacak.
Önerilen; kendi rızanla bu
verilenleri geldiği yere vermen.
Canın Tanrı’dan geldi ona ver
kurtul,
Ruhlar âleminden gelenleri
geri ver kurtul.
Dünyadan verilenleri geri ver
kurtul.
Yani yaren boşal.
Bağlandığın her şeyi nerden
geldiyse ona ver.
Yokluktan varlık âlemine
geldiğimizden sendeki emanetleri kimse sahibi ver.
Emanetleri sahiplerine aklın
başındayken verdin ya sende can ve akıl kalır.
Kalan aklını Tanrıya verdin
mi ortada bir canın kalır.
Aklını Tanrı’ya sunarken
kırmızı aşk gülleriyle takdim etmek gerekir.
Ortada kalan canını Tanrı ne
zaman isterse alır.
Bu yetki onundur.
Yaren işin hakikati budur;
önemini iyi anlaman için, ne yaptığının bilincinde olman için, iyi kavrayarak
yapılması gerekenleri yapman için hikâyelerle süslenerek nokta-nokta işlendi.
Tanrı yüzünü sana böyle
gösterir.
Yani gerçeği bu aşamadan
sonra anlarsın, yani tekâmül dediğimiz olgunlaşmaya böyle ulaşırsın.
Sonra Tanrı seni bir güzel tamam edip insanların arasına tekrar bırakır.
Tanrı rengine boyanmış olmak, tek renk olmak, Tanrı elbisesini giymek, Tanrı süsü budur.
Sana bu dünyada yaptıracağı
hizmetleri yaptırıp, canını kendi içine alır, Tanrı da yok olursun.
Nasıl ki bir damla denize
düşerse artık adı deniz olur.
Sonra buhar olur ihtiyaç olan
yere tekrar damla olarak yağar ve oraya canlılık verir.
Yol budur.
Yaradılış anına kadar gider
şimdiki ana dönersin.Bunların bedelini Tanrı verir.
Bundan hiç şüphen olmasın.
***
RAVLİ