21 Kasım 2012 Çarşamba

YOK OLMAK

Zünnun dedi ki: Tanrıya dayanmış, çöle dalmış, sopasız, kırbasız gidip duruyordum.
Yolda hepsi bir yerde can vermiş kırk tane derviş gördüm.

Aklım karma karışık oldu.
Perişan bir hale geldim;
Coşkun canıma bir ateştir düştü!

Dedim ki:
Yarabbi, bu ne iş?
Uluları ne kadar da elden ayaktan düşürüyor, zelil bir hale sokuyorsun?

Hafiften (Tanrı sözünü getiren melek) ses geldi: Bu işin hikmetini (Bilerek kontrollü yapılan işi) biz biliriz.

Biz öldürür, kan diyetini (Kan parası) de yine biz veririz!

Dedim ki:
Peki, ne vakte dek böyle öldürüp duracaksın?

Dedi ki:
Diyet vermeye kudretim oldukça bu iş, böyle gidecek!
Hazinemde diyet verecek para bulundukça öldürür, yasını da tutarım.

Öldürür, kanına bular;
Âlemin çevresinde onu yüzükoyun sürüklerim,

Bütün cüzleri (Parçaları) mahvoldu, başı, ayağı tamamıyla yok oldu mu?
Ona güneş gibi yüzümü gösterir, kendi güzelliğimden elbise giydiririm.

Yüzüne, kendi kanıyla kızıllık sürer, süslerim;
Ona, bu civarın toprağında yurt verir, itikâfa sokarım!(Halktan farklılaştırırım)

Onu, haramimde (Saygı değer, kutsal yer) bir gölgeye çevirir;
Ondan sonra da güneş gibi yüzümü gösteririm!

Yüzümün güneşi doğdu mu artık haremimde gölge kalır mı?
Gölge, güneşte yok oldu mu Tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya yalnız o kalır!

Onda yok olan, kendinden geçer, kendinden kurtulur.
Çünkü onunla beraber bulunmaya imkân yoktur ki!

Yok ol, yokluktan bu kadar bahsetme; canını feda et de bir şeycikler söyleme!

Adam, kendisinden fani olur, varlığını bırakırsa ben, bundan daha üstün bir devlet bilmem doğrusu!
                                       ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                         ***
Yaren,

Yok olmayı iyi anlamamız lazım.
Canımıza her âlemden verilen özlerle insan olarak insan olarak bütün oluşturduk.

Verilen bu özler emaneten verildiğinden geri alınacak.
Önerilen; kendi rızanla bu verilenleri geldiği yere vermen.

Canın Tanrı’dan geldi ona ver kurtul,
Ruhlar âleminden gelenleri geri ver kurtul.

Dünyadan verilenleri geri ver kurtul.
Yani yaren boşal.

Bağlandığın her şeyi nerden geldiyse ona ver.
Yokluktan varlık âlemine geldiğimizden sendeki emanetleri kimse sahibi ver.

Emanetleri sahiplerine aklın başındayken verdin ya sende can ve akıl kalır.
Kalan aklını Tanrıya verdin mi ortada bir canın kalır.

Aklını Tanrı’ya sunarken kırmızı aşk gülleriyle takdim etmek gerekir.
Ortada kalan canını Tanrı ne zaman isterse alır.

Bu yetki onundur.

Yaren işin hakikati budur; önemini iyi anlaman için, ne yaptığının bilincinde olman için, iyi kavrayarak yapılması gerekenleri yapman için hikâyelerle süslenerek nokta-nokta işlendi.

Tanrı yüzünü sana böyle gösterir.

Yani gerçeği bu aşamadan sonra anlarsın, yani tekâmül dediğimiz olgunlaşmaya böyle ulaşırsın.

Sonra Tanrı seni bir güzel tamam edip insanların arasına tekrar bırakır.
Tanrı rengine boyanmış olmak, tek renk olmak, Tanrı elbisesini giymek, Tanrı süsü budur.

Sana bu dünyada yaptıracağı hizmetleri yaptırıp, canını kendi içine alır, Tanrı da yok olursun.

Nasıl ki bir damla denize düşerse artık adı deniz olur.
Sonra buhar olur ihtiyaç olan yere tekrar damla olarak yağar ve oraya canlılık verir.

Yol budur.
Yaradılış anına kadar gider şimdiki ana dönersin.

Bunların bedelini Tanrı verir.
Bundan hiç şüphen olmasın.

                                      ***

RAVLİ

Popüler Yayınlar