“ Bir an bile güneşi göremiyorum.
Ömrümce, yüzlerce
çaresizliklere katlanmada,
Ondan tamamıyla mahvolmayı
dilemekteyim.
Aylardır, yıllardır, gözümü
yummuş gidip duruyor,
Nihayet oraya varırım,
elbette diyorum.”
Gözü açık birisi yarasaya şu
sözleri söyledi:
“ Ey sarhoş mağrur
(Güvenilmeyecek şeye güvenip aldanan),
Seninle onun arasında
binlerce yıllık yol var!
Senin gibi sersem (Zihni
karışmış, düşünmeden hareket eden, yaptığına dikkat etmeyen), bu yolu nasıl
aşar;
Kuyuya düşüp kalmış olan
karınca, aya nasıl ulaşır?”
Yarasa, “Zararı yok; ben o
yolu uça-uça aşarım.
Bakalım bu işten elime ne
geçecek” dedi.
Yıllarca sarhoş ve habersiz
bir halde uçtu durdu.
Nihayet ne gücü kuvveti
kaldı, ne kolu kanadı!
Sonunda canı yandı, teni
eridi.
Kolsuz, kanatsız aciz bir hale
düşüp kaldı!
Güneşten hiçbir haber
alamadığı için
“Yoksa güneşi geçtim mi?”
dedi.
Bir akıllı duyup dedi ki:
“Sen uyumuş, dalmışsın.
Yolu görmüyorsun ki!
Gide-gide ancak bir adımlık
yol gittin sen!
Sonra da güneşi geçtim galiba
da onun için kolum kanadım kalmadı diyorsun!”
Yarasa bu sözü duyunca pek
bozuldu…
Kendisinde ne kaldıysa
onlardan da oldu!
Acizliğe düşüp hal diliyle
güneşe dedi ki:
“ Can gözü açık bir kuş
bulmuştun ama ne fayda.
Artık bu kuştan şimdikinden
daha uzak ol, daha uzak!”
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Tanrı’ya ulaşmak amacında
olarak kendince bir yol izliyorsan yolun çok uzun olduğunu bilmelisin.
Yol çok uzun ama araçlarda
var, sana yolu tarif eden büyüklerin de var.
Yol gösterici büyüklerin yolu
ve nasıl hareket edeceğini inceden inceye tarif ederler.
Yanına ne alman gerektiğini,
neleri bırakacağını güzelce tarif ederler.
Sana bağlarını kopar dendiği
zaman ben bağlarımla da giderim dersen birçok gayretli yürüyüş sonunda aynı
noktada olduğunu görürsün.
Bırak o şey yola engeldir
dediğini taşımak akılsızlıktır.
Her şey incelikle düşünülmüş,
öğüt olarak hikâyelerin aralarında anlayışına sunulmuştur.
Kuran ve bana yeter diyorsan
kendi anlayışına göre anlarsın.
Oysaki sana hadisler içinde
sayısız işine yarayan bilgilerden kendini mahrum edersin.
Kuran ve hadis yeter diyorsan
velilerin, evliyaların, ermişlerin, âlimlerin bilgilerinden mahrum olur
hedefine varamazsın.
Kendi kafana göre binlerce
denesen bile hedefine ulaşamazsın.
Bu yolda büyüğümüz
dediklerimiz defalarca vardım sandılar ama sanı olduğunu anlayınca bir yerde ya
hata yaptım ya da yeteri kadar önem verip anlamadan hareket ettim diye yolun
başına döner ulaşmak için yeniden yeniye gayret ederler.
Kendine güven iyidir ama
bilgisizce güvenmek cahillerin işidir.
Yaren Tanrı’yı bilmek
istiyorsan önce nefsini bilmen gerekiyor.
Nefsini bilmek için takınaklı
tüm düşüncelerden kendini temizlemen gerekiyor.
İç âlemine olan yolculuğunda
doğru özeleştiri yapabilmen için ölçü olarak dinin ölçülerini kullanman ve
isteklerine bulaştırmadan yapma becerisini kazanman gerekiyor.
Bu yolculukta epeyi yol
alacaksın ki önce kendini bulacaksın.
Kendini bulmayan bilmeyen
(kişiliğini) kendini kontrol edemez.
Toplumun senin önünde oluşturduğu
kişiliğini kişiliğim diye sahiplenme.
Seni kullanmak için
iltifatlarla ikazlarla hazırladılar.
Yararlı olmak ve yararlanmak için bu yolun
sonuna gidip gelmen gerekir.
Tanrının sana bizzat kendinden verdiği
kişiliği bulmalısın.
Kendin, kendine değerlendirme
yaparsan yanılırsın.
Doğru sözlü arife halini
sorarsan o sana söyler.
Ey yaren,
Bu işlerde benliğimin yeri yok de,
Kendini bir tarafa çekme,
Bilmiyorum de,
Eski bilgilerini ve
kanaatlerini sıfırla.
Verilen bilgiyi olduğu gibi
al, senin eski bilgilerini onaylamak için kullanma.
Kendini beğeni içine sokma,
seni Tanrı beğenecek bunu hiç unutma.
Ben yaptım oldu dersen senin
dışında bu oluş kabul görmez, beğenilmez.
***
RAVLİ