Şalgamı çiy yemek göze aydınlık verir” derdi.
* Zira Seyyid Hazretleri
tıbba ait ilimlerde ve ilahi hikmetlerde üstün tutulmuş seçkinlerdendi ve ne
derse gayb âleminden gelir ortaya çıkardı.
Bir gün Sahib İsfahani
Seyyid’i ziyarete gelmişti.
Hizmetçi “Vezir, pir’i
ziyarete gelmiştir” diye Seyyid’e haber verdi.
Bunun üzerine Seyyid dışarı
çıktı, hücresinin kapısında toprak üzerine oturdu.
Sahib ve emirler de toprak
üzerine oturdular.
Seyyid o kadar marifetler ve
sırlar döküp saçtı ki Sahib kendinden geçti.
Seyyid’in hücresinin etrafına
büyük bir kalabalık toplandı.
Vaaz tamamlanınca Seyyid
“bugün Tanrı size mağfiret (günahlarınızı bağışlayacaktır) edecektir ve
merhamet edenlerin en merhametlisi odur” dedi (Yusuf suresi, 92) ve kalkıp
evine girdi, kapıyı sağlamca kapadı.
Sahib Şemseddin
memnuniyetinin şükranesi olarak fakirlere birçok dinar sadaka etti, ağlayarak
ve ah ederek gitti.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
GAYB
İnsanın gözle görmediği ve
duygularıyla duyamadığı şeye denir.
İki türlü gayb vardır.
1.
Tanrı tarafından
bilinen ve insan tarafından bilinmesi mümkün olmayan gayb.(Gaybın anahtarları
Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez.) (EN’AM Suresi 59)
2. (O iman edenler ki görmediklerine <gayb da olanlara> inanırlar) BAKARA Suresi, 2)ayetinde buyrulduğu gibi görülüp duyulmayan ve fakat akıl ve bilgi yolu ile varlığına delil bulunan, Tanrı’nın zatı sıfatı ve ahiretin durumu gibi olan gayb.
*
HİKMET
Ey aziz Ehlullah demişlerdir
ki:
Hikmet Allah’ın yüksek bir
ihsanıdır ki, tasvir ve vasıflandırma olunsa onunla güneş, kapkaranlık olur.
Hikmet, Ledün (gizli, ilahi
sırları bildiren ilim) ilmidir ki o Allah’ın ilhamıdır.
Hikmet, zekâ ve anlayışın olgunluk
seviyesine varmasıdır.
Hikmet gerçeği görebilmektir.
Hikmet gayb âlemini
(görünmeyen âlemi) incelemektir.
Hikmet, bir nurdur ki,
Allah’tan arifin kalbinde belirir ve onda fazla sevinç doğurur.
Hikmet, isabetli, yerinde bir
konuşmadır ki, hakkı, hakikati, doğruyu konuşmak ve hakkı duyunca susmaktır.
Hikmet, konuşmada, fiil ve
hareketlerde, emir ve dileklerde isabettir.
Hikmet, Allah’ın gayb
(görünmeyen) hazinesidir ki, belirir ve velilerin kalplerini nurla doldurur.
*
Ulu veliler, hikmetlerin
örtüsüdür.Kalbin karanlığı şehvettir.
Nur hikmetin ışığıdır.
Hikmetle şehvet bir gönülde birleşemez.
Hikmetlerin başı Allah’tan
korkmak ve ona bağlanmaktır.
Hikmetin ziyneti, süsü,
şehveti (nefse ait aşırı istekler) terk etmektir.
Gönülde hikmetler
kuvvetlendikçe şehvet zayıflar ve nihayet söner, yok olur.
Gönül her türlü şehvetten ve
makam sevgisinden uzaklaştıkça onda, hikmet nuru artar.
Hikmetin alameti, dünya şehvetlerini terk etmek ve Allah’ın huzurunu istemektir.
Hikmetin bir alameti de yeme,
içme ve uykuyu azaltmak, ancak lüzumunda ve yerinde konuşup bunun dışında
susmaktır ve gönlü ile Cenab-ı Hakk’a dönmektir.
Hikmetin diğer bir alameti de
Hakk’a tevekkül (Allah’a güvenmek), Tafviz (işleri Allah’a havale etmek),
teslim ( boyun eğip, itiraz etmemek)ve rızadır (Allah’ın kahrını da hoş,
lütfünü da hoş karşılamak).
Halka güzel ahlakla, alçak
gönülle, hilm (Yavaş, yumuşak, tatlı) ve şefkatle muamelede bulunmaktır.
Hikmet kendinden büyük insanlara
teslim olmak, küçüklere şefkat ve merhamet göstermektir.
O özellikleri taşıyan arif,
kâmil insandır.
Onun sözlerinin ve
hareketlerinin faydası sonsuzdur.
Hikmet, ölü kalpleri
diriltir, daralmış göğüsleri açar.
Hikmet hekimin sermayesidir.
Hikmeti sözle yok eden şey ve
hikmetten alınan lezzetin gönülden gitmesi, hekimin sorulmadan onu
söylemesidir.
Velilerin hikmetleri, ilmi
bil-lah (Allah’ın ilham ettiği ilim) dir ki bu,
Germek ilimdir,
Hal ilmidir,
İrfan ilmidir, aşk ilmidir.
Ledün ilmi ( ilahi sırları
bildiren ilim) sudur, göğüsler ilmidir ve kalplerin ilmidir.
Bu ilim, dertlerin bilinmesi,
ayıpların örtülmesi, günahların ödenmesidir.
İlmi-bil-lah, hikmet adıyla
bilinir ve Kuran’ı Kerim’de büyük hayırla vasıflandırılmıştır.
Bunun isteklisi, açlık ve susuzluğa,
uykusuzluğa katlanmalıdır.
Bedenle ruhun birbirinden ayrılmayışı
gibi, ilimle hikmet birbirinden ayrılamaz.
İlim, öğretim yoluyla,
hikmet, açlıkla elde edilir.
Hikmet dilden dile geçer.
Hikmet, gayb (görünmeyen) âleminden
kalbe girer.
İlim, sözlerin kulak yoluyla
zihne (Bilme, anlama, unutmama)varmasıdır.
Açık ilim (Zahir) dilin
belirli işleyişinin mahsulüdür.
Dil ise mülk âleminin
hazinesidir.
Batın ilmi, gönlün
hallerindendir.
Gönül ise Melekût âleminin
hazinesidir.
Açık ilim (zahir), dünya
ilmi, kitaplarda yazılı ve halk içinde meşhurdur.
Batın ilmi ise Hak içindir ve
göğüslerde mevcuttur, kapalıdır.
Halka bildirilemez.
Onlardan saklı ve yasak
edilmiştir.
Batın ilmi vardır, inkâr
olunmaz, belli edilse (açıklansa) herkes anlayamaz.
Velilerin hikmetlerini inkâr
eden akılsız ve cahildir.
Böylelerinin sonuçları, en az
hikmet zevkinden mahrum olmaktır.
İlim, öğretim yolu ile
kazanıldığından sınırlıdır ve sonucu vardır.
Allah ilminin ne sınırı, ne
de sonucu vardır.
İlim (düşünmek, fikir etmek)
tefekkür,
Hikmet düşünmek yolu
(tezekkür) ile kazanılır.
İlmi bil-lah, Allah’a
varmanın en kısa yoludur.
Akli ilimlerde, müminle kâfir
birleşir.
Marifet nurunu (bilerek usta
olmak) bulmak için mümin olmak şarttır.
İlim, marifetten (bilerek
usta olmak) daha geneldir.
Marifet (bilerek usta olmak) ise
ilimden daha önemli ve özdür.
İlim nuru, kâinata
bitişiktir, Marifet nuru ise Allah’a ulaşır.
Bunun için Kim nefsini
bilirse, Allah’ını da bilir denilmiştir.
Marifet (bilerek usta olmak)
ilimden daha çok beğenilir.
Çünkü ilim; isim ve
sıfatlara,
Marifetse, Allah’ın zatına
mensuptur.
Cenab-ı Hak kullarından iki
şey istemiştir:
1.
Din (ibadet)
2.
Marifet (Allah’ı
bilme) ilmidir.
Bu ikisinin dışında kalan
akli ilimler ki, hepsi de nefsi ilgilendiren, ona haz veren bilgiler ve gaflete
daldıran fenlerdir.
Mümin hikmet, münafık şehvet
ister.
Şehvete kapılan, hikmetten
mahrumdur.
Hikmet kalplerin sevinci,
nefislerin temizleyicisi, ruhların helaveti (zevk, tatlılık), sırların lezzetidir.
Zinnun-ı Mısri hazretleri müritlerinden
biri, kendisine şu soruyu sormuştur:
Hikmette olan tatlılık
nedendir ki, velilerin ağızlarından çıkınca,
dinleyiciler ondan büyük zevk ve lezzet duyar?
Cevap şu:
Hikmet ilham ilmidir ki,
hekimin kalbine akıtılır.
Allah tarafından kalplere
indirildikleri, akıtıldığı içindir ki, hikmetler bu kadar tatlı ve lezzetlidir.
Ve hekim-i ilahi, hikmetlerin, dinin bilgileri, inanışın esasları olduğunu ve
hepsinin de ilahi ilhamın vericisi olduğunu bildirir.
Ebu Talip Mekki hazretleri
demiştir ki:
Âlim-i bil-lah olan kâmilin
üç türlü ameli vardır.
1.
Zahiri ilimdir ki
halka açıkça anlatılır.
2.
Batın ilmidir
ki, ancak ustasına, bilenine
bildirilir.
3.
Ne zahirdir ne
batındır. Gizli sırdır ki, Allah ile kâmil arasında gizli ve örtülüdür. Bu
ilim, ancak ona sahip olan kul ile Allah arasında olur.
*
Yaren,
Bir kelimeyle geçen hikmet konusunu iyice
anlamışızdır inşallah.
Büyüklerimizin Allah ile aralarındaki
bağı ve bağlanmayı bir fikir edinmişizdir inşallah.
Yaren bu anlatılan hikâye
yaşanmıştır.
Asla abartı ve katkı yoktur.
Gönlünden doğru olarak
algıla.
Allah ne istedin de vermedi.
Bize Allah dolaylı verir,
veliyullahlara direk aracısız verir.
Biz yalvarır yakarız isteriz,
veliyullahların gönlünden geçirince olur.
Neyse çok uzattık, kısa
keselim.
İnşallah böyle büyüklerimize
yakın oluruz.
*
RAVLİ