Bilginler arasında
anlaşmazlık çıkar.
Bilginler olabileceğini,
sultan mümkün olmayacağını söyler.
Anlaşmazlık halka yayılır.
Sufi Şeyhi Şahabeddin hemen
huzura çağrılır.
Şeyh konuşmaya başlar.
Der ki:
” Gösterime bir an önce
başlamak istiyorum; şu andaki konunun yapılan her iki yorumu da yanlıştır “
Dedi.
Şeyh izleyici odasında
bulunan dört pencereden birinin açılmasını istedi.
Bakarlar uzaktaki bir dağda,
saraya doğru yaklaşan işgalci bir ordu görürler. Çok korkulur.
Şeyh:” Unutun pencereyi
kapatın “Der.
Bu kez görünürde kimse yoktur
Başka bir pencereyi
açtığında, şehrin alevler içinde olduğunu görür.
Sultan endişe ile haykırır.
Pencereyi kapatırlar sonra
tekrar açarlar, yangın kalmamıştır.
Şeyh” Sıkıntıya kapılmayın
Sultanım, bir anlamı yok” Der.
Üçüncü pencere açılır ve bir
selin yaklaştığı görülür.
Sonra yine sel kaybolur.
Dördüncü pencere açıldığında,
alışılmış çölün yerinde, bir cennet bahçesi görülür ve sonra açılıp
kapandığında, önceki gibi bu bahçe de kaybolur.
Bu kez şeyh, bir su kazanı
getirilmesini ve sultanın bir saniye için başını suya sokmasını ister.
Sultan başını suya sokar
sokmaz kendini terk edilmiş bir kıyıda, daha önce hiç bilmediği bir yerde tek
başına bulur.
Bir süre sonra, ona kim
olduğunu soran bazı oduncularla tanışır.
Sultan onlara kaza yapan bir
gemiden kurtulduğunu söyler.
Oduncular ona bazı giysiler
giysi verirler ve sultan şehre yürür.
Orada sultanın amaçsızca
dolaştığını gören bir demirci, kim olduğunu sorar.
Sultan” Oduncuların
yardımıyla buraya gelen ve şimdi hiçbir kaynağı olmayan biriyim, gemim battı”
Der.
Demirci; sultana, o ülkenin bir geleceğinden bahseder.
Yeni gelen bir erkek, hamamdan çıkan ilk kadına evlenme teklif edebilir ve kadın da buna boyun eğmek dorundadır der.
Sultan hamama gider ve
hamamdan çıkmak üzere olan çok güzel bir kız görür.
Sultan ona evli olup
olmadığını sorar ve kız evlidir.
Böylece dördüncü kız evli olmadığını
söyler ama sultanın kıyafetini beğenmediğinden hızla uzaklaşır.
Aniden Sultanın önünde bir
adam belirir.
Şöyle der: “ Beni takip et”
der. Sultan adamı takip eder harika bir eve götürülür.
İçeride birbirinden güzel
dört kız ve onlardan daha güzel beşinci bir kız karşılar.
Kız sultanın istediği kızdır.
Sultanı giydirirler, sofra
hazırlarlar, müzikler sunulur.
Evlenir. Yeni eşiyle yedi yıl geçirir.
Kadının serveti yenir
bitirilir.
Kadın yedi çocuğuna bakmak
zorunda olduğunu, çalışması gerektiğini sultana söyler.
Sultan pazarda çalışarak
hamallık yapar.
Ancak yeterli para kazanamaz.
Ertesi gün Sultan tekrar
kıyının yolunu tutar ve burada, yedi yıl önce ortaya çıktığı noktayı bulur.
Dua etmeye başlayan sultan,
yıkanmak için suya girer: sonra aniden, kendini sarayda, su kazanının önünde,
saray halkını etrafında bulur.
Sultan şeyhe:
” Yedi yıllık sürgün ne
demek!” diye haykırır“ Yedi yıl, bir aile ve hamallık!” der.
Sufi: “ Suya başınızı sokup
çıkardınız sadece.
Ama bu sadece bir anlıktı”
der.
Saraydakiler doğrular.
Sultan bu söylenenlere
inanmaz.
Şeyhin başının kesilmesini
tam emredecekken şeyh anlar ve İlm el-ghaibat’ı (Zaman ve mekân dürülmesi)
Uygulayarak aniden kaybolur.
Sonraki günlerde Bağdat’ta
görülür.
Bağdat’tan sultana mektup
yazar.
Mektupta:
“ Önemli unsur, bir şeyin
olup olmaması değildir.
HER ŞEYİN OLMASI MÜMKÜNDÜR.
* Önemli olan oluştur.
Kendi aklın ve bilgin oluşumu
anlayamaz kavrayamaz durumda ise, yapacağın inşallah bunun hakikat perdesi bana
açılırda öğrenirim diye kabul edersin.
Bu kabul ediş tam inanışla
olmasa bile seni doğru yoldan ala koymaz, yanlış yola gitmene sebep olmaz.
Yani zarar görmezsin.
Diğer bir anlatımla; sağlam
kişiliğine bağlı olarak söylenenin doğru kabul etmektir.
*Hz. Muhammed’in durumunda,
oluşun kendisi önemliydi” diye yazdı.
***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ. IDRIES SHAH.ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009 BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
(Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)
***
Yaren,
Böyle bir hikâye duyduğun
zaman, olup olamayacağı yerine işaret edilen, önemsenmen istenen mesaja
yoğunlaşmalısın.
*Herkesin seviyesine göre
anlatmak gerektiğinden öğretilmek istenen, hikâye üzerinden anlatılır.
* Hikâyenin senoryasına fazla takılı kalma.
Takılır kalırsan özü kaçırırsın.
*Diğer bir anlatımla
bilinmeyen, bilinen üzerinden anlatılır.
Aklın, korku, endişe, kuşku,
vesvese, kuruntu, gibi tesirleri etkisiz hale getirecek şekilde bilgi ile
geliştirmedi ise, bu tür anlatımları anlayamazsın.
Doğru anlamak için ruh
sağlığın öncelikle yerinde olması gerekir ve tarafsızlık yönünden bakmak
gerekir.
* Yani doğruyu öğrenmek ve
anlamak istiyorsan taraf olmamalısın.
Yer dürülmesi ve zaman
dürülmesi olur ve gerçektir.
Evliya hikâyelerinde isimler
birbirine karır fakat anlatılan hikayede olağan üstülük olarak o kişinin aynı
anda hem görenlerin yanında olduğu , hem de falan yerde görüldüğü yeminli,
şahitlerce defalarca ispat edilmiştir.
Sihirbazların uyguladıkları
göz yanılmasıdır ve yer ve zaman dürülmesinin değil aldatma üzerinedir.
Anlatımlardaki işaretleri
görmemezlikten gelen sağ salim o yolun sonuna varamaz.
Yok, saymak, ret etmek
kolaycıların işidir.
Tanrı “OKU”,
Mevlana “DİNLE”, Peygamberler “SÜZÜ DAVRANIŞINLA GERÇEKLE” Der.
Allah işimizi kolaylaştırsın.
Allah ağız tadımızı bozmasın.Allah murat ettiğimi kendi emeğinle çalışman sayesinde kavuştursun.
ÂMİN
*
RAVLİ