25 Kasım 2012 Pazar

SİNEK VE BAL

Bir sinek, rızık için dolaşıp dururken bir bucakta duran bal küpünü gördü.
Balın iştiyakıyla (özlemiyle) gönlü, elden gitti.

Coştu, köpürdü, feryada başladı;
“Nerde bir er ki”, dedi ve devamla;

“Benden bir arpacık (para) alsında o küpe atılmamı temin etsin!
Vuslat (buluşma) dalım böyle bir meyve verir mi bir daha?
Baldan iyi ne var ki?”

Birisi, sineğin isteğini yerine getirdi.
Küpün ağzını açtı, ondan bir arpa (para) alıp sineğin küpün içine girmesine yardım etti.

Sinek, bala düşünce eli ayağı adamakıllı yapışıp kaldı.
Kurtulmak istedikçe yapıştı.

Sıçramaya çalıştıkça balın içine daldı.

Feryat etti: Beni bu bal kahretti, zehirden beter oldu bana!
Demin bir arpa (para) verdim.

Şimdi iki arpa vereceğim, tek birisi çıksın da beni şu beladan kurtarsın!

                                    *
Hiç kimse bu vadide bir an bile aylak (işsiz, boş gezen) durmamalı.
(Bu vadi istiğna vadisi:
Aza kanaat etmek zamanıdır, tok gözlülük zamanıdır, ihtiyaçsızlık zamanıdır, nazlanmanın olduğu zamandır, ağır davranıldığı zamandır, çekingenlik olduğu zamandır.)

Bu vadiye, aklı başında olan erden başkası dalmamalı.
(Aklı başında: Düşünebilen, anlayabilen, önlem alabilen)

(Er: Gerçeği gören, doğru olanı tarafsız olarak cesaretle yapabilen)

 Ey işi gücü darmadağın olmuş gönül, nice demir alma vaktini gafletle geçirmedesin.

(Demir alma vakti: Geminin denizde yol alması için kara ile bağlantısı olan halatlarından ayrılması)

(Gaflet: Çevresinde olup bitenleri sezmeyen, habersiz olan)

Kalk!
Bu aşılması güç vadiyi aş.

Uç, kol kanat aç.
Candan, gönülden alakanı kes!

Çünkü canla, gönülle beraber gidersen müşriksin.
(Müşrik: Allah’a ortak koşan)

Hatta müşrikten de gafilsin (habersizsin)!
Canı yola saç, gönlünü feda et;

Yoksa istiğna ile yolu değiştiriverirler!
(Nazlanılarak ve iş uzatılarak sabrını bitirirler ve yoldan dönmeni sağlarlar)

                                   ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                    ***
İşte böyle yaren,
 
Sinek örneği;
Az emekle çok kar sağlamak isteyenler için,

Bedavacılar, beleşçiler için kullanılır,
Yeter kelimesinin anlamını bilmeyen için kullanılır,

Doymazlar için kullanılır.
Kim bana ne yapar diye bekleyişle çevresini zorlayanlar için kullanılır.

Her şeyi parayla sahip olunabileceğini düşünenler.
*Sinek yapısında olan kişiler çok kolay tuzağa düşerler.

                                         *
Paranın satın alma gücü elbette vardır ama aldığını kullanacak, idare edecek, kontrol edecek, yararlı olarak kullanacak

Bilgi birikimin,
Düşünme yeteneğin,

Anlama kabiliyetin,
Yoksa sana yarar yerine zarar verir.

Burada satın almadan önce akıllı olarak isteğinin sonuçlarını düşünmelisin.
İyi iyidir ama faydası herkese göre farklı sonuçlar verir.

İyi, güzel, çekici diye aklını devre dışı bırakarak angut kuşu gibi avcının üzerine doğru uçmamalısın.
                                            *

Öncelikle yapacağın işlemler.

1.   Bilgi sahibi olmalısın.

2.   Düşünme yeteneğini kazanmalısın.

3.   Anlamak için çaba sarf etmeyi bilmelisin.

4.   Bilgiyi cesaretle kullanmalısın.

5.   Önlem almasını bilmelisin.

6.   Tarafsız olmayı becerebilmelisin.

7.   Gerçekleri görebilen olmalısın.

8.   Doğru olanı çekinmeden yapabilmelisin.

9.   Seni bağlayan bağlardan kurtulmalısın.

 Bunları yaparak kendi kontrolü sağlarsın.
Ancak bu yeterli değildir.

Uygun yeri,
Uygun zamanı,
Uygun kişiyi bulmalısın.
Ağır davranıldığında sabır göstermelisin.

İsteksizlik olduğu zaman kolayca vazgeçmemelisin, ısrar etmelisin.

Çekingen davranışlarla karşılaştığın zaman güven sağlayıncaya kadar beklemeyi bilmelisin.

                                          *
Canın tatlıysa her şeyi gönlün istedikçe yapıyorsan olgunluk yolunda ilerleyemezsin.

                                           *
Bu işin sonuna kadar gideceğim, başaracağım diye kendine güven, öz güvenini sağlamlaştır.

Girdiğim yolun sonunu görmeden asla vazgeçmem diye kendine defalarca söyle.

                                            *
Mayıs 2004 tarihinde bisikletle Antalya’dan hareketle Konya’da Mevlana, Şems ve bunların dostlarını Manavgat yolundan gittiğimde hep yol yokuş yukarı idi.

Bir tepeyi geçtiğim zaman yol hemen düzleşecek sanıyordum ama yeniden karşıma bir tepe çıkıyordu.

Oldukça da yorulmuştum.
Beni taşıyacak bisikleti ben taşıyordum.

Yol gözümde büyüdüğü zaman moralim bozuluyordu.

Moralim bozulduğunda geriye doğru yola bakıp aferin bana iyi yol kat etmişsin diye kendimi kendim telkin ederek özgüvenimi sağlamlaştırdım ve hedefime daha hızlı gitmeye başladım.

Konya ovası gözükmeye, şehrin ışığının bulutlara vurduğu kızıllığı gördükten sonra bisiklete binip hemen ulaşmak istedim.

Ama ne çare?

Lastik patlamıştı ve 30 kilometre uzanan yol boyunca su havzası olduğundan tamir ettirecek yer yok.

O gece mesire alanı olan madene yakın olan o yerde gecelemeye kalktım.
Madenin köpekleri sürü halinde gelerek sabaha kadar rahat vermediler.

6 Gece sonunda Konya’ya ulaşmak nasip oldu.

İşte böyle yaren,

İyi iş, güzel iş, hayırlı iş de olsa zahmet vardır, yorgunluk vardır, para harcamak vardır, tehlikeler vardır.

Ulaşıncaya kadar bu zahmetleri eğer kendin istedi isen ve yola çıkmak kararlığını gösterirsen elbette ki varacaksın.

Sen böyle bir büyükleri ziyarete gideceksin de onların bundan habersiz olacaklarını mı sanıyorsun.

Her an yanımdaydılar.
Çıkan bu zahmetler ve yorgunluklar sevgimin büyüklüğünü sunmam için saygı oluşturdu.

İş aslında büyük bile olsa, olmaza sokan, başarısız sonuçlar aldıran, yolun yarısından döndüren senin kendine güvensizliğindir.

Gel çağrısı duyduysan ne duruyorsun ki!

                                  ***

Yaren,

Gerçeğe giden olgunluk yolunu beğenir her zamanki alışkanlığı ile her şeyin bir fiyatı vardır verir satın alırım diyen bu yolda çıkmaza girer.

Bu yolun kuralları başkadır.
İstekle, aşkla, tok gözlülükle gidilen bu yol her insanın gidebileceği bir yol değildir.

Nefsini kontrol edemeyenler bu yolda mesafe alamazlar.

Bu yazıyı okuyup bizimle daha önce büyüklerimizin gittiği ve bize önerdiği bu yolu bizimle gitmeye çalışanlara aferin.

Binlerce kişi arasında sayılı kişi olduğunuzu bilmelisiniz.
Hazreti Mevlana Mesnevinin ilk beyitlerinde mealen:

“Herkes kendi zannınca bana dost olur,
Sohbetimden bir şeyler öğrenmek ister”

“Gerçi sırrım, feryadımdan uzak değil,
Fakat her göz ve kulakta bunu sezecek nur yok.” Der.

Biz zannımızca değil gerçeği öğrenmeye çalışıyoruz.
Sözlerinde açık olarak bildirdiği can’ı öğrenmeye uğraşıyoruz.

 İşte böyle yaren hayatımızın tamamını kapsayan, her an dikkatli olmamız gereken bir yolda ilerlemeye çalışıyoruz.

Allah nasip etti de bu yola girdik.
Allah’ın yardımıyla da ilerleriz inşallah.

Gayret bizden yardım Allah’tan.
                                               *
 RAVLİ

Popüler Yayınlar