“ Bir tazı getir” dedi.
Padişahın bir av köpeği
vardı…
Çulu, en ağır kumaşlardan, en
güzel atlaslardan dikilmişti.
Mücevherden bir tasması
vardı…
En ağır taşlarla bezenmiş,
boynuna takılmıştı.
Ayağındaki halhaller, ön
ayaktaki bilezikler alındı…
Boynundaki tasmanın ipi,
ipekti.
Padişah, o köpeği akıllı
köpek sayar, tasmasını kendi eliyle tutardı.
O köpek koşar, yeler…
Padişah ardından yürüdü.
Bu sefer de padişaha o köpeği
getirdiler.
Köpeğin gittiği yolda bir
parça kemik vardı.
Köpek, kemiği görünce kakıldı
kaldı…
Padişah da köpeğe öylece
bakıyordu.
Padişah, öyle bir kızdı, öyle
bir ateşlendi ki alevi, köpeğe bile sardı.
Nihayet “ Benim gibi padişahın
huzurunda başkasına nasıl bakabiliyorsun?” dedi.
Ve tasmasını derhal elinden bırakıp
“Şu edepsize yol verin” diye emretti.
O köpek, yüz binlerce iğne
yutsaydı bile yine tasmasının elden bırakılmasından, başıboş koyuverilmesinden
daha iyiydi.
Köpeğe memur olan dedi ki:
“ Köpek, süslü püslü;
sırtında atlas çullar var.
Bu köpek, ovaya, çöle layık…
Layık ama üstündeki atlasla
tasmasındaki mücevherler, altınlar da bize layık!”
Padişah “Öylece bırak,
yürüsün gitsin, gönlünü onun altınına, gümüşüne verme…
Bırak şunu.
Bırak da bundan sonra aklı
başına gelirse kendisini süslü püslü görüp
Vaktiyle bir yuva bulduğunu,
sonunda da kıymetini bilemediği için bu yuvadan ayrıldığını hatırlasın” dedi.
                                     
*
Ey önce bildik bulan ve
sonunda dikkatsizliği yüzünden ondan ayrılan.Ayağını aşk yoluna adam akıllı bas…
Ercesine ejderha ile beraber
kadeh çek!
(Yol tehlikelerinden korkma)
Çünkü burada ejderha vardır.
Âşıklara kan diyeti, can feda
etmektir.
Adamın canına bu galeyanı
(Coşku) veren, ejderhayı da karıncaya çevirir.
Âşıklar, ister bir olsun,
ister yüz…
Hepsi de onun yolunda kendi
kanlarına susamıştır!
                                   ***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
                                  
***
Yaren,
Tanrı’ya bağlı olduğunu unutup başka bir şeye
ister, sever ve yönelirsen seni kendi haline bırakılırsın.
Tanrı evvelce verdiklerini
geri almaz.
Yaren, böyle insanları
görünce onların sahip olduğu maddiyata bakarak onun varlığına gönlünü verme.
Sana layık ama daha iyisi de Tanrı
katında kendine yer ve yuva edinmektir ve en kıymetli kazanımdır.
Tanrı’ya aşığım demekle âşık
olamazsın.
Tanrıda yok olmanın
karşılığında; 
Kendinin, kendi canını feda
etmen bedel olarak istenir.
Buna karşılık da sana ejderha
bile karşında karınca olur.
İp: Tanrı ile olan bağın.
Bağ: Severek bağlanıp,
istenilen şekilde hizmet etmek (Kulluk).
Köpek: Tanrının istediği
yerde olmak ve avlamak istediğine doğru iz sürmek,
İpin salınması: Disiplinli
davranmayana koruyuculuk ve yön vericilikten vazgeçilip kendi haline
bırakılması,
İşte böyle yaren, kendi
kafana göre gitmeye kalkarsan, o yüce sahibinden de olursun, o korunaklı evden
de mahrum olursun.
Şüphesiz yaradılışında birçok
değerli yetenek peşinen verildi ve kızılıp geri alınmıyor.
Bunu anladık, gördük,
öğrendik.
Ama yerinde, zamanında ve
doğru kullanmamız için akıl gereklidir.
Akıl da bilgi ile verimli
sonuç alır.
Bilgi kaynağın Tanrı olursa
sonucunun faydasını ve verimini bir daha düşün?
KENDİNİ GÜVENDE OLACAĞIN
KİŞİYE VE YERE BAĞLA.
Kendini güvende hissediyorsan
doğru yere bağlamışsın demektir.
                                      
***
RAVLİ