Kuvvetsiz, aciz bir halde
bulutlar gibi kan ağlamada, zarı-zarı gözyaşı dökmekteydi.
Dedi ki:
Ey tanrı, beni sen
dünyaya getirdin,
Mademki götürecektin, neye
getirdin?
Canım olmasaydı rahat eder,
bu can vermeden emin olurdum.
Ben ne doğardım, ölürdüm;
Ne de sen beni dünyaya
getirir, sonra da canımı alırdın!
Keşke gelip gitme zahmeti
olmasaydı;
Bu gelip gitme olmasa hiç de
kötü olmazdı.
Ölüme hazırlanmak farz ama
bende bu düşünceye takat yok!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
İnsan, varlıklar içinde
Tanrı’nın bütün sıfatların sahip olan yegâne varlıktır.
İnsan Tanrı’nın yükseklere
ait göstergesidir.
Ulu Tanrı, insanı kendinden
bizzat bilgin, bilen ve bilgili yarattığından, insan da kendi varlığının yükseklere
ait göstergesidir.
Zaman-zaman Tanrı’nın
görünmesini ve eşsiz güzelliğini görür.
Her şey insandadır.
O, Tanrı’nın gerçekliğinin
aynasıdır.
Bunun için insan her
dilediğini kendisinden istemelisin.
(Sen ayrı Tanrı ayrı düşünme,
ikiniz birsin bunu iyi anla.
İyi anla ki her şeyi
kendinden iste.
Şaşı bakma dedikleri bu.
Biri iki görme dedikleri bu.
Şaşırma.
Sen Tanrı’dan ayrı değilsin.
Ama sen Tanrı da değilsin)
Âdem’i kendi suretinde
yarattı, hadisi gereğince Tanrı, insanda sevgi ile bağlanıp hizmet etmek
hareketine zıt olan Tanrılık özelliklerini (meydana çıkarma) ödünç olarak
bulundurmuştur.
İnsan büyük bir şeydir ve
içinde her şey yazılıdır.
Fakat karanlıklar ve perdeler
seni bırakmaz ki içindekileri okuyabilsin.
İnsan, bu dünyada onun
hayvanlık gıdası, bu aşırı istek verici şeyler ve arzulardır.
Özünün, yani insanlık
tarafının gıdası ise bilgilenmek, kontrol etmek ve Tanrı’nın gerçekliğidir.
İnsanın hayvanlık tarafı;
Hak’tan kaçmak, insanlık tarafı ise dünyadan kaçmaktır.
Her insan büyük bir âlemlerin
birleştiği yerdir.
İnsan düşünceden ibarettir,
geri kalan et, yağ, sinir, sıvı ve kemiklerdir.
İnsanda o kadar büyük bir
aşk, hırs, arzu ve üzüntü vardır ki yüz binlerce âlem kendisinin olsa yine
huzur bulamaz.
Bu zevklerin, arzuların hepsi
bir merdivene benzer.
Merdiven basamakları oturup
kalmak için elverişli değildir; üzerine basıp yükselmek içindir.
Uzun yolu kısaltmak, ömrü bu
merdiven basamaklarında boşuna harcamamak için çabuk uyanıp bu durumu bilen
insana ne mutlu!
İnsanın gerçek yapısını ve
değerini Mevlana Hazretleri kadar bilen ve bir insana layık olduğu değeri
inanarak verebilen insan azdır.
İşte böyle yaren,
Tanrı’nın bu yüksek eseri
olan insanı iyi düşün.
Bu âlemi sırf kendisinin
görünmesi ve bilinmesine araç olsun diye yarattı.
Peki, kime gösterecek
bunları.
Yaren sana gösterecek iyi
anla.
Merhametini, gerçekliğini,
kudretini, kuvvetini, nimetlerinin bolluğunu, sanat eserlerinin çeşitliliğini,
kontrol ve düzenin sağlıklı olduğunu sırlarla sana göstermeyi diledi.
Hala bunu anlamadıysan,
ayakta uyuyorsun demektir ey yaren, Tanrı’ya yalvar yakar da perdelerin
kalksın, yoluna aydınlık gelsin de anla.
“Biz hakikaten insanoğlunu
şan ve şeref sahibi kıldık, onları karada ve denizde taşıdık; kendilerine
güzel, güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden
üstün kıldık”
(ISRA, 70)
“Tanrı altın tacı olan aklı
yarattı ve andolsun ki âdemoğullarını yücelttik” hükmünce beden güzelliğine,
duyu organlarına, gülüp ağlamasına, okuyup yazmasına, başka varlıkları kendi
hizmetinde kullanmasına, aletler icat etmesine, olaylar arasında sebep sonuç
alakası görerek gelecek için programlar yapması, iyi-kötü, doğru- yanlış,
çirkin-güzel kavramlarına sahip olması Tanrının insana verdiği lütuflardır.
Kısaca, maddi ve bedeni,
ahlaki ve ruhi yetenekler sahip kılınmıştır.
Yaren, evvelki hikâyelerde
anlattığımız ölümsüzlük hikâyelerinde ölümün de bir nimet olduğunu anlatmıştık.
Acı çekmekten korkma, acı ile
yaşanabileceğini anlayıp öncesinde kendini hazırlamak doğru olur.
Sen, değerinle ve düşüncenle
iki âleme bedelsin.
Ama ne yapayım ki kendi
değerini bilmiyorsun. (MEVLANA)
Ölüm, nasıl ki anne doğum
sancısı çekerken çocuk anne karnında zorlanırsa ölüm de benzeridir.
Yeni bir hayata böyle
başlanıyor.
RAVLİ